2 gündür dünya JP Morgan’un büyük hatasını konuşuyor. Şirkete 2 milyar dolara mal olan hatanın detayları bir bir ortaya konuyor. Aslında konu son bir aydır piyasa gözlemcileri tarafından yakından takip ediliyordu. Bloomberg verileri, ilişkili varlıklar arasındaki fiyat farklarını JP Morgan’dan Bruno Iksil’in yarattığını gösteriyordu. Öncelikle Iksil’in ne tür işlemler yaptığını kısaca açıklayarak konuyu hala bilmeyenler için özetleyelim. Ardından da olanların nasıl olduğunu, piyasaların gizli doğasının JP Morgan aleyhine nasıl çalıştığını gösterelim. Hemen belirtmekte fayda var. JP Morgan’a 2 milyar dolar kaybettiren piyasa dinamiğinin ne olduğu henüz dünyada ortaya konmuş değildir. İlk kez ortaya konacak bu senaryonun ne kadar doğru olduğunu zaman gösterecektir.
Bruno Iksil’in Nisan ayı başından bu yana bilinen işlemi kısaca şuydu. Markit CDX adlı toplam koruma sağlayan bir endeks üzerinde satış yönlü bir pozisyon almıştı. Bu endeks tıpkı IMKB30’un 30 farklı hisse senedinin fiyat hareketlerinin ortalamasını sunması gibi 120 civarındaki finansal yönden zayıf şirketin CDS’lerini içererek bir ortalama sağlıyordu. Iksil’in düşüncesi şuydu: Bu şirketler iflas etmeyecekler.
Şirketler iflas etmediği sürece bu şirketlerin tahvillerinin fiyatı yükselecek ve bunun sonucunda CDS’lerinin fiyatı düşecekti. Bu da Iksil’in kısa pozisyon aldığı endeksin fiyatının düşmesine neden olacak ve aradaki fiyat farkı onun kazancı olacaktı. Fakat bu noktada bazı hedge fonların Iksil’in tersi yönlü pozisyon aldıkları Bloomberg tarafından belirtilmişti. İşte savaş tam da bu noktada başlamıştı.
Okuyucuların bir şeye dikkat etmeleri önemlidir. Buradan sonra anlatacaklarımız tamamıyla finansal piyasaların doğasının nasıl işlediği konusunda akıl yürütmedir. Her hangi bir resmi ya da gayri resmi haber dayanağı bulunmamaktadır.
Iksil’in ya da finansal piyasalardaki adıyla Londra Balinasının aldığı söylenen pozisyon 100 milyar dolardı. Bu tutar piyasalar için oldukça yüksek bir tutardır. Normal şartlar altında piyasa oyuncuları şöyle düşünürler: “Bu büyüklükte bir pozisyon fiyatları kendi istediği yönde değiştirebilir. Öyleyse biz de aynı yönde pozisyon alalım.”
Muhtemelen birçok yatırımcı Iksil’in aldığı yönde pozisyon almıştır. Fakat bazı hedge fonların Iksil’in tersi yönde pozisyon aldıkları söylenmişti. Peki ama neden? Birkaç hedge fonun bu büyüklükte bir tutar yatırması mümkün değildi. Öyleyse piyasayı nasıl değiştirmeyi ve kendi yatırımlarından kazanç elde etmeyi düşünüyorlardı?
Iksil’in aldığı pozisyonun kazanca dönüşmesi için şirketlerin iflas etmemesi gerekiyordu. Bu 120 şirketin hangileri olduğu herkes tarafından biliniyordu. Iksil bu şirketleri mutlaka incelemiş ve finansal dayanıklıklarını görmüştü. Üstelik ekibindeki analistlerden de bilgi aldığı söylenenler arasındaydı. Fakat Iksil’in düşündüğü şey olmamıştı. Bu şirketlerin bazıları batmış veya iflas koruması almıştı. Bu da endeksin değerinin yükselmesine sebep olmuştu. Iksil’in düşüncesi gerçekleşmemişti. Peki ama hedge fonlar bu şirketlerin batacağını nereden anlamışlardı?
İşte hikayenin en can alıcı noktası burası. Hedge fonlar, şirketlerin iflas riskine karşı yatırımcıları koruyan CDS denilen enstrümanlara milyarlarca dolar yatırırlar. Özellikle de mali sıkışıklık içinde olan şirketlerin CDS’lerine. Bu hedge fonların en sevdiği yatırım şekillerinden biridir. Fakat bu yatırımı gerçekleştirirken piyasaların göremediği bir işlem daha yaparlar. Bu satın almalarla birlikte, aynı zamanda bu şirketlerin kreditörlerinin oy haklarını da satın alırlar. Yani bu şirketlere kredi veren bankalar, şirketler üzerindeki tüm haklarını bir hedge fona satarlar. Bundan sonra süreç şöyle işleyecektir.
İflasla karşı karşıya kalmamak için mücadele veren bu şirketle¬rin krediye ihtiyacı vardır. Fakat zaten zor durumda oldukları için bankalar buna yanaşmamaktadır. Daha önce çıkardığı tahvilleri alan şirketler ve kreditörler şirketin yeni sermayedarlarıdır artık. Şirketin kredi alması bu yeni sermayedarların iznine bağlıdır. Fakat onlar da bu karar haklarını bir hedge fona satmışlardır. Şirket hedge fonun kapısını çalar ve kredi almak için izin vermesini talep eder. Eğer kredi bulamazsa batacağını söyler. Hedge fon bu isteğe red cevabı verir. Ayakta kalmak için gerekli parayı bulamayan şirketin bu andan sonra yapabileceği tek bir şey kalmıştır: İflas başvurusu.
Bu hedge fonun tam istediği şeydir. Hedge fon hemen elindeki CDS’lerin bedellerini tahsil ederek fona gelir kaydeder ve yatırımcılarını sevindirir. Şirket ise batmıştır ya da başka bir ifadeyle hedge fon tarafından batırılmıştır.
Finansal kriz döneminde sıkça gördüğümüz bu durum Iksil’in önceden tahmin edemediği şeydi. Iksil hatayı burada yapmıştı. Batmaz diye düşündüğü şirketlerin birkaç hedge tarafından batırılabileceğini hesaba katmamıştı. İşte bu hata şirkete 2 milyar dolara mal olmuştu. Londra balinası maalesef karaya oturmuştu!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder