16 Mart 2012 Cuma

Bir ekonomist ve işsiz için tasarruf neden aynı şey değildir?

Son zamanlarda tüm dünyada sempati toplayan konuların başında iç
tasarruflar konusu geliyor. ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke ABD’nin
ekonomisindeki cari açık sorununu işaret ederken bu durumun gerekçesi olarak
dünyadaki tasarruf fazlasını göstermekte ısrar etmektedir. İç tasarruf konusu
bu kadar önemliyse bir ülkenin iç tasarrufu ne anlama geliyor?

İç tasarruf konusu klasik ekonomi kuramının anlaşılması zor
konularının başında gelir. Konunun anlaşılmazlığı temel bir düşünce hatasından
kaynaklanır: Kişisel tasarruf ile bir ülkenin tasarrufu aynı şey değildir. Başka
bir deyişle bir ekonomist ile bir işsiz için tasarruf aynı şey değildir.

Kişisel tasarruf varlıklarınızın bir bölümünü oluşturan bankadaki
paranızda meydana gelen artışı ifade eder. Daha açık bir ifadeyle kişisel
tasarruf kişinin harcanabilir gelirinden harcamalarını düştükten sonra kalan
tutardır. Oysa bir ülkenin toplam tasarrufu varlıklarının tamamındaki toplam
artıştır. Kişisel tasarruf belli bir andaki para stokunu ifade ederken bir
ülkenin tasarrufu, belli bir zaman içindeki varlık arttırıcı aktivitelerini
ifade eder. Bu nedenle bir ülkenin tasarrufu yatırımları anlamına gelir; stoklar,
makina, fabrika gibi sabit sermaye yatırımları. Bu yönüyle alışveriş
mağazalarının raflarında satın alınmayan tüketim malları da iç tasarruf
hesabında dikkate alınır.

Eğer kişisel tasarruflar bir banka hesabına yatırılmazsa yatırım
çevrimine katılamayacakları için yatırım olarak kabul edilmezler. Kişisel tasarrufu
arttıran ama ekonomik çevrime girmeyen yani bankalara yatırılmayan para ekonomi
için tehlikeli bir durumdur. Stokların artması, üretimin azalması, işsizlik ve
bunların sonucunda resesyon denilen olguyu ortaya çıkarır. Çünkü kişisel olarak
harcanmayan ve bankalara yatırılan para, bankalar tarafından kredi olarak
yatırımcılara verilecek ve böylece tasarruf sahiplerinin harcamadığı parayı
krediyi alanlar harcayacak, yatırımlar ve dolayısıyla iç tasarruf artmış
olacaktır. Buradan şu sonuca ulaşılabilir. Kişilerin harcamayıp bankalara
yatırdıkları paralar ne kadar artarsa bankalar o kadar fazla kredi verecek ve
iç tasarruf artacaktır.

Tasarruflar artmadan da iç tasarruf artabilir. İç tasarruflar yani
yatırımlar bireysel tasarrufların üzerindeyse bu ülkenin cari fazla verdiği,
dışarıdan para girişine neden olduğu şeklinde yorumlanarak ekonomik büyüme
denilen durumu oluşturur. Bu büyüme modeli kişisel tasarruflarla
desteklenmediği sürece ekonomi için uzun vadede riskli bir yapı oluşturur.

Kısaca özetlemek gerekirse; bir ülkede kişisel tasarrufların toplamı
sıfır olsa da ekonomistler iç tasarrufların yüksek ve yeterli olduğunu
söyleyebilirler. Çünkü varlıkların değerindeki artış, satılmayan stoklar, devam
eden yatırımlar, emeklilik ve diğer fonlarda biriken paralar iç tasarruf
rakamlarına dahil edildiğinden iç tasarruf rakımını yükseltir.

Hiç yorum yok: