27 Mayıs 2012 Pazar

Tarihin en kötü sisi nasıl dağıldı?

Euro Birliği üzerindeki rüzgarlar hiç bu kadar sert esmemişti. Rüzgarların çok yönlülüğü ve sertliği yatırımcıları korkutsa da aslında bu olumlu algılanması gereken bir durum. Yunanistan’ın euro’dan çıkma düşüncesi Avrupa’da tarifsiz endişelere sebep olurken piyasaları da belirsizliğe sevk etti. Şimdi herkes şunu merak ediyor. Acaba bu işin sonunda ne olacak?

Yunanistan’da gelecek ay yapılacak seçimler aynı zamanda euro’dan çıkıp çıkmamanın refarandumuna dönecek gibi gözüküyor. Drahmi’ye dönüş olursa mevduatlarını euro olarak almak için Yunan halkının bankalara hücum etmesi büyük risk. Çünkü kimse hiper enflasyon beklentisi olan drahmi’yi istemeyecektir. Yunan bankalarının toptan çökmesi anlamına gelecek bu durum Birlik için de en büyük kabus gibi duruyor.

Öte yandan bu senaryoyu düşünmek bile istemeyen Birlik üyeleri bir taraftan Yunanistan’ın euro’dan çıkmasına onay verir gibi bir tavır takınırken, diğer taraftan Yunanistan’ın tasarruf tedbirlerinde bağları gevşetmeye başladılar. Kurnazlığın erdem olduğu bir dönemi yaşar gibiyiz. Buradaki karmaşık matematik ise bu durumu gören diğer Birlik üyelerinin de nasıl olsa kurtarılacağız düşüncesiyle mali dengesizliklerini kapatmak için çaba sarf etmekten vaz geçip geçmeyecekleri. Böyle bir olumsuz senaryo da bile Birliğin devam etmek için kararlılık göstereceği açık. Fakat neler olacağı büyük bir soru işareti.

Euro Birliği üzerinde derin kara bulutlar toplanmış durumda. Peki şimdi ne olacak dersiniz?

Sisli hava tehlikeleri beraberinde getirse de sis aslında yere değen bulutlardan başka bir şey değildir. İngiltere’nin ünlü sisli havasını Karındeşen Jack veya Sherlock Holmes’ten tanıyanlar vardır mutlaka. Sisli hava ile özdeşleşen Londra şehrinin tarihteki en kötü sisi 1952 Aralığında yaşandı. Bu belki de dünyadaki en vahim sis vakasıydı. Havanın soğuması sonucu artan kömür tüketimi havadaki sülfür dioksit miktarını arttırmıştı. Görüş mesafesi giderek düştü ve birkaç metreye kadar indi. Hava soğudukça kömür tüketimi daha da arttı. İnsanlar işlerine maskelerle gidiyorlardı ve nefes almak bile zorlaşmaya başlamıştı. Sis tam 4 gün sürdü. Sadece Londra’da 4.000 kişi zehirlenerek yaşamını yitirdi. On binlerce kişi kirli havadan zehirlendi. İnsanlar sisin bir türlü dağılmamasından dolayı büyük bir karamsarlığa kapılmışlardı. Sisin ne zaman biteceğini kimse bilmiyordu.

Sisli geçen 4.gün sonunda sis bulutu bir anda Londra’yı terk ediverdi. İnsanlar bu duruma hem sevinmiş hem de şaşırmıştı. Sis bulutları nasıl bir anda dağılmıştı?

Aslında sorunun cevabı içinde saklıydı. Rüzgarın durması ve 4 gün boyunca da esmemesi nedeniyle ağırlaşıp şehre çöken kirli havadan insanları yeniden başlayan rüzgar kurtarmıştı. Onca ölüm ve zehirlenme sadece rüzgarın esmemesi sonucu gerçekleşmişti aslında.

Rüzgarın 1952 yılında Londra’da yarattığı tahribatın bir benzeri bugün Avrupa Birliğinde yaşanmaktadır. Birliğe geçişle tek sesli bir yapıya kavuşan ülkelerin üzerinde artık hiç rüzgar esmez olmuştu. Sorun paraysa hemen gönderiliyor, sorun dış ilişkilerdeki ihtilaflarsa hemen gideriliyor, sorun halkın istekleri ise hemen çözülüyordu. Ülkeleri dinamizme sevk eden sorunlar ve çözüm arayışları durmuş verimsizlik ülkelerin üzerine çökmüştü. Bu da havadaki sülfür dioksit miktarı olan borcu arttırmıştı. Rüzgarsız geçen yıllar borçtan oluşan sisin ülkelerin üzerine çökmesine sebep olmuştu. Şimdilerde duran bu rüzgarlar tekrar esmeye başladı. Rüzgarsızlık sonucu ülkelerin üzerine çöken siyah verimsizlik ve borç bulutları çıkan rüzgarlarla dağılacak mı hep beraber göreceğiz.

Unutulmaması gerekir ki doğanın kanunları ekonomi için de çoğu zaman geçerlidir.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Krakatoa Yanardağı'ndan kaynaklı sisi hesaba katmazsak tabii...