Duygular ve onların yönlendirdiği davranışların yönettiği bir finansal sistemle yaşamaya yeni yeni alışıyoruz. Finansal sistem içindeki kararların insani duygular ekseninde belirmesi finansal sistemin de duygular kadar öngörülemez bir hale dönüşmesine neden oluyor. Artık finansal piyasaların da bir mizacı var diyebiliriz.
Finansal piyasaların doğasını araştıran bir ekonomi disiplinine henüz sahip değiliz. Tarafımızdan önerilen adıyla piyasa-loji henüz tespit ve ispatlarını ortaya koymaya başlamadı. Artık çağımızda piyasaları anlamak hayatı anlamak ile eş anlamlı bir olgu.. Piyasaların kalbi hayatın da kalbi. Bu nedenle finansal piyasaların iyi anlaşılması bir zorunluluk.
Bir finansal piyasa basitçe, insanların hisse senedi, bono, emtia, gıda gibi varlıkları alıp sattıkları yer olarak tanımlanabilir. Bu tanım bugün için son derece ilkel ve nostaljiktir. Çünkü hem alınıp satılan varlıklar, hem alınıp satıldıkları platformlar, hem alınıp satılış şekilleri, hem de alınıp satıldıkları miktarlar son 10 yılda oldukça büyük bir deği¬şim geçirmiştir. Ama en önemlisi alım satım güdülerindeki büyük değişimdir. Piyasalar, artık insanların duygu ve davranışları benzeri öngörülemez bir insancıl karakter göstermektedir. (Bu görüşü destekleyen bilimsel verilere bugün henüz sahip olmasak da yakın bir zaman içinde olacağımız kesindir.)
İnsanların bir mizacı olduğu gibi finansal piyasaların da bir mizacı var mıdır? Mizacın tam olarak ne olduğu hakkında bilimsel açıklamalar yeterli görünmese de kişinin bir işi alma ve o işi yerine getirme ritmi veya başka bir ifadeyle söylersek düşünce, konuşma ve hareketlerin hızı mizaç anlamına geliyor. Hippokrates’e kadar uzanan tarihsel perspektifte insanların dört ana mizaç türüne sahip oldukları belirlenmiştir. Bunlar sıcakkanlı, soğukkanlı, öfkeli ve hüzünlü mizaçlardır.
Kısaca açıklamak gerekirse sıcakkanlı tipler, hayattan tat aldığını açığa vuran, yaşananları çok fazla ciddiye almayan, saçlarını çabuk ağartmayan, her olayın en güzel yanını görmeye çalışan, üzülecek bir şey olduğunda üzülen ama kendini ruh çöküntüsüne kaptırmayan, olaylara farklı görüş açılarından bakmaya çalışan tiplerdir. Soğukkanlı tipler hayata yabancı tiplerdir. Öfkeli tipler yoluna çıkan bir taşı şiddetle bir kenara fırlatan, hüzünlü tipler ise güçlükleri yenebileceğine inanmayanlardır.
Sınırları kesin olarak belirlenmiş mizaçlara nadiren rastlansa da mizaç ayrımının değersiz olduğu düşünülmemelidir. Yukarıdaki dört farklı mizaç türü incelendiğinde insanlar için en iyi tipin sıcakkanlı tip olacağı açıktır. Peki, finansal piyasaların mizacı hangisidir?
İnsanlar için geçerli olanın finansal piyasalar için de geçerli olması son derece doğaldır. Bu bakış açısıyla finansal piyasaların da sıcakkanlı bir mizaca sahip olduğunu söylemek sürpriz olmayacaktır. Çünkü piyasalar da sıcakkanlı kişiler gibi hayattan tat aldığını açığa vurmayı severler. Endekslerin yükselmesi, varlık fiyatlarının artması, yatırımların büyümesi bunun dışavurumu gibidir. Kötü olayları çok fazla ciddiye almazlar. Derin ekonomik çöküşler bile piyasaları pek etkilemez. 2007 finansal krizi dünya ekonomisini hala etkilemeye devam ederken hisse senedi piyasaları birkaç aylık bir şokun ardından tarihi zirvelerini yaşamayı bilmiştir. Ekonomik krizi şu an devam ederken piyasalar uçmaya sürdürmektedir. Olayların hoş taraflarını görmeyi sever. Lehman Brothers, AIG gibi çöküşleri kontrol edilemez risklerle ilişkilendirip kendine pay çıkarmaz. Enron, Madoff gibi suiistimalleri kendi etiğiyle değil kişilerin etiğiyle ilişkilendirir. Üzülecek şeylere üzülse de kendini kaptırmaz. Büyük finansal kuruluşların sıkışıklıklarının zamanla giderileceğini düşünerek devletlerin onlara yardım etmesini ister. Olaylara farklı açılardan bakar. Kötü gelen bir büyüme rakamını “beklentilerden daha iyi” olarak değerlendirir ve mutlu olur.
Bu noktada şu sorunun sorulması beklenebilir. Finansal sistemin sıcakkanlı mizacını belirleyen şey nedir?
Bilim, mizacın belirlenmesinin salgı bezlerinin ürettiği salgılara bağlı olduğunu söyler. Salgı bezlerinin salgı kanalları olmaması salgılarını doğrudan kana boşaltması anlamına gelir. Yani kişide mizacı belirleyen şeyin kan olduğu rahatça söylenebilir. Peki, finansal sistemin mizacını belirleyen kan nedir?
Finansal sistemin kanı para yani likiditedir. Likidite finansal piyasaların en hayati elementidir. Daha fazla likidite daha fazla enerji bu da daha fazla sıcakkanlı bir mizaç demektir. Son on yılda finansal piyasaların bu kadar sıcakkanlı olmasının ardındaki gerçek de burada saklıdır. Piyasalara enjekte edilen ucuz ve kolay para, finansal piyasaların mizacını fazlasıyla sıcakkanlı yapmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder