17 Mayıs 2012 Perşembe

Finansal krizler nasıl sıçrar?

Finansal krizin başladığı 2007 yılından bu yana dünya ekonomisi tuhaf bir olgunun girdabına girmiş durumda. Farklı piyasalarda başlayan herhangi bir olumsuzluk kısa bir süre içinde ilişkili veya ilişkisiz tüm piyasalara sıçrayıveriyor. Bu sıçrayış o kadar hızlı oluyor ki tedbir alabilmeyi bile imkansızlaştırıyor. Peki bu durum nasıl gerçekleşiyor? Bir piyasada gerçekleşen bir olumsuzluk hiç ilişkisi olmayan başka bir piyasaya nasıl sıçrıyor?

Dünyada artık pek görmediğimiz bir ekonomik aktivite olan insanların paralarını çekmek için bankaya hücum etmesini dün Yunanistan’da gördüğümüzde oldukça şaşırmıştık. Bu az rastlanılan olayın bugün İspanya’da olduğunu görmek finansal piyasaların birbirinden nasıl bu kadar çabuk etkilendiklerini düşünmemize sebep oluyor. Bir evdeki küçük bir yangın nasıl başka bir eve ve oradan da diğer evlere sıçrayabiliyor?

Çoğu zaman insan eliyle yaratılan afetlerin başında gelen yangınlarda fatura genellikle “dikkatsizlik” güdüsüne çıkarılır. Fakat yangınlar fizik kurallarının bir gereği olarak oluşurlar. Bu gereklilik maddenin ısı ve oksijenle birleşmesi sonucu yanma reaksiyonunun başlamasıdır. Madde, ısı ve oksijen bir yangının olmazsa olmaz 3 bileşenidir. Isı ve oksijeni pasif bileşenler olarak varsayarsak bir yangının başlaması için mutlaka maddeye ihtiyacımız vardır. İşte, yangına neden olan maddenin varlığı bir matematik konusudur.

Diyelim ki çapı bir metreyi geçkin ağaçlardan oluşan bir ormandasınız ve yangın tatbikatı yapıyorsunuz. Küçük bir ateş yakacak ve ateşin nasıl yayıldığını görerek belli sonuçlara ulaşacaksınız. Elinizde ateşi yakmak için bir kibrit taşıyorsunuz. İhtiyacınız olan şey tutuşturacak bir madde. Etrafınıza bakıyorsunuz fakat ormanın zemini toprak ve üzerinde hiçbir yaprak bulunmuyor. Sadece toprak. Böyle bir durumda ateşi yakabilmek için ağaçlara yönelmek durumundasınız. En yakındaki ağaca ulaştınız ve kibriti yakıp ağacın gövdesine tuttunuz. Kibrit sönene kadar da beklediniz. Fakat bu kibritle koca ağacın tutuşması mümkün değildir. Bu şartlarda ateş yakmanız mümkün görünmemektedir. Daha küçük bir tutuşturucuya ihtiyacınız olduğu açıktır.

Ormanda biraz yürüdünüz ve kuru ağaç dallarının olduğu bir yere geldiniz. Ağaç dalları biraz kalın görünse de bir ağaçtan oldukça küçüktür ve yanma ihtimali daha da yüksektir. Kibriti yeniden çıkardınız ve ağaç dalına tuttunuz. Kibrit sönene kadar beklediniz. Dalda hafif bir siyahlaşma olsa da dal yine tutuşmayacaktır. Isı ve oksijen yeterli olsa da ağacın kalınlığı yine buna mani olur gibidir.

Yürümeye devam ettiniz ve ağaçların altında kuru yaprakların olduğu bir yere ulaştınız. Her taraf küçük yaprak ve kurumuş dal parçalarıyla doludur. Yaprakların yoğun olduğu bir yerde kibriti çıkarıp bir yaprağı tutuşturmaya çalıştınız. Yaprağın hemen yandığını göreceksiniz. Kısa süre içinde ateşin diğer yapraklara sıçradığına şahit olacaksınız. Birkaç saniye içinde yüzlerce yaprağa sıçrayan ateşin yayılma hızı sizi şaşırtacaktır. Bıraksanız koca ağacı birkaç dakika içinde yutacak büyüklüğe erişecektir.

Ateşi yakabilmenizin arkasında gizemli bir matematik vardır. Yanan yaprakların yüzeyi ağacın yüzeyinden daha büyüktür. Yüzeyler yangını besleyen alanlardır. Havadaki oksijenle temas eden bu yüzeylerdir. Bir ateşi yakarken onu küçük parçalarla tutuşturmamızın nedeni budur. Büyük bir madde yüzeyinin yanması oldukça zaman alır. Çünkü çevresindeki hava ile doğrudan temas eden yüzeyler azdır. Yanma olayı yanıcı maddenin havayla temas eden yüzeylerinde meydana gelen bir doğal olaydır. Bir maddeyi ne kadar küçük parçalara ayırırsanız, havayla temas eden yüzeyleri arttıracağınız için ateş bu küçük yüzeyler arasında daha hızlı hareket eder ve yanma gerçekleşir. Yüzeyler ne kadar çoksa yangın da o kadar hızla ve şiddetle yayılır.

2007 yılında ABD’de başlayan krizin tüm dünyaya kısa bir süre içinde sıçramasında da görülen bu olgu bugünkü banka hücumlarında da karşımıza çıkmaktadır. Finansal piyasaların havayla temas eden yüzeyleri son on yıl içinde oldukça artmıştır. Global ekonomik sitem binlerce farklı piyasaya sahiptir ve bu sayı giderek artmaktadır. Artan finansal kurumlar, bankalar ve fonlar, FX, türev ve hisse senedi borsaları, menkul kıymetlerin yüksek çeşitliliği, ülke ekonomilerindeki büyümenin finansal piyasalara giderek daha fazla bağlı olması, tüketicilerin kredi kartı ve mortgage ile başlayan borçlanma enstrümanlarına bağımlılığı finansal sistemin yüzeyini oldukça genişletmiştir. Öte yandan bu piyasalar tıpkı ormandaki yangın yığını gibi üst üste ve yan yana yığılmış gibidirler. Küreselleşme bu bağıntıyı sağlayan araç durumundadır. Bu da yangının sıçrama ihtimalini arttırmaktadır.

Finansal piyasaların oksijeni artık kredidir. Son yıllarda paranın yerini alan kredi piyasalara enerji vermiştir. Fakat kredi sanıldığı gibi bir varlık değil, borçtur. Zamanı geldiğinde geri ödenmesi gereken bir borç. 2007 yılındaki kriz bu borcun ödenmesi gerektiğini tüm dünyaya hatırlatan bir uyarıdır aslında. Dün Yunanistan’da, bugün İspanya’da bankalara hücum eden insanların yaptıkları da budur; bankalara mevduat olarak verdikleri borcu tahsil etmek.

Ormandaki yaprak yığınında oksijen ile temas eden yüzeylerin fazlalığı yangının kısa sürede yayılmasına neden olmuştu. Finansal piyasalarda da gerçekleşen aynı olgudur. Kredinin geri ödenme zamanı geldiğinde ödenemediği an finansal sistem içindeki yapıların birinde başlayan yangın hızla diğerine aktarılmaktadır. Yunanistan bankaları bu parayı vatandaşlarına ödemek zorundadır. Fakat bunu yapmak istedikleri an başka bir şeyi daha yapmak zorundadırlar: Halka verdikleri krediyi geri istemek; ki bununla mevduatını istemeye gelenlere borçlarını verebilsinler. Yunan bankaları Avrupa’daki diğer bankalara da borçludurlar. Onların paralarını da ödemek durumundadır. Bunu duyan diğer bankalar da Yunan bankalarına verdikleri borcu geri isteyeceklerdir. Eğer onlar borçlarını geri alamazlarsa, o zaman İspanyol bankalarına kredi veremeyeceklerdir. İspanyol bankaları da kredi alamadığında kendi borcunu ödeyemeyecektir. Bu durum parasının güvende olduğunu düşünen İspanyolları da tedirgin edecek ve bir an önce paralarını almak için bankalara hücum etmelerine neden olacaktır. Farklı senaryolar geliştirilebilse de Yunanistan’daki kıvılcımın bir anda İspanya’ya sıçraması bu şekilde de yorumlanabilecektir.

Finansal sistemin oksijeni kredinin, finansal piyasaların bol yüzeyli dünyasında kısa sürede bir yangına dönüşmesi artık sürpriz sayılmamalıdır. Doğanın kanunlarının finansal piyasalar için de geçerli olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır.

Hiç yorum yok: