Finansal stres arttıkça, satılamayan mal ve hizmet yığınları da büyüyor. Yükselen işsizlik ve harcama tedirginliği gelecek dönemlerde fiyatların düşeceği beklentisini arttırıyor. Otoriteleri ürperten bu duruma deflasyon deniyor.
Sözlükler deflasyonu, fiyatlar genel seviyesindeki azalma veya mukayeseli anlamıyla enflasyonun tersi olarak tanımlıyor. Sıradan insanlar için fiyatların düşmesi olarak algılanan deflasyon, aslında ekonomik sistem içindeki para ve harcama miktarındaki azalış olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Daha açık bir şekilde ifade edersek, deflasyon, talepteki genel azalıştır. Fiyatların düşüşü deflasyonun kendisi değil, deflasyonun sonucu oluşan bir durumdur.
Fiyatlardaki azalma ile deflasyon arasındaki farkı basit bir ekonomi sorusuyla ortaya koymaya çalışalım. Her gün ekmek almaya 10 TL ayırabilen Bay A; ekmek fiyatı 1 TL olduğu zaman 10 ekmek alabilmektedir. Krizin derinleştiği şu günlerde Bay A’nın ekmek alabilmek için artık 5 TL ayırabileceğini varsayalım. Soru şu: Bay A’nın 10 ekmek alabilmesi için ekmek fiyatı kaç lira olmalıdır? Cevap 0.5 TL.
Bu soru ve cevaptan şunu anlayabiliriz. Fiyatlardaki azalma, önceki fonun alabileceği miktarı daha düşük fonla alabilmemizi sağlamamış, azalan fon sonrasında düşen fiyatlar nedeniyle aynı miktarda mal alınabilmiştir.
Deflasyondan tamamıyla farklı olan fiyatların azalması, üretimdeki artışa paralel bir durumdur. Ekonomik ilerleme ve hayat standartlarındaki gelişmenin kritik bir fonksiyonudur. Bu nedenle düşen fiyatlar, satış ve karlarda gerileme getirmediği gibi, kredi geri ödemelerinde de zorluk yaşatmaz.
Bir kutu sütün 2 TL’den 1TL’ye düştüğünü düşünelim. Bay A ve ailesi ihtiyacı oldukları 1 kutu sütü almaya devam edecekler, fiyattaki düşme nedeniyle daha fazla süt almayacaklardır. Fiyatlardaki gerileme ekonomik iyileşmeye yardım edecek ve böylece Bay A harcamadığı 1 TL ile başka bir ürünü alabilecektir. Ekonominin normal işlediği zamanlarda gelen fiyat düşüşleri, yaşam kalitesini bu şekilde arttıracaktır.
Görüldüğü gibi deflasyonun en önemli farkı, finansal süreçteki zayıflama nedeniyle fiyatların gerilemesi olarak ortaya çıkmasıdır. Şu anki kriz ortamında ise, kredi arzı ve kredi arzına dayalı harcamalardaki azalma olarak kendini göstermektedir.
Deflasyonun nedeni
Artan deflasyon korkusunun özündeki endişe şudur: Global finansal sistem hızlı ve şiddetli bir şekilde kaldıraçsızlık (deleveraging) sürecinin içine giriyor. Yani kredi kullanma ve kullandırma eğilimi giderek azalıyor. Finansal kurumlar borçlarını azaltırken sermayelerini arttırıyor. Bilançolarını dengeli hale getirmeye çalışarak, kaybolan yatırımcı güvenini yeniden inşa etmek istiyorlar. Bu nedenle kredi vermekten sakınıyorlar. Bu da talebi düşürüyor.
İnsanların düşüncelerini istila eden, harcamaları, üretimi ve karı azaltan deflasyon belki de global krizin en tehlikeli virüsü. Nasıl yayıldığına gelince: “2000 TL’ye bir laptop almayı düşünüyordum ama vazgeçtim. Bu krizde fiyatı birkaç ay içinde 300-400 TL daha düşebilir. O zaman alırım…” diyerek.
Sözlükler deflasyonu, fiyatlar genel seviyesindeki azalma veya mukayeseli anlamıyla enflasyonun tersi olarak tanımlıyor. Sıradan insanlar için fiyatların düşmesi olarak algılanan deflasyon, aslında ekonomik sistem içindeki para ve harcama miktarındaki azalış olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Daha açık bir şekilde ifade edersek, deflasyon, talepteki genel azalıştır. Fiyatların düşüşü deflasyonun kendisi değil, deflasyonun sonucu oluşan bir durumdur.
Fiyatlardaki azalma ile deflasyon arasındaki farkı basit bir ekonomi sorusuyla ortaya koymaya çalışalım. Her gün ekmek almaya 10 TL ayırabilen Bay A; ekmek fiyatı 1 TL olduğu zaman 10 ekmek alabilmektedir. Krizin derinleştiği şu günlerde Bay A’nın ekmek alabilmek için artık 5 TL ayırabileceğini varsayalım. Soru şu: Bay A’nın 10 ekmek alabilmesi için ekmek fiyatı kaç lira olmalıdır? Cevap 0.5 TL.
Bu soru ve cevaptan şunu anlayabiliriz. Fiyatlardaki azalma, önceki fonun alabileceği miktarı daha düşük fonla alabilmemizi sağlamamış, azalan fon sonrasında düşen fiyatlar nedeniyle aynı miktarda mal alınabilmiştir.
Deflasyondan tamamıyla farklı olan fiyatların azalması, üretimdeki artışa paralel bir durumdur. Ekonomik ilerleme ve hayat standartlarındaki gelişmenin kritik bir fonksiyonudur. Bu nedenle düşen fiyatlar, satış ve karlarda gerileme getirmediği gibi, kredi geri ödemelerinde de zorluk yaşatmaz.
Bir kutu sütün 2 TL’den 1TL’ye düştüğünü düşünelim. Bay A ve ailesi ihtiyacı oldukları 1 kutu sütü almaya devam edecekler, fiyattaki düşme nedeniyle daha fazla süt almayacaklardır. Fiyatlardaki gerileme ekonomik iyileşmeye yardım edecek ve böylece Bay A harcamadığı 1 TL ile başka bir ürünü alabilecektir. Ekonominin normal işlediği zamanlarda gelen fiyat düşüşleri, yaşam kalitesini bu şekilde arttıracaktır.
Görüldüğü gibi deflasyonun en önemli farkı, finansal süreçteki zayıflama nedeniyle fiyatların gerilemesi olarak ortaya çıkmasıdır. Şu anki kriz ortamında ise, kredi arzı ve kredi arzına dayalı harcamalardaki azalma olarak kendini göstermektedir.
Deflasyonun nedeni
Artan deflasyon korkusunun özündeki endişe şudur: Global finansal sistem hızlı ve şiddetli bir şekilde kaldıraçsızlık (deleveraging) sürecinin içine giriyor. Yani kredi kullanma ve kullandırma eğilimi giderek azalıyor. Finansal kurumlar borçlarını azaltırken sermayelerini arttırıyor. Bilançolarını dengeli hale getirmeye çalışarak, kaybolan yatırımcı güvenini yeniden inşa etmek istiyorlar. Bu nedenle kredi vermekten sakınıyorlar. Bu da talebi düşürüyor.
İnsanların düşüncelerini istila eden, harcamaları, üretimi ve karı azaltan deflasyon belki de global krizin en tehlikeli virüsü. Nasıl yayıldığına gelince: “2000 TL’ye bir laptop almayı düşünüyordum ama vazgeçtim. Bu krizde fiyatı birkaç ay içinde 300-400 TL daha düşebilir. O zaman alırım…” diyerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder