Mikrokredi projesiyle milyonlarca fakir insanın hayatını değiştiren, bu sistemi çok uluslu bankalara model olarak kabul ettiren ve bu başarısıyla 2006 Nobel Barış Ödülüne layık görülen Muhammed Yunus, Spiegel’e verdiği röportajda şöyle diyordu:
“Kapitalizm bir kumarhaneye dönüştürüldü. Hırs, global finansal sistemi enkaza döndürdü. Spekülasyonlar ekonominin temel dinamiği haline geldi…”
ve ekliyordu:
“Bu sorunun nasıl aşılacağını ben de bilmiyorum…”
Muhammed Yunus gibi ekonominin diğer önemli ve akil insanları da, bu çöküntünün altından nasıl kalkılacağına dair somut öneriler getiremiyorlar. İskambilden kule yaratılırken önemsenmeyen riskler, dünyayı uçurumun kenarına getirmiş durumda.
Amerikalı yazar A.Bierce’ın tam bir asır önce yazdığı ve finansal sistemin önemli kavramlarına eleştirel tanımlar getiren Devil’s Dictonary (Şeytanın Sözlüğü) adlı yapıtı bugünlerde yeniden raflardan indirildi. Çünkü insanlar finansal kavramların, bu katastrofik çöküşün ardından gerçek anlamlarını bulmaya başladığını düşünüyor.
Şimdi bu sözlükten seçtiğimiz bazı kavramları, yaşanın çalkantılardan çıkarılan dersleri de ekleyerek yeniden tanımlamaya çalışalım ve krizin kara mizahına biraz tuz ekelim.
Hesap İşletim Ücreti: Bankalar ve finans kuruluşlarının müşterilerinden aldığı yıllık komisyon. Modern finansal piyasalarda “Ferrari faktör” olarak adlandırılır. Ekonominin iyi gittiği dönemlerde, cebinizde nakit parayla Ferrari satan bir mağazaya girip Ferrari almak istediğinizi söylediğinizde, tıpkı hesap işletim ücreti gibi nedenini anlamakta zorluk çekeceğiniz şu yanıtı alırsınız: “Sizi listeye yazıyoruz, iki yıl içinde arabanızı alacaksınız. Yalnız biraz kaparo alıyoruz!”
Faiz Oranı: Finansal sistemin en esnek oranı. Mevduat hesapları için oldukça düşük tutulmaya çalışılırken, krediler için elden geldiğince arttırılır. Özellikle de kriz dönemlerinde.
Ortalama: Her üç çeşidi de (vasati, mod ve medyan) genellikle gerçeği gizlemek için kullanılır.
Bütçe: Gelirinizin %110’u. Charles Dickens’in David Copperfield adlı kitabının önemli karakterlerinden Bay Micawber şöyle der: “Yıllık geliriniz 20 pound, yıllık gideriniz 19,6 pound ise mutlusunuz; yıllık geliriniz 20 pound yıllık gideriniz 20,6 pound ise sefilsiniz…”
Sermaye: Zenginlerin kendi paralarına verdikleri isim. Bu nedenle geri kalanlar baş harfini büyük yazarlar.
Kasko Poliçesi: Araba kullananlardan yasal bir istek. Nedense bazı insanlar hayatları boyunca aynı sigorta şirketinden poliçe satın almaya karşı büyük bir inanç duyarlar. Ama sadık kalınması gereken kasko şirketi değil, eşinizdir.
Ticaret: Bir tür işlem. A, B’nin mallarını C’den veresiye satın alır. Sonra D’nin cebindeki E’ye ait olan paraları alarak B’ye olan borcunu öder. Kısaltmaları verirsek; A-Alıcı, B-Üretici, C-Satıcı, D-Banka, E-Mevduat Sahibi.
Müşteri: Kara aç hırslı şirketler tarafından canlı canlı yenen kişi.
Kredi: Borcun sahne adı. Genelde para rolünü oynar.
Kredi Kartı: Bir finansal tahribat silahı. Son derece masum bir plastik görünüşü olsa da, aşırı harcayanların canını acıtan bir araç.
Borç: Kölelik döneminin zincir ve kırbacının, ileri simya teknikleriyle bugün dönüştüğü hal.
Finans: Gelir ve kaynakları, yöneticilerin yüksek çıkarları adına yönetme bilimi veya sanatı.
Gelecek: İlişkilerin düzeldiği, arkadaşların gerçek ve mutluluğun kalıcı olduğu bir zaman kesiti.
Gelir: Saygınlığın doğal ve rasyonel ölçütü.
Enflasyon: Fiyatları arttırmak için bir özür.
Para: Kendinizle birlikte harcamadığınız sürece, harcanmasının fayda getirdiği büyük bir lütuf. Kültürün ispatı, yüksek sosyeteye pasaport. Malla destekleneni daha makbuldür.
Mortgage: Fransızca iki sözcüğün birleşimi. Mort-ölüm, gage-söz vermek. Anlamı yorumlayana kalmış.
Emeklilik: Sahip olmak için ömrünüz dahil her şeyinizi harcadığınız “oda+kahvaltı” konaklama şekli.
Fiyat: Satın aldıklarınız ve alamadıklarınız arasındaki fark.
Zenginlik: Sahip olduğunuz paranın epeyce fazlası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder