2 Kasım 2012 Cuma

Geçmiş geleceğin provası değildir

İnsanlar her zaman geçmişi değerlendirerek muhakemesini yaparlar ve rasyonel sonuçlar bulduklarını düşünürler. Lehman Brothers’ın çökeceğini, borçlarının büyüklüğüne bakarak çöktükten sonra mantıklı bir sonuç olarak değerlendirmek ve dersler çıkarmak bir gelecek öngörüsü olarak algılanır. Ama değildir. Muhakeme bizi gelecek öngörüsü yapma hatasına yöneltir. Güveni arttırır ve geleceği gördüğümüzü düşündürtür.

Altının son yüzyıldaki fiyat hareketlerini büyük bir dikkatle ve tüm bilimsel yöntemleri kullanarak inceleseniz bile yarınki fiyatını tahmin edemezsiniz. Bu durum geleceği tahmin etme yeteneğinin geçmişi muhakeme etme yeteneğinden daha az gelişmiş olduğu şeklinde değerlendirilmemelidir. Geçmiş ve gelecek arasındaki koralatif ilişkinin düşük olduğu şeklinde yorumlanmalıdır.

Peki, iki kişiden biri yarın altının düşeceğini diğeri ise yükseleceğini söylerse biri geleceği öngörmüş olmaz mı? Bu durum kavramsal bir haklılık içerse de bilmemiz gereken şey öngörülerden doğru olanın, gerçekleştikten sonra muhakeme edilerek doğruluğunun kanıtlanacağıdır. Önceden geçerliliğini kanıtlamak henüz mümkün değildir.

Geçmiş dönemlerdeki fiyat hareketlerine olması gerekenden daha fazla önem vererek gelecek öngörüleri çıkarmak her zaman doğru sonuçlar vermez. Tarihi verilerin sürekliliği, sermaye piyasaları gibi yerlerde kişileri sürekli alım veya satım gibi eylemlere yöneltir. Yapılan bir deneyde iki farklı gruba, işletmeleri için iki farklı hisse senedi portföyü verilir. Gruplardan birine haftalık fiyat bilgileri verilirken diğerine yıllık fiyat bilgileri verilir. Haftalık bilgi verilen grubun bu bilgiyi kullanarak portföyünde güncel ayarlamaları yaptığı görülür. Fakat yıllık olarak bilgi verilen grup bu değişiklikleri güncel olarak yapamaz. Deney tamamlandığında çıkan sonuçlar şaşırtıcıdır. Haftalık bilgiyi kullanarak portföyünü güncelleyenler, yıllık olarak güncelleyenlerden %50 daha az kazanmışlardır. Günümüz finansal piyasalarının aşırı bilgi ile dolu halinin ihtiyatla yaklaşılması gereken bir durum ortaya çıkardığı sanıyoruz artık herkesin bildiği bir gerçektir.

İngiliz biyolog Robert Brown, 1800’lü yılların başında, sıvılardaki toz parçacıklarının hareketlerini ilk kez gözlemlediğinde çok şaşırır. Parçacıkların neden gelişigüzel hareket ettiklerine bir anlam veremez. Onların canlı olduğunu sanır. Parçacıkların düzensiz hareketinin nedenini yıllar sonra Einstein keşfeder: Hava denilen gözle görülemeyen moleküller su baloncuklarını hareket ettirmektedir.

O günden bu yana sıvıların ve gazların bu düzensiz hareketlerine Brown hareketi denir. Belirli bir yönü ve modeli olmayan bu tür davranışlar bugün ekonomik hayatın neredeyse tamamı için geçerlidir. Fiyatlara yön veren hareketler, hayatta tekrarı yeniden yaşanmayan öngörülemez olaylardan kaynaklanır. Tıpkı hisse senedi veya altının fiyatını etkileyen her tür finansal, sosyal ve politik gelişme gibi.

Hiç yorum yok: