15 Mayıs 2012 Salı

A4 fenomeni

İnsan zihninin çözebileceği basitlikler ve çözümleyemeyeceği karmaşıklıkların tamamı finansal piyasalar için de geçerlidir. Zihnin sınırları çoğu zaman finansal piyasaların sınırlarını oluşturur. İnsan ve finansal piyasalar arasındaki ilişkiyi anlayabilmek ekonomik aktivitelerin doğasını da anlamak anlamına gelir.

Ekonomik çevrimin iki ucunda balonlar ve krizler yer alır. Ekonominin genişleme dönemlerinde fiyatların aşırı artması balonları, bu fiyatların sürdürülemez bir noktadan geriye doğru azalışı krizleri yaratır. Hem balonlar hem de krizlerin insan icadı ve imali oldukları herkesin bildiği bir olgudur. Davranış ve kararların finansal piyasalar üzerindeki etkisinin büyüklüğü açıktır. Peki her iki ekonomik aktivitenin oluşmasında tek bir insanın kararı nasıl etkili oluyor? Ya da daha açık bir ifadeyle söylersek tek bir kişi finansal piyasaları nasıl etkiliyor ve yönlendiriyor?

Matematik ve duygulardan oluşan bir ilişki yumağı finansal piyasaların tek bir insan eliyle nasıl değiştirildiğini gösteren en açık kaynaktır. Her ne kadar matematik ve duygulardan oluşan bir bilim dalı veya bilimsel bir disiplin yok ise de bu her ikisinin etkileşemeyeceği anlamına gelmemelidir. Matematik ve duyguların oluşturduğu bu yaklaşımın, tarafımızca yaratılan ve bundan sonra kullanacağımız adıyla “A4 fenomeni” bu ilişkiyi ortaya koymayı amaçlamaktadır. Şimdi “A4 fenomeni”nin nasıl işlediğini anlatmaya çalışalım.

Matematiksel gerçeklerin insani duygular aracılığıyla boyut ve mekan değiştirmesi olgusu veya burada verilen adıyla “A4 fenomeni” finansal piyasaların iletişim ve ortaya çıkma şeklini oluşturur. A4 fenomeninin nasıl çalıştığını anlamak için önce içeriğindeki matematik bileşeninin işleyişini görelim.

Diyelim ki elinizde bir A4 kağıt var. Bu A4 kağıdın boyutunu iki katına çıkarırsak ne olur? Eğer bu A4’ün boyunun yaklaşık olarak 20 cm. olduğunu varsayarsak, boyutu 40 cm.ye çıkacaktır. Ya da terminolojik adıyla A3 olacaktır. Varsayalım ki kağıdın boyutunu yeniden iki katına çıkaracağız. Bu durumda yaklaşık 80 cm.lik bir kağıt boyu elde ederiz. Ya da terminolojik adıyla A2’ye ulaşırız. Şimdi bu noktada şöyle bir soru sormuş olalım: Bu kağıdın boyunu 90 kez iki katına çıkardığımızda ne olur? Elde edeceğimiz kağıdın boyu ne kadardır?

Seçeneklere bir göz gezdirelim öncelikle. 500 metre, 1.000 metre, 5.000 metre, 50.000 metre ya da 500.000 metre. Tahmininiz ne olurdu? Hesaplaması oldukça zor olan bu soruda kağıdın boyu yukarıdaki seçeneklerden hiçbirisi olmayacaktır. Bir A4 kağıdın boyunu 90 kez iki katına çıkardığımızda ulaşacağımız uzunluk 14 milyar ışık yılı öteye gidecek bir uzunluğu eşittir. Bu, gözle görünür en uzak yıldızdan binlerce kat daha uzak bir mesafedir. Bu şaşırtıcı rakamın bu masum sorudan çıktığına herhalde birçokları şaşırmıştır.

A4 kağıdını elimize almışken hemen bırakmayalım. Daha önce bir büyüğünden öğrendiği şu bilgiyi kullanarak kendine olan aşırı güvenini arkadaşları üzerinde kullanan çocuklara mutlaka rastlamışsınızdır. Hatta belki bu siz bile olabilirsiniz. Bir A4 kağıdı 7 kez ortadan ikiye katlamak! Çocukken bunu deneyenler daima arkadaşlarına karşı küçük de olsa bir zafer kazanmışlardır. Çünkü bir A4 kağıdı 7 kez ortadan ikiye katlamak imkansız gibidir. Deneyenler bir süre sonra bunun ne kadar zor olduğunu ve bir lazer bıçağına ihtiyacı olduklarını anlarlar. Peki öyleyse, şu soruya yanıt vermeye çalışalım. Eğer elinizde bir lazer bıçağı var ve bir A4 kağıdı 30 kez ortadan ikiye böldünüz. Acaba nasıl bir boyuta ulaşırsınız?

Bu uzunluk santimetrenin yaklaşık yüz milyonda biridir. Bu boyut bir hidrojen atomuna eşit bir uzunluktur. Kesmeye devam ettiğimizi varsayalım ve 47 kez kesmiş olalım. Ulaştığımız boyut10^-13 cm.dir (10 üssü -13). Bu uzunluk bir hidrojen atomunun çekirdeğini oluşturan tek bir protonun çapına eşittir. Kesmeye devam edelim ve 110 kez kestiğimizi varsayalım. İşte bu nokta bilimin durduğu yerdir diyebiliriz. Bu kadar küçük bir uzunluğun matematikte herhangi bir karşılığı yoktur. Fizikte ise ancak kuantum ile gözlemlenebilen bir boyuta ulaşırız.

Görüldüğü gibi bir A4 kağıdı sadece 90 kez iki katına çıkardığımızda bilinir evrenin sınırlarının dışına çıkarken, sadece 110 kez ikiye bölersek kuantum fiziğinin bile gözlemleyemeyeceği uzunluklara ulaşıyoruz. Sadece ikiyi bölme veya iki katına çıkarma işlemleri ile kısa zamanda bu sonuçlara ulaşmış olmamız inanılmaz bir matematiksel soyutluktur.

Bu matematiksel bilgiyi şimdi bir aşama öteye götürerek hayata uyarlayalım. Matematiğin yarattığı bu şaşılacak uzunluk olgusunun hayattaki karşılığı “dünya küçük fenomeni” (small world phenomenon) denilen başka bir olgu ile anlatılabilir. 1967 yılında sosyolog Stenley Milgram, ABD’nin çeşitli eyaletlerinde yaşayan ve isim listelerinden rastgele seçtiği 300 kişiye birer mektup gönderir. Mektupta, yapılan deneyin ayrıntıları anlatılırken zarfın üzerine sadece alıcının adı yazılıdır. Bu mektupları, farklı eyaletlerde, alıcıyla hiç ilişkisi olmayan kişilere verir ve mektubu alıcıya ulaştırmalarını ister. Gönderilen 300 mektuptan 60’ı ortalama 6 kişiden geçerek alıcısına ulaşmıştır. Deneyin çağımız versiyonu internet aracılığıyla 18.000 örnek üzerinde yapılmıştır. Avustralya’daki kişi tarafından gönderilen e-posta Sibirya’daki hedef alıcısına ortalama 6 günde ulaşmıştır. Aynı deney facebook veri tabanı üzerinde de denenmiştir. Birbirleri ile hiç ilişkisi olmayan farklı coğrafyalardaki kullanıcıların çoğunun 6’dan daha az kişi ile birbirlerine bağlı oldukları görülmüştür. Yani sizi Modanna’ya bağlayan sadece 6 kişi vardır.

Yukarıda sunduğumuz A4 matematiği ile dünya küçük fenomeninin etkileşimi finansal piyasaların hızını oluşturur. Fakat hızı kütleden bağımsız olarak düşünemeyiz. Finansal piyasalardaki kütle kavramı yatırım kararlarına yön veren duygulardır. Kütle ve hızın etkileşimi ise finansal piyasaların dengesini oluşturur.

Şimdi A4 fenomeninin ikinci bileşeni olan duygulara bakalım. Duyguların çalışma mekanizması genelde şu şekildedir. Finansal kararlarımızı verirken düşünce sistemimiz, analitik ve sezgisel yollarla duygularımızı etkiler. Sezgilerimiz daima modelleri ve onların getirilerini inceler. Herhangi bir modeli uygun bulduğu anda mutluluk ya da hırs duygusunu açığa çıkarır. Fiyatların yükselmeye başladığı dönemlerde yaşanan budur. Hisse senetleri, bonolar ya da ev fiyatlarının daima artacağı düşünülür. Aşırı güven, hırs ve iyimserlik gibi duygular kısa sürede her yana yayılır. Bu düşünce zihnen mantıklı bulunsa da uygarlık tarihi açısından doğru değildir. Fiyatlar bir gün yükselişini durdurur ve hatta yavaş yavaş düşmeye başlar. Sezgilerimiz bu kez korku tepkisini verir. Korku diğer tüm duygulardan güçlüdür. İnsanların dona kalması piyasadaki alıcı ve satıcı sayısını azaltarak fiyatların düşmeye başlamasına yol açar. Kriz boyunca hisse senedi fiyatlarının %50’den fazla düşmesinin ardındaki gerçek budur. Nedensiz mutluluk ve hırs nedensiz korku ve kaçışa dönüşür.

Şimdi yukarıdaki A4’ün boyutunu iki katına çıkarma sorusuna geri döndüğümüzde; finansal piyasalar içinde tek bir kişi tarafından verilen bir kararın hangi duygu ile verildiği diğer bir kişiye kolayca aktarılabilir. Çünkü kişiler kararlarında analizleri değil, ortak bir dil olan duyguları kullandıkları için kabul veya ret etmeleri oldukça kolaydır. İletkenliği son derece yüksek olan duygular bir yatırımcıdan diğerine, kişiler, aracılar, haberler, yatırım şirketleri, sosyal ağlar vb. üzerinden hızlıca taşınır. Her geçişte duyguların daha da şiddetlendiği ve hız ve kütlenin bileşimi momentumun arttığı görülür. Momentumun artması finansal piyasaların gelişmesi ve büyümesi ile aynı anlamdadır. Bu, dinamik bir yapıda piyasaların denge halini ifade eder. Kartopu etkisi misali büyüyen bu enerji, fiyatların şişmesine ve balona dönüşmesine neden olur. Tıpkı A4’ün 90 kez katlanması gibi makul ve kolay kabul edilebilir bir matematik içerir.

Fiyatların sürdürülemez bir noktaya geldiği anda ise A4’ü ikiye bölme işlemi başlar. Çok kısa sürede korku duygusu ile hızlanan piyasalar fiyatları çok düşük noktalara taşıyarak kriz haline döndürür. İşte A4 fenomeni kısaca bu şekilde çalışır.

Matematiğin duygular ile etkileşimi sonucu ortaya çıkan enerji piyasaların işleyişi için gerekli olan enerjiyi sunar. Bu büyük enerji aslında tek bir kişiden yayılan, matematik ve duyguların gücünü kullanarak tüm finansal piyasaları kaplayan enerjidir. A4 fenomeni kısaca budur.

Hiç yorum yok: