23 Ocak 2009 Cuma

Herkes için kriz hikayesi


Aşağıdaki hikayeyi sanırız herkes çok iyi bilmektedir. Ama bilmeyenler ve anlamayanlar için bir daha anlatalım.

Bir zamanlar, küçük bir şehirde yaşayan bir adam vardı. Son derece akıllı ve saygıdeğer bu adam, aynı zamanda oldukça da hırslıydı. İş hayatında yavaş yavaş ve kararlı adımlarla ilerleyerek, şehrin ticaret hacminin büyük bölümünü eline geçirmişti. Bu küçük şehirdeki güçlü adamlardan biri olmuştu. Şehrin tek gazetesinin bile sahibiydi. Gazetede yazdırdığı yazılarla, insanları kolayca manipüle edebiliyordu. Asıl üzüntü verici olan ise, halkın çoğunun, okudukları her şeye kolayca inanmasıydı. Bu adam tüm bunları kendi çıkarı için yapmaktaydı ve inandığı bir şey vardı. Başarmak için herkes kendi çıkarına hareket etmeliydi. Çünkü kesinlikle bildiği bir şey daha vardı. Tüm şehirde 100 işsiz varken, çalışılacak sadece 10 iş mevcuttu.

Zaman böyle akıp giderken bizim adam da oldukça zenginleşti. Fakat bir süre sonra, işler iyi gitmemeye başladı. Çünkü halkın harcayacak parası kalmamıştı. Bizim adam, bundan sonra Bay A diyelim, bu durumdan endişelenmeye başlamıştı. Derhal bir çözüm bulması ve yeniden para kazanmaya başlaması gerekiyordu.

Bir süre sonra Bay A’nın aklına bir fikir geldi. Şehirdeki herkese kredi ve kredi kartı verecekti. Derhal uygulamaya geçti.

İnsanlar oldukça mutluydular. Çünkü kredi almak oldukça kolaydı ve kredi kartlarını 24 saat kullanabiliyorlardı. Bu sayede herkesin harcayacak çok parası vardı. Fakat bazı uyanık vatandaşlar borçlanmaya pek yanaşmıyorlardı. Bay A bu durumdan pek hoşnut değildi ve değiştirmek için sürekli düşünüyordu. Sonunda buldu da…

Halkın temkinli olan kısmı, bir ev almanın iyi bir yatırım olacağını düşündü. Ev fiyatları sürekli artarken, kredi kullanarak sıcak bir yuva sahibi olmanın ne zararı olabilirdi ki? Artık herkes ödeyebileceğinden daha lüks bir ev sahibi olmuştu.

Derken bazıları borçlarını ödeyememeye başlarlar. İşlerini kaybedenlerin sayısı artarken, yoksulluk giderek şiddetini ağırlaştırmaktadır. Bay A, işlerinin sekteye uğramaması için kredileri daha da arttırmaya karar verir. Fakat merak ettiği bir konu vardır. İnsanlar neden kendisi gibi, paralarını biriktirmemektedirler?.. Anlamadığı husus şudur: Şehirdeki paranın zaten çoğu kendisine aittir.

Şehir halkı sonunda gırtlağına kadar borca batar. Bazıları iflaslık olur. Bay A’nın işleri ise iyice kötüleşmiştir. Şehir halkı, temel ihtiyaçlarını karşılayacak parayı bile bulamaz olmuştur. Sanki büyük buhran yeniden gelmiştir.

Şehrin tamamı krizden etkilenirken, aynı zamanda Bay A’ya karşı öfke de başlamıştır. Herkes daha fazla para istemektedir.

“İşçiler yıllarca çok para kazanmış ve enflasyon yaratmışlardır. Enflasyon benim paramın değerini azaltıyor” diye düşünüyordu Bay A. “Bu paramın benden çalınmasından başka ne anlama gelir ki?”

Şehir halkının öfkesi daha da artmıştı. Bay A, bu insanların kendisi için çalışmasına artık ihtiyacı olmadığını fark etti. Komşu şehirde işlerini daha kolay yapacağını düşündü. Hatta işçiler ücret olarak daha azını talep ediyorlardı. Bu kaçırılmayacak bir fırsattı. Bay A, tekrar aynı işleri yapmaya başlar. Kredi vermeye, insanlar boylarına kadar borca battıklarını anladıkları ana kadar devam eder. Harcamalar azalmaya başlarken, kısır döngü çalışmaya devam eder...

Nerde duracağını kimse bilemez…

Hiç yorum yok: