1 Ağustos 2012 Çarşamba

İşler ortalamasına değil olacağına varır!

Geçmiş fiyat hareketleri üzerine çizilen grafikler, çizgiler ve işaretler üzerinden yapılan gelecek tahminlerine ne kadar güvenebiliriz? Artık ne yöne dönsek bir grafik yorumu ve gelecek öngörüsü karşımıza çıkıyor. Birçoklarının anlamadığı bu grafikler, geçmişte oluşan değerleri kullanarak nasıl oluyor da geleceği öngörebiliyor; ya da öngörebiliyor mu?

Borsaların yönünü tahmin etmek çok eski zamanlardan beri popüler bir konudur. 1920’li yıllarda bayanların etek boyları en doğru borsa göstergeleriydi. Vadenin daha uzun olduğu o dönemin yatırım anlayışında, etek boyları ne kadar kısalırsa hisselerin o kadar yükseleceği düşünülürdü. Çünkü insanlar ekonominin patlama dönemlerinde daha farklı görünme eğilimindeydiler. 60’lı yıllardan sonra ABD’de “süper bowl göstergesi” denilen bir indikatör tahmin piyasalarını domine etmeye başladı. Bu göstergeye göre ABD Futbol Ligi NFL’de AFC konferansının takımları şampiyon olursa, bir sonraki yıl hisse senetleri değer kaybediyordu. Eğer NFC konferansından bir takım şampiyon olursa bir sonraki yıl hisse senetleri artıyordu. Bu tuhaf gösterge 1967-1997 yılları arasında %90 başarılı olmuş ve hisse senetlerinin yönünü öngörebilmişti. Fakat 2008’de New York Giants şampiyon olduğunda gösterge çalışmamış ve yükselmesi gereken borsa tarihi bir düşüş yaşamıştı. Bilgisayar teknolojilerinin 90’lı yıllarda gelişmeye başlamasıyla başka bir tahmin yöntemi finansal sisteme hakim oldu. Bu teknik analiz denilen bir veri madenciliğiydi.

Birçok ekonomistin karşı çıktığı bu teknik geçmiş fiyat hareketlerindeki geometrik şekilleri inceliyor ve bu konuda uzman kişiler sayesinde gelecek fiyat hareketlerini öngörüyordu. Grafiklerin önerdiği fiyatlar üzerinden alım ve satım kararı vermek finansal piyasaların en yaygın karar verme şekli olmuştur. En düşük ve en yüksek fiyatlar ve uzun vadeli fiyat ortalamaları gibi etkenler yatırımcıların karar sistemlerini etkileyebiliyor. Grafikler yukarı yönde bir trend gösterdi mi alım kararı, tersi durumda satım kararı veriliyor. Peki bu hareketler herhangi bir sebeple öngörülerin dışında bir hareket yapamazlar mı? Yani yükselme trendi gösteren bir hisse senedi öngörülerin tersi yönde bir düşüş hareketi gösteremez mi? Teknik analiz böyle bir gerçeği görmezden mi geliyor?

İşte teknik analizin en büyük sırrı ve gizemi buradadır. Trendlerin altında veya üstünde oluşan fiyat hareketlerinde hisse senetlerinin kısa zamanda ortalamaya döneceği varsayılır. Yani eski yoluna. Eğer bir hisse senedi teknik analizle çizilen trendinden saparsa doğanın “ortalamaya dönüş” fenomeni ile öngörülen yoluna yeniden döneceği varsayılır. Peki ortalamaya dönüş denilen fenomen nasıl çalışıyor öyleyse?

Ortalamaya dönme (Regresion toward the mean) denilen bu olgu yapılan deneysel çalışmalarda şaşırtıcı sonuçlar vermiştir. Bir grup öğrenciye 100 sorudan oluşan bir test verilir. Her sorunun Doğru/Yanlış şeklinde iki cevabından birini düşünmeden rasgele seçmeleri istenir. Herkesin sınavdan farklı not aldığını düşünerek ortalama değerin 50 olduğunu varsayalım. Bu durumda bazı öğrenciler 50’nin üzerinde, bazıları ise altında puan almış olacaktır. Daha sonra 50’nin üstünde puan alanlara aynı test yeniden dağıtılır ve soruları rasgele yeniden yanıtlamaları istenir. Öğrencilerin aldığı puanlara bakıldığında ortalamasının yine 50 olduğu görülür. Tamamen şans faktörü ile neredeyse tüm sınıf aynı puanı almıştır ve eski ortalama olan 50’ye dönülmüştür.

Benzer bir başka deneyde ise en düşük puanı alanlar ile en yüksek puanı alanlara ertesi gün aynı test yeniden uygulanır. Sonuç yine şaşırtıcıdır. Önceki gün yüksek puan alanlar düşük, düşük puan alanlar yüksek puan almıştır ve ortalama yine eski ortalama olmuştur. İşte teknik analizin güvendiği doğal fenomen budur; ortalamaya dönme!

Hisse senetleri, altın veya döviz kurları gibi göstergeler belli bir doğallıkla ve belli ortalamalar içinde dalgalanma gösterirler. Fakat insanlar bu ortalama değerlere dayanarak, istisnai ve yeterince özel kararlar aldıklarını sanarak yatırım güdülerine yön verirler. Fiyatların ortalamalardan en fazla saptıkları anda verdikleri kararlarla da fiyatları değiştirdiklerine inanırlar. Ama rastgelelik ve şans faktörünü daima görüş alanları dışında tutarlar.

Bugün teknik analizin geleceği öngörebilirliği konusunda şüpheler oldukça yüksektir. Belirsizlik ne kadar yüksekse insanların trendlere o kadar fazla bağımlı oldukları görülmektedir. Rastgelelik ise önemli görülmemektedir.

Teknik analiz ile karar vermeden önce doğanın “ortalamaya dönüş” olgusu kadar önemli başka bir olgusunun olduğu da asla hatırdan çıkarılmamalıdır: İşler -ortalamasına değil- olacağına varır!

1 yorum:

Adsız dedi ki...

"Lorenz Çekicisi" bu fenomenle ilgili gibi