Eğer gelecek yıl dünyada açlıktan sadece bir kişi ölecek olsa küresel medya ölecek kişinin ortaya çıkmasının ardından büyük bir trajedi balonu yaratırdı. Herhalde tüm yayın kuşakları bu talihsiz insanın hayat hikayesini anlatan yayınlar yapar, ölmemesi için kampanyalar düzenlenirdi. Fakat maalesef bu olmayacak. Yine milyonlarca kişi açlıktan etkilenip binlercesi ölecek. Küresel medya ise konuyu trajedi olarak değil, sadece istatistik olarak sunacak. Geçmiş yıl şu kadardı, bu yıl şu kadar…
İstatistiğin gerçeği saklama yönü onun şöhretlerinden biri olsa da bazen çok acı gerçekleri başka hiçbir açıklamaya gerek kalmadan oldukça etkili bir şekilde sunar. Yani istatistikler bazen maalesef yalan söylemez.
Sumo güreşi Japonya’nın milli sporu ve önemli bir sembolüdür. Müsabakalarda iki sporcu karşı karşıya gelir ve sınırları belli bir alandan diğerini dışarıya atmayı başaran mücadeleyi kazanır. Genellikle turnuvalarda sporcular üst üste 15 maç yaparlar ve kazandığı maçlar kaybettiklerinden fazla olanlar ülke sıralamalarında üst sıralara yükselerek bir kahramana dönüşürler. İlk 66 sıradaki güreşçiler büyük bir zenginliğin içine girerler. Bu nedenle müsabakalar büyük bir rekabet içinde geçer. Sumocular tüm müsabakaları kazanmak için varlarını yoklarını ortaya koyarlar. Onurlarına yenik düşmemek adına II.Dünya Savaşında ağır bir yenilgi alan Japonların milli sporlarında sonuna kadar onurlarıyla mücadele etmesi en doğal sonuçtur. Ama gerçekten öyle mi dersiniz? Sumo güreşçileri tüm müsabakalara her şeyden önce onurlarını korumak için mi çıkarlar dersiniz?
Chicago Üniversitesinden Steven Levitt, 1989 ila 2000 yılları arasında yapılan 281 güreşçiye ait 32.000 mücadelenin istatistiklerini incelemeye başlar. 15 maç üzerinden yapılan turnuvalarda Levitt’in incelediği sadece 15.maçlara ait sonuçlardır. 15.maça 8-6 üstün giren ve turnuvadan istediğini almaya başaran bir sumocu ile 7-7’lik bir skorla giren ve her şeyi son maça bağlı olan sumocuların mücadelelerindeki kazanma oranlarına bakar. Bu sumoculardan 8-6 önde olanın bu maçı kazanma ihtimalinin 7-7 berabere girenden daha yüksek olduğu teknik olarak söylenebilir. Çünkü mevcut skor bunu gösterir niteliktedir. Bununla birlikte 8-6 önde olan sporcular geçmiş maçlarını %50’den fazla bir oranla galibiyetle kapattıkları da istatistiklerden anlaşılmaktadır. Şimdi böyle bir durumda kazanma oranlarının ne olması beklenir. 15.maçları 8-6 önde olanlar mı, yoksa 7-7 berabere olanlar mı kazanmıştır dersiniz?
Levitt’İn bulduğu sonuçlar istatistiğin gerçekleri pek anlatmadığına işaret eder niteliktedir. 8-6 önde olan sumocular son maçlarını %80 oranında kaybetmişlerdir. Ya da başka bir deyişle 7-7 berabere olanlar %80 oranında kazanmışlardır. Bu oran sporcular arasındaki güç dengesine uygun bir oran gibi görünmemektedir. Acaba son maçlara hile mi karışmıştır? Nasıl olsa turnuvadan istediğini almış olan 8-6 öndeki sumocular, bir sonraki turnuvada yapacakları maçı kazanma sözü karşılığı bu maçları bilerek mi kaybetmişlerdir? Onurun her şeyden önemli olduğu bir ülkede son maçlarda şike yapıldığını söylemek pek mümkün değildir. Levitt de söyleyememiştir zaten. Öyleyse istatistikler yine yalan söylemektedir.
Birkaç yıl önce iki eski sumo güreşçisinin aynı hastanede birkaç saat arayla aynı solunum yolu rahatsızlığından öldükleri basına yansıyınca insanlar dikkatlerini sumo güreşine çevirirler. Acaba sumocular zehirlenmiş miydiler? Bunu bilmek zordu fakat yeni bilgiler gelince bunu tahmin etmek son derece olasıydı. İki sumocu polise başvurarak maçlarda şike yapan sporcuların isimlerini vermişlerdi. Şikeye başvurduklarını söyledikleri 40 sumocu Levitt’in araştırdığı 281 sumocu içindeydi. Eski sumocular ise Levitt’in istatistikle ulaştığı sonuçlara hayatlarını kaybederek ulaşmışlardı.
İstatistikler maalesef bazen yalan söylemiyor. Tarım ülkelerindeki kuraklık bu yıl değişik vesilelerle gündeme gelse de henüz yeteri kadar dikkat çekmiş görünmüyor. Son dokuz yılın en düşük soya fasulyesi hasadı beklenen Amerika’da fiyatlar yükselmeye başlamış durumda. Soya fasulyesi üretilen bölgenin son 76 yıl içinde yaşadığı en büyük kuraklık sonrası soya fasulyesi vadeli işlem kontratlarında tarihin en yüksek seviyeleri oluşmuş durumda. 17 dolar olan kontratların üç ay içinde 20 dolara yükselmesi bekleniyor.
Kuraklığın yarattığı benzer sonuçlar diğer önemli tarım alanları Güney Amerika ve Rusya’yı da etkilemiş durumda. Yükselen soya fasulyesi fiyatlarının yakın bir zaman içinde et fiyatlarını da arttırması bekleniyor. Standart&Poors’un 8 zirai üründen oluşan ziraat endeksi de %17 artmış durumda. Mısır %21, buğday %36 yükselmiş görünüyor.
Bu vahim tabloya bir de hedge fonları eklemek gerekiyor elbette. Kuraklığı yeni bir getiri fırsatına dönüştürmek isteyen hedge fonlar da bu oyuna eklenmiş durumdalar. Zirai ürünlerin fiyatlarının gelecek birkaç ay içinde tarihin en yüksek seviyelerine yükselmesi an meselesi.
İstatistikler ne yazık ki yine yalan söylemiyor. Kuraklık sonucu artan gıda fiyatları yine trajedi değil, maalesef istatistik yaratacak gibi görünüyor. Bir kişi değil, binlerce kişi ölecek. İtirafçı sumocuların hayatlarıyla ödedikleri gerçeği şu an vadeli işlem fiyatları ve kuraklık söylüyor.
İstatistiklerin ne zaman yalan söyleyip ne zaman söylemedikleri çoğu zaman anlaşılamaz. Fakat şike yapmadıkları her zaman söylenebilir.
1 yorum:
Atasözleri de boşuna söylenmemiş; "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz." misali
Yorum Gönder