31 Temmuz 2012 Salı

Jaipur Foot giymezse Avrupa yürüyemez!

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi, ülke borçlarına yönelik mücadelesinde çözüm bulma peşinde. Geçtiğimiz hafta euroyu korumak için ne gerekiyorsa yapacağını açıklayan ve piyasalarda ralliler başlatan Draghi bu hafta İspanya ve İtalya borçları karşısında kara kara düşünüyor. Yapılacak şey belli. Bu ülkelerin tahvillerini satın almak. Peki sizce bu doğru hareket mi?

İtalya ve İspanya’nın ayakları üzerinde duramamasına neden olan etken ödeyemediği tahvil borçları. Bugüne kadar yaratılan borç o kadar yüksek bir seviyeye gelmiş ki ödenmesi mümkün değil. ECB’nin İtalya ve İspanya tahvillerini satın alması ülkelere kısa vadede rahatlama sağlarken uzun vadede borç yükünün artması anlamına gelecek. Borç daha çok artacak ve ödenmesi daha zor olacak. Gelecekte bu ülkelerin ayakta durması ise daha zor olacak. Öyleyse gerçek çözüm ne olmalı?

Tahviller işlerin kötü gittiği dönemlerde pahalı bir borçlanma yöntemidir. Zor durumdaki ülkelerin ilerleyen dönemlerde bu borç yüküne dayanması imkansızlaşır. Yunanistan örneğinde de yaşanan budur. Borçlarını ödemek için daha fazla tahvil çıkaran Yunanistan sonunda borçtan kımıldayamayacak noktaya gelmiştir. Öyleyse çözümün daha ucuz bir finansmanda aranması gerektiği anlaşılmaktadır. Peki bu ülkeler bu finansmanı nereden bulacak ve kendi ayakları üzerinde durmayı nasıl başaracak?

Dünyada 20 milyonun üzerinde bacağı olmayan insan bulunuyor ve savaşlar, yaralanmalar, sakat doğumlar ve diğer etkenler ile bu rakama her yıl 250 bin kişi daha ekleniyor. Çoğu yoksulluk içinde olan bu insanların yeniden yürümesi için gerekli protezleri almaları için büyük paralara ihtiyaçları var. Mesela böyle bir protezi Amerika’dan almak istemeleri durumunda ödemeleri gereken fiyat 8.000 dolar seviyelerinde. Sizce bu fiyatı kaç kişi ödeyebilir? Eğer bu parayı bulamazlarsa dünyanın geri kalmış ülkelerindeki milyonlarca kişi bir daha yürüyemeyecekler mi?

Hintli bir mimar olan Ram Chander yürüyemeyen insanların zor durumlarını sürekli düşünen biridir. Birçok insan protez alamazken, alabilecek kadar zengin olanların da bu esnek olmayan aletler ile zor hareket ettiklerini görmektedir. 60’lı yılların sonunda bisikleti ile işine giden Chander’ın başına sıradan bir kaza gelir ve bisikletinin lastiği patlar. Yakındaki bir bisiklet tamircisine giderek lastiği tamir ettirir. Bisiklet ustası lastiği tamir ederken Chander’in gözü vulkanize lastikle tekerleği kaplayan ustadadır. Vulkanize lastik onun yıllardır aradığı şeydir.

Ram Chander, 1969 yılında Jaipur Foot adlı protezleri üretmeye başlar. Protezler o kadar başarılıdır ki neredeyse gerçek bacak gibi hareket edebilmektedirler. Bugün dünyanın en çok kullanılan ve en kaliteli protez markası Chander’in vulkanize lastikten ürettiği Jaipur Foot adlı protezlerdir. Böyle özel bir buluşu yapan Chander’in diğer büyük mucitler gibi soluğu patent dairesinde alması beklenirdi elbet. Fakat Chander, ürününün başka bilim adamları tarafından geliştirilerek yoksul ve sakat kişilerin hayatlarının daha da kolaylaştırılması adına patent hakkını bile almamıştır. Buna rağmen 40 yıldır bu ürün dünyanın en kaliteli protezi olabilmeyi başarmıştır. Peki Chander bu ürünü kaç paraya üretip satmaktadır dersiniz? Amerika’da 8.000 dolara satılan rakibinden onlarca kat daha kaliteli olan bu protez sadece 30 dolara satılmaktadır. İşte Jaipur Foot’un bu maliyeti milyonlarca insanın hayatını kurtaran tek gerçektir.

Borç yükü altında ezilen ülkeler de ayakları üzerinde yürüyemeyen insanlara benzerler. Aşırı maliyetli yöntemler onların ayakta durmasına engel olur. Bu nedenle ucuz maliyetli yöntemlere başvurulması gerekir. Bugün İtalya ve İspanya ECB tarafından satın alınacak tahviller ile 8.000 dolarlık protez takmış gibi olacaktır. Oysa bu tutar onun ödeyebileceğinin üzerindedir. Peki 30 dolarlık Jaipur Foot’u nereden bulacaklar öyleyse?

Her iki ülke birkaç yıl önceye kadar %2’ler seviyesinde borçlanıyordu ve bu son derece düşük bir rakamdı. Fakat şu anda bu oranın %500 üzerine çıkılmış durumda. Bu tehlikeli bir durum. Peki çözüm ne derseniz; çözüm mahallenin bisiklet tamircisinde saklı. Her iki ülkenin de bir an önce milli gelirini arttıracak iç dinamikleri hayata geçirmesi ve eskiden olduğu gibi yeniden üretmesi gerekecek. Tüketim toplumu değil üretim toplumu olmayı yeniden deneyecek. Ancak bu şekilde ekonomileri düzlüğe çıkabilir ve borç seviyeleri aşağıya düşebilir. Kısa vadede bu yapılamayacağı için ECB’nin yapması gereken bu tahvillerin faiz yükünü kendisinin üstlenmesi olabilir. Tıpkı yoksul insanlara kendini adayan Chander'in, ürünün daha da geliştirilerek yoksulların hizmetine sunulması hayaliyle Jaipur Foot'un patent hakkını almaması gibi.

İtalya ve İspanya Jaipur Foot giyemedikleri sürece yürüyebilmeleri artık mucizelere kalmış durumda.

Hiç yorum yok: