Petrol fiyatlarının son iki ayda 25 dolar artarak 115 dolar seviyelerine gelmesi tüm dünyayı paniğe sevk etmiş durumda. Herkes bu ani yükselişin nedenini sorguluyor. Doğal olarak da yanıt çok fazla aranmıyor. Tüm ani emtia fiyatı değişikliklerinde olduğu gibi yine birkaç hedge fon suçlu olarak bulunuveriyor. Bugün medyadaki haberlerde bu yöndeydi. Birkaç fon iki aydaki %30’luk değişimin sorumlusu olarak gösteriliyordu. Peki bu tür haberler ne kadar gerçeği yansıtmaktadır?
Son 30 yıl içinde karşılaşılan örnekler ve yaşanılan yüzlerce olay dikkate alındığında bu tip haberlerin büyük oranda asılsız olduğu sonucuna kolayca varılabilir. Fakat özellikle kara delik olarak tanıtılan ve düzenleme dışı faaliyet göstermeleri nedeniyle çoğu kimsenin haklarında pek fazla bilgi sahibi olmadığı hedge fonlar genellikle bu tür ani fiyat hareketlerinin suçlusu olarak gösterilmektedirler. Eğer hedge fonlar suçlu değilse bu artışlar nasıl gerçekleşiyor öyleyse?
George Soros’un hafızalarda “Kara Çarşamba” olarak kalan ve İngiltere’nin gelecek on yılını kurtararak ülke açısından “Bembeyaz Çarşamba” yaratan spekülasyonu dışında akla hemen gelen bir hedge fon gerçeği yoktur. Ama hedge fonlar daima bu tip söylentilere muhatap olmayı, kendi imajlarına olumlu katkı sağladığı için olumsuz bir durum olarak görmezler. Bu nedenle piyasalar her sallandığında hedge fonlar eleştirilir.
Soros’un 1997 yılındaki Asya krizinden sonra Malezya Başbakanı Mahathir Mohamad tarafından acımasız eleştirisi de bunlardan biriydi. Mohamad ülkesini döviz krizine sokanların, abartılmış pozisyonlar alan hedge fonlar olduğunu ısrarla söylemişti. Ama yapılan araştırmalar hedge fonların o dönemdeki Malezya para birimi ringgit pozisyonlarının sadece 30 milyar dolar olduğunu göstermekteydi ve böyle küçük bir tutarın kriz yaratması mümkün değildi. Öyleyse Malezya’da kriz nasıl çıkmıştı?
Aslında sorun yapısal bozukluklardan başka bir şey değildi. Fakat yapısal bozuklukların Malezya ile hiç alakası yoktu. Onların ekonomisi oldukça güçlüydü. Peki o zaman sorun neredeydi?
Sorun Tekila Etkisi (Tequila Effect) denilen irrasyonel bir insan davranışında yatıyordu. Meksika 1994 yılında bir anda kendini sert bir devalüasyonla gelen bir krizin içinde buldu. Yöneticilerin “Aralık Hatası” dediği bu krizin aslında ekonomik gerçeklerle ilişkili olmadığı ve ekonomiyi yönetenlerin yanlış kararları sonucu oluştuğu söylenmişti. Fakat kriz krizdi ve insanlar bundan etkilenmişlerdi.
Fakat krizden etkilendiklerini veya etkileneceklerini düşünenlerin hiçbiri Meksika’da yaşamıyordu. Meksika gibi yükselen bir ekonomiye sahip olduğunu düşünen Brezilya, Arjantin, Şili gibi ülkeler krizin kendilerine de bulaşacağını düşünmeye başladılar. Fırsatçılar, ki piyasalarda işlem yapanların çoğunda bu davranış şekli finansal IQ ile aynı anlama gelir, kendilerine gelir getireceğini düşündükleri bazı kehanetlerde bulundular. Bu öngörülerin tamamı normal rayında giden ekonomilerini zora sokacak ters yönlü işlemlerdi. Şöyle düşünmüşlerdi: “Meksika da bizim gibi gelişen bir piyasa. Onlarda bir sorun yaşandıysa bu kısa sürede bize de sıçrar…” Sonra da bu düşünceyi yatırım kararlarına yansıtarak kendi ekonomilerini zora soktular.
Bugün petrol fiyatlarının artmasının arkasında da tekila etkisi denilen olgu yatmaktadır. Petrol üreten bölgelerdeki karışıklık yatırımcıları basit bir kehanete yöneltmektedir. O da petrol fiyatlarının artacağı düşüncesidir. Bu basit çıkarımı yapmak aslında hiç zor değildir. Biraz arz-talep veya biraz strateji bilen herkes bu sonuca rahatlıkla varabilir. Sonrasında da petrol kontratları üzerinde dilediğince pozisyon alabilir. Hedge fonlar da bu grubun içinde yer almaktadırlar elbette, ama grubun önemli kısmı piyasada işlem yapan her türden irrasyonel yatırımcıdır.
Bu nedenle kısaca söyleyebiliriz ki tekilayı seviyorsan petrol fiyatlarını sen de arttırabilirsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder