Amerikalı ekonomist Edward S.Herman 1995 yılında yazdığı Triumph of the Market (Pazarın Zaferi, Pınar Yayınları 2003) adlı kitabında, piyasaların üzerindeki kabuğu çıkarırken ortaya önemli bir soru koyar: “Piyasalar, doğanın kıvırcık saçlar bahşettiği şanssızlar için saç düzleştiricileri; düz saçlar gibi küçültücü bir mirasa sahip olanlar için dalgalandırıcı ürünler geliştirdi. Seyrek kirpikleri dolgun gösterme, dolgun kirpikleri ise zayıf göstermek için büyük piyasalar oluştu. Çünkü saçlar yaradılıştan daima hatalı renklendirilmiştir. Koyu renklilerin rengi açılmalı, açık olanlar koyulaştırılmalıdır. Neyse ki piyasalar bunu yapabilecek ürünleri fazlasıyla sunabilirler… Yaradılış hiç mi hatasız bir estetik yaratmamıştır?”
Bu soru finansal piyasaların temel çalışma mekanizmasını açıkça ortaya koyar. Fonksiyonel ve estetik açıdan yetersiz veya hatalı olan her şey piyasaların doğası içinde yeniden dizayn edilir. Bu yeniden dizayn sonsuz bir döngü içinde devam eder. Birçokları küresel krize sebep olan subprime (ödeme gücü düşük olanlara verilen krediler) kredilerin artık verilmediğini düşünebilir. Oysa bu krediler verilmeye devam etmektedir. Büyük likidite krizi yaratan menkul kıymetlerin de piyasadan çekildiğini düşünen birçok kişi vardır. Ama bu sorunlu varlıklar 2008 yılından bu yana kaç kez kılık değiştirerek yatırımcılara sunulmuştur. Mevcut tahvil borçlarını bile ödeyemeyen Yunanistan gibi ülkelerin yenilerini çıkarmak için nasıl bir çaba içinde olduğunu herkes görmektedir. Piyasalar sonsuz bir yeniden dizayn içinde hareket etmektedir. Peki ama bu neden kaynaklanıyor?
Otomobil tarihinin birçok otoriteye göre en etkileyici dizaynı Ford’un Mustang’idir. Hayranları arabanın kişiliğinin olduğunu bile düşünürler. İlk kez 1964 yılında piyasaya çıkarılan Mustang o zamandan beri efsane olarak kalabilmeyi başarmıştır. Bu başarı nasıl gelmiştir?
Mustang’in yaratıcısı olarak Lee Iacocca gösterilir. Geleceği görme yeteneği gelişmiş olan Iacocca, 60’lı yıllarda gençlerin hızlı ve havalı arabaları sevdiğini fark eder. Harcama potansiyelindeki gelişmenin iki kapılı arabalara talebi arttıracağını öngörür. Maliyet ve konforun ön planda olduğu bir araba yaratırsa satışları arttırabileceğini düşünür. Fakat bunu yapmak o kadar değildir.
Ford’un saatte 300 km. hızla giden harika bir spor arabası vardır ve satışları inanılmazdır. Bugün çok az insanın adını hatırladığı bu araba Ford Falcon’dur. Araç 60’lı yılların başında milyonları bulan bir satış grafiği yakalar fakat 1964 yılına gelindiğinde satışlar sıfıra düşer. Kimse artık bu süratli arabayı almamaktadır. İşte o an Lee Iacocca’nın hayalleri gerçeğe dönüştürme ve efsane Mustang’i yaratma anıdır.
Iacocca soluğu Falcon’un imalathanesinde alır. Makinalar çalışmıyor, üretim durmuştur. Iacocca, ihtiyaç fazlası olan bütün Falcon çerçeveleri ve 170 kübik inçlik motorları alır. Üretime tekrar başlanır. Mustang’ın metal kaportası bu Falcon motorlarının etrafına sarılır. Fakat arabanın görüntüsü ve saç şekli yüksek performanslı bir araba izlenimi yaratmak için değiştirilir. Ayrıca arabanın üzerine takometre ve özel yakıt göstergeleri gibi aksesuarlar yerleştirilir. Efsane yaratılmıştır artık.
17 Nisan 1964’te New York Fuarında tanıtılan araba James Bond’un Goldfinger’ında da kendine yer bulunca bir anda talep patlaması yaşar. Eldeki stoklar sadece her on beş kişiden birinin talebini karşılayabilmektedir. Yapacak tek şey vardır; arabaları açık arttırma ile satmak… Hiç bitmeyecek Mustang efsanesi doğmuştur.
Herkes ilk yıllarda arabanın çok güçlü motorundan bahsetse de motor Falcon’un motorudur. Peki nasıl olmuştur da Mustang yepyeni bir icatmış gibi kabul görmüştür?
Cevap irrasyonel insan davranışlarında saklıdır. Harry Beckwith “Düşünmeden” adlı kitabında insanları etkileyen şeyin arabanın üzerindeki görüntü farklılığı olduğunu söyler. Motor Falcon olsa da görüntü efsane Mustang’dir ve insanlar sadece bunu odaklanmışlardır.
Finansal piyasaların çoğu zaman reform, düzenleme, iyileştirme veya tedbir dediği şey “yeniden dizayn”dan başka bir şey değildir. Edward S.Herman’ın girişteki sorusuna yanıt vererek son noktayı koyalım: “Yaradılış hiç hatasız bir estetik yaratmaz; piyasalar ise yaratır!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder