İnternet korsanlığıyla mücadele ve gelirlerin arttırılması kapsamında Hollywood bir dizi önlemi 90’lı yılların sonunda hayata geçirir. Bunlardan biri de DVD’lerin yeniden kopyalanmasını önleyen CSS (Content Scrambling System) adlı anti-korsan yazılımıdır. Hollywood’un amacı böylelikle DVD’lerin izinsiz yere kopyalanmasının önüne geçmektir. Fakat işler Hollywood’un istediği gibi düzgün ve bürokratik olarak planlanmış bir rota izlemez.
1999 yılının sonlarında internetten yayınlanan ve adı DeCSS olan bir yazılım bu şifreyi kırmıştır. Hollywood, süre geçirmeden yeni telif yönetmelikleri altında bu şifre kırıcı yazılımın hazırlayıcısını dava eder. DeCSS’nin mimarı Norveç’te yaşayan 15 yaşındaki Jon Johansen ya da popüler ismiyle DVD Jon adlı bir öğrencidir. Dava 2004 yılı başlarına kadar sürer. Yaşanılan süreçte taraflar farklı düşünceleri savunsalar da dava DVD Jon’un lehine sonuçlanır. Norveç mahkemesi Jon’un kendi için DVD kopyalamasını ve bunu nasıl yaptığını internetten yaymasını fikir hırsızlığı saymaz.
DVD Jon’un yaptığı tarihin ilk ters mühendislik (reverse engineering) olayı değildir. ABD’nin Japonya’yı bombalarken Rus havaalanlarını kullanmak zorunda kalan B-29 bombardıman uçaklarının birebir kopyası olana Tupolev-4 uçaklarının Ruslar tarafından yapılmasından bu yana ters mühendislik önemli bir ekonomi alanı haline gelmiştir. Bir uçağı kopya etmenin onu yaratmak için gerekli teknolojiden daha azını gerektirmediği ortadadır; istemediği tek şey yaratıcılıktır.
Ters mühendisliğin de facto bir istihdam yarattığı ortadadır. Çünkü mühendislik (engineering) süreçlerinin (buradaki örnekte CSS’nin ortaya konulması) sonraki aşaması genellikle yeniden tasarlamadır (reengineering). Yeniden tasarlama deyince de akla gelen ilk şeyin işten çıkarmalar olduğu herkesin bildiği bir gerçektir. CSS yapıldığına göre bunu yapan kişiye artık ihtiyaç yoktur diye düşüneceklerdir. Yeniden tasarlama bunun böyle olması gerektiğini onlara söyleyecektir. Çalışanın görevine son vermek organizasyonel verimliliği de arttıracaktır. Bu noktada devreye giren ters mühendislik DeCSS’yi üreterek buna dur der. Eğer o çalışan görevine devam etmezse ortaya koyduğu CSS hiçbir işe yaramayacaktır. DeCSS onu deşifre ettiğine göre CSS üzerinde biraz daha çalışılmaya ihtiyacı var demektir. İşte bu esnekliği gösterebilme becerisi finansal piyasaların çalışma şeklidir.
Piyasalar asla önceden planlanan şekilde ilerlemezler. Düşünce şekilleri, ters mühendisliği bir ilerleme aracı olarak görmeleri nedeniyle daima gelişime açıktır. İstihdam onların en temel kaygısıdır. Tüm dünyanın bir yatırımcı olması onlar açısından hiçbir verimsizlik yaratmaz. Bilakis verimlilik yaratır. Bu özelliği anlayabilmek finansal piyasalardaki başarının da altın anahtarıdır. Bill Gates’i bir kahraman yapan da bu özelliği anlayabilme yeteneği yani iyi bir ters mühendis olmasıdır.
Önceki yıllarda Davos’ta yaptığı bir açıklamada internetin sunduğu olanakları görememiş olması nedeniyle geri kaldığını kabul etmiştir. Fakat iyi bir ters mühendis olması nedeniyle devasa şirketinin yönünü bir anda 180 derece döndürerek yeni pazar ve fırsatlara yönelebilmiştir. Bir şeye uzun süre sahip olma tutkusunun artık finansal piyasaların demode bir düşünce şekli olduğunu anlamıştır.
Finansal piyasalar bir olasılıklar network’u haline gelmiştir. Belirli bir ürünü savunarak pazarda uzun süre kalınamayacağı açıktır. Servetinin çok küçük bir parçasını hayır işlerine harcaması onun hala tutucu bir tarafı olsa da yaptıklarını yok etmeye istekli oluşu onu bir kahraman haline döndürüveriyor. Geçmişi terk edebilme ve parçalanmayı kabullenme yeteneği bugünün finansal piyasaları için bir erdem olarak öne çıkıyor.
DVD Jon, ters mühendisliğin piyasaların yaratıcılığı ve öngörülmezliğini temsil ettiğini 90’lı yılların sonunda bize göstermişti. Bugün dünyanın en zengin adamı Bill Gates’in servetini koruma politikası bu düşünceyi anlayıp uygulama üzerine kurulu olduğu görülmektedir. Bir ürünü değil piyasaların gidiş yönünü deşifre etmek anlamında düşünülmesi gereken bu yaklaşım artık hayatın akış yönü anlamına da gelmektedir.
DVD Jon, Apple’ın “itunes” adlı sistemini 2003 yılında kırdığı için Steve Jobs piyasaların bu özelliğini o zamanlardan kavrayabilen şanslı insanlardan biridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder