9 Şubat 2009 Pazartesi

Nakit para artık kral değil!


Dünya, merkez bankalarının faizleri sıfıra doğru çekme coşkusunu, büyük bir merak ve dikkatle izliyor. Sıfır faizli dünya, yatırımcıları, paralarını mevduat, likit varlıklar ve hazine bonolarından çekme yönünde cesaretlendirirken, hisse senedi ve özel sektör bonoları gibi riskli yatırım araçlarına yönlendiriyor. Hatta merkez bankaları, parasal gevşeme politikaları doğrultusunda, hisse senedi, kredi ve mortgage bazlı menkul kıymetler satın alarak, yatırımcılara bu piyasaları yeniden özendiriyor ve uzun vadede, riskli varlıkları eritmeyi amaçlıyor.

Vadeli hesaplarından giderek daha düşük bir gelir elde eden mevduat sahipleri ise oldukça karışık duygular içindeler. Mevduata, bankaların bu kadar ihtiyaç duydukları bir dönemde, faizlerin sıfıra doğru gerilemesi kolay anlaşılacak bir durum değil.

Sıfıra doğru faiz yarışının lideri şu an ABD hükümeti. Borçlanma oranları sıfır düzeyine çekilmiş durumdu. Onu %0,1 ile Japonya, %1 ile İngiltere ve %2 ile Avrupa Birliği izliyor. Risk primi en yüksek ülkeler bile, bu yarışa irrasyonel bir acelecilikle katılmış haldeler. Sanırız Cash is King (nakit para kraldır) dönemi yavaş yavaş tarih oluyor. Artık “Cash is not King” (nakit para kral değil)

Cash is King nedir?
İş hayatı analizlerinde sık kullanılan bir klişedir cash is king. Nakit akışlarının, finansal zindelik için önemini vurgular. Yeteri kadar nakit paranın, kısa dönemli operasyonlar, fırsatlar ve yatırımlar için ne kadar önemli olduğunu ifade eder. Basit bir örnekle önemini anlatmaya çalışalım.

Bir şirketin bilançosunda, alacaklar kaleminin çok yüksek olduğunu düşünelim. İşletme sermayesi olarak kabul edebileceğimiz bu varlıklar, aynı zamanda şirketin likidite oranlarını da yükseltecektir. Fakat bu yüksek alacak düzeyi, her çeşit satın alım, işçi ücretleri ve genel işletme giderleri için gerekli nakdi sağlamaya belirli bir anda katkı yapamayacaktır. Kısa bir süre içinde bu alacakların nakde döndürülememesi durumunda da, işletme sermayesi varlığına rağmen, şirket teknik olarak iflas haliyle karşı karşıya kalacaktır. Bu nedenle her zaman “ nakit para kraldır.”

Nakit para, cebimizdeki para olarak algılanmamalı. Vadeli hesaplardan hazine bonolarına kadar uzanan geniş bir yelpazede yer alan sabit getirili enstrümanlar, son birkaç yıl içerisinde yatırımcılara büyük getiriler sağladılar. Güvenli bir liman olma özelliği de taşıyan bu ürünler, aynı zamanda nakit paranın saklandığı bir yer de oldu. Bankacılık anlamında nakit para, bu düşük riskli alanlardaki paraları ifade ediyor.

Peki, neden nakit para hala kral değildir?
Faiz oranlarındaki gerileme, FED’in uyguladığı nakit para yatırımların getirilerini düşürerek, hisse senetleri ve şirket bonoları gibi riskli alanlara yatırımı teşvik edip, bu piyasalara likidite ve güven kazandırmaktan başka bir şey değildir. Risksiz yatırımın getirisinin olmayacağı, sadece riskli yatırımların getiri elde etme ihtimali taşıdığı düşüncesi, yeni bir global finansal politika olarak uygulanmaya başlıyor.

Vadeli hesap riskli bir enstrümandır!

Yıllardır yatırımlarını riskten korumak için vadeli hesapları seçen insanlar, artık bir şeyin farkında olmaları gerekiyor. Bu süreçte, sabit getirili menkul kıymetler, başta hazine bonoları ve vadeli hesaplar artık riskli yatırımlar gibi durmaktadır. Şu anki faiz oranı politikalarıyla bu alanlarda yatırım yapmak, reel olarak para kaybetmekten başka bir şey değildir. Çünkü sıfıra yaklaşan faiz oranları, paranın zaman değerini görmezden gelirken, nakit parayı sadece acil durumlar için bulundurulabilecek bir ürün haline dönüştürmektedir.

Paradan para kazanma dönemi yerini yavaş yavaş, “riskli yatırımlar dışında tutulan paradan para kaybetme dönemine” bırakıyor. Faiz götürüsüne hazırlıklı olmalıyız.

Hiç yorum yok: