31 Mart 2012 Cumartesi

Bhopal faciası ve Subprime krizinin benzerliği

Bhopal. Bu ismi duyunca hala içini korku kaplayan dünyada milyarlarca insan bulunuyor. Birçokları için ise, halkla ilişkiler çarkları çok iyi işletildiği için fazla bir şey ifade etmeyen bir isimdir Bhopal.

3 Aralık 1984 tarihinde dünyanın en büyük çevre felaketi Hindistan’ın Bhopal şehrinde yaşandı. Union Carbide adlı firmanın böcek ilacı üreten fabrikasında meydana gelen kazada, 40 ton metil isosiyanat (MIC) gazının dışarı atılması sonucu 18.000 kişi öldü, 300.000’den fazla kişi ise zehirlendi ya da sakat kaldı. Bölgede bugün bile doğan çocuklar hala hastalıklı ve sakat doğmaya devam etmektedir. Greenpeace’in kazadan 20 yıl sonra yaptığı ölçümlerde, toprakta normalin 6 milyon katı toksik olduğu tespit edilmiştir. Tam bir trajedi.

Kaza sonrası yapılan araştırmalarda MIC tankına giren suyun MIC ile etkileşimi sonucu başlayan ısınma ve sonrasında tankta yükselen basınç güvenlik subaplarını patlatıp bacadan havaya yayıldı. Fabrika yetkililerinin patlamadan saatler sonra haberlerinin olması ve sızan maddenin basit bir gözyaşı gazı türevi olduğunu söylemesi tedbirsizliğin açık bir göstergesiydi. Oysa kaza olur olmaz gerekli duyurular yapılsa bir kişi bile ölmeyebilirdi. Çünkü insanların yapmaları gereken sadece gözlerine ıslak bir bez örtmekti.

Ertesi gün haber kanalları konuyu manşetlerine taşımışlardı. Hepsinde farklı bir trajedi tanımı vardı. Kaza, facia, felaket, kriz, sabotaj, komplo, soykırım ve daha birçok tanımlama. Peki, siz olsaydınız hangisini seçerdiniz?

Yukarıdaki değerlendirmelerin hepsi aslında ortak bir paydada kesişiyor: İnsan faktörü. Bhopal faciası her nasıl tanımlanırsa tanımlansın insanlar tarafından yaratılan bir faciadır. Tıpkı diğer birçok faciada ve 2007 finansal krizinde olduğu gibi.

Bhopal faciasından binlerce insanı koruyacak yöntem son derece basitti. Islak bir bezle gözleri korumak yeterli olabilecekti. Ama bu uyarı yapılmamıştı. 2007 finansal krizine götüren subprime krediler denilen ödeme gücü olmayanlara verilen krediler de böyle bir tedbirsizlikle verilmişti. Subprime kredilerde başlayan geri ödeme problemi önce gay¬rimenkul şirketlerini etkilemişti. Buradaki sıkışıklık çok geçmeden kredi kuruluşlarına yansımıştı. Müşterilerin geri ödeme probleminin daha da büyümesi hem kredi kuruluşlarını hem de kredi kullanan müşterileri iflasa zorlamıştı. Finansal kuruluşlardaki çöküşün mortgage bazlı menkul kıymetlerde yarattığı değer kaybı kısa sürede tüm piyasaları etkilemişti. Hisse senetleri, evler ve mortgage bazlı varlıkların değer kaybı insanları yeni varlıkları satın almaktan uzakta tutarak tüketici harcamalarını durdurmuş tu. Ardından işten çıkarmalar gelmiş ve dünya büyük bir global resesyonun içine girmişti.

2007 finansal krizinin tetikleyicisi subprime kredilerdi. Dünya borç stokunun %1’inden azını oluşturan subpri¬me konut kredileri. Bugün finansal kuruluşların keşke vermeseydik dedikleri subprime krediler. Düzenleyici kuruluşların mortgage şirketlerine “vermeyin” demesi gereken krediler

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bhopal faciasına sebep olan firma Londra 2012 olimpiyatlarına sponsor olarak kabul edilmiştir ve bu yüzden bazı Hintli sporcular olimpiyatları boykot kararı almıştır.