İrrasyonel düşünce sistemimizin geliştirdiğine inanılan “Bu paraya bu kadar çalışılır” deyişi tüm dünyada klasik bir fenomen haline gelmiştir. İşyerleri, gün boyu verimsizliklerini bu fenomenin arkasına yaslayan çalışanlarla doludur. Çoğu zaman ofislerdeki herkesin ortak düşünce şekli olduğu için omerta prensiplerinin devreye girmesi uzun sürmez. Herkes büyük bir sessizlik içinde azalan verimi, alınan ücrete eşitleme mücadelesine devam eder. İrrasyonel bir düşünce olduğuna inanılan “Bu paraya bu kadar iş!” düşüncesi acaba gerçekten mantıksız bir düşünce midir? İnsanlar sadece daha yüksek ücret aldıklarında mı daha çok çalışmayı vicdanen onaylarlar?
Bu fenomeni inceleyen ve hepsinde de aynı sonuçlara ulaşılan birçok deney yapılmıştır. Biz burada sosyal araştırmacı Dan Ariely’nin “Predictably Irrational” adlı kitabındaki deneyleri alıntılayarak yanıta ulaşmaya çalışacağız. Ariely, insanların işe karşı gösterdikleri çabanın alınan ücretle nasıl değiştiğini ölçmek için basit bir deney tasarlar. Deneyde, bir bilgisayar ekranının sağında yer alan dairelerin soldaki karenin içine taşınması gerekmektedir. Amaç beş dakika içinde olabildiğince çok daireyi mouse ile tutarak karenin içine taşımaktır. Denekler bu deney için üç gruba ayrılır. Birinci gruptakilere deney başlamadan önce katılım ücreti olarak 10 dolar verilir. İkinci gruptakilere 1 dolar, üçüncü gruptakilere ise para verilmez. Sizce hangi grup daha sıkı çalışmıştır?
Sonuçlar şaşırtıcıdır. 10 dolar alanlar ortalama 159 daire sürüklemiştir. 1 dolar alanlar ise 101 daire sürüklemiştir. Fakat en şaşırtıcı olanı bu iş için ücret almayanlardır. Onlar 168 tane sürüklemişlerdi. Bu sayı 10 dolar alanların bile üzerindedir. Sonuçlardan etkilenen Ariely ve ekibi ücret sistemini biraz değiştirerek aynı deneyi yeniden yapmayı düşünür. Bu kez katılımcılara para yerine ödüller verirler. 10 dolar alacak gruba Snickers gofret, 1 dolar alacak gruba Godiva çikolata hediye edilir. Daha önceki deneyde olduğu gibi üçüncü gruba yine hiçbir hediye verilmez. Sonuçlar yine çarpıcıdır.
Snickers alanlar 162 daire sürüklemişlerdir. Godiva çikolata alanlar 169 daire, hiçbir hediye almayanlar ise 168 daire sürüklemişlerdir. Hediye almak da almamak gibi sonuç üzerinde etki yapmamıştı. Her iki deneyden çıkan sonuçlara birlikte göz atıldığında ücret ve hediye almayan üçüncü grup her iki durumda da en çok çalışan grup gibi görünmektedir. Öyleyse sorun tamamen bizim düşünce sistemimizdedir. Para olgusu karar verme mekanizmamızı kontrolümüz dışında etkilemekte ve eylemselliğimizi zayıflatmaktadır. Aynı işi yapan birkaç kişinin aynı tür bir eylemsizlik içinde olduğu bir ofiste, her çalışanın daha fazla çalışmak için isteyeceği ücretin farklı olacağı düşünüldüğünde, düşünce hatasını yaratan nedenin “yeteri kadar para” etkeninin her insan için farklı olması olduğu anlaşılacaktır. Bu da kişisel olarak “yeterli para” sonucuna nasıl ulaşıldığını bir kere daha sorgulamamız ile aynı anlama gelecektir.
Şimdi biz olsaydık bu deneyin neresinde olurduk diye düşünenler olacaktır. Ya da acaba ben de işyerinde “Bu paraya bu kadar çalışılır!” diye düşünenlerden miyim diyenler. Öyleyse şu basit soruya vereceğimiz cevapla bunu bulabiliriz. Yolda yürürken sizden bir koltuğun taşınması için yardım isteyen birine ne cevap verirsiniz? Deneyler %80 evet yanıtı verildiğini göstermektedir ki bu mantıklı bir sonuç olarak kabul edilebilir. Bir an bu sonucu bir kenara bırakıp yolda yürümeye devam edelim. Benzer bir koltuğun taşınması için bu kez size 10 kuruş teklif edilse yanıtınız ne olur? Eminim yanıt birçok insan için aynı olacaktır: “Bu paraya bu iş yapılmaz!” Tıpkı deneyin sonucunda olduğu gibi. Katılanların %1’i bile koltuğu taşımak istememiştir.
Artık şu çıkarımı rahatça yapabiliriz. İrrasyonel insan için sorun daha fazla iş yapmak değildir. Sorun düşünce sistemimizde her iş için belirlemiş olduğumuz parasal bedeldir.
1 yorum:
Verimliliğin %80'ini karşılayan %20 lik azınlık personelden olmanızın yanısıra, "kütük"lerle aynı ücrete çalışıp bir de onları taşımak gibi ulvi bir görevi gerçekleştiriyorsanız burada kesinlikle "irrasyonel" bir şeyler olmalı...
Yorum Gönder