Alman düşünür Goethe, hırs ve korkunun ölümsüz manifestosu “Büyücünün Çırağı” adlı şiirini yazmasının üzerinden ikiyüz yıl geçmiş olsa da insanoğlu her iki duygunun yönetiminde hala başarı sağlayamamıştır. Goethe’nin şiirde anlattığı hikaye kısaca şöyledir: Usta büyücünün atölyesinde olmadığı bir gün çırağı etrafı temizlemekle uğraşmaktadır. Aklına aniden bir fikir gelir. Ustasından gördüğü bilgileri kullanarak kovayı ve süpürgeyi harekete geçirir. Kova ve süpürge odayı temizlerken çırak da keyfine bakmaktadır. Fakat temizlik bittiği halde kova hala dereden su taşımaktadır. Çırak kovayı nasıl durduracağını bilmediği için bütün oda neredeyse suyla dolmuştur. Neyse ki çırak tam boğulacağı sırada ustası yetişir ve çırağı kurtarır.
2007 finansal krizinin mimarı olduğu birçokları tarafından kabul edilen hırs ve korku belki de iktisat tarihinin en etkili yanılsamalarından biridir. İnsanoğlu yanlış olduğunu bile bile şu hatayı her zaman yapar: ‘Hırsla alıp korkuyla satmak!’
Ekonomik hayatın günlük sıradanlığı içinde fiyatların yükselmesi insanların ilgisinin de yükselmesi anlamına gelir. Bir an önce alıp yükselen fiyatlardan satarak para kazanmak istenir. Fakat heyecan bazı önemli hesapların yapılmasını unutturur. Gelecek karlar gözü kör eder ve beklentiler realitelerin önünü geçer. Hırs, insanları bir an önce oyuna girmeye kışkırtır. Geç kalınırsa kaybın büyük olacağı ve fırsatın kaçırılacağı ile korkutur. Ama bir süre sonra fiyatlar düşmeye başlayınca korku ve panik her yana yayılır. Hırsın yarattığı hatanın daha büyüğünü korku yaratır. Çünkü hırs, olmayan fırsatları varmış gibi görmemize neden olurken, korku, fırsatların tamamına gözlerimizi kapamamıza neden olur.
Hırs duygusunun nasıl çalıştığı yapılan bir deneyle şöyle ortaya konmuştur. Katılımcılara 1.000 $ verilir ve şu iki seçenekten birini seçmeleri istenir:
Kazanma şansı %50 olan bir oyunda 1.000 $ daha kazanmak için oyuna katılmak.
Oyuna katılmadan 500 $ daha alarak ayrılmak.
Katılımcılar, daha az risk içeren seçenek olan ikinci seçeneği tercih etmişlerdir. Bu deneyin ardından yapılan ikinci bir deneyde bu kez katılımcılara 2.000 $ verilir ve şu iki seçenekten birini seçmeleri istenir:
500 $’ı geri vererek oyundan ayrılmak.
%50 olasılıkla 1.000 $ kaybetme riskinin olduğu bir oyuna katılmak.
Katılımcıların bu kez daha riskli seçenek olan ikinci seçeneği tercih ettikleri görülmüştür. Her iki deney birlikte düşünüldüğünde insanların kazanmak için hırslı olsalar da belirsizliği sevmedikleri ve kaybetmeye kazanmaktan daha hassas oldukları ortaya çıkmaktadır.
2007 krizinin başladığı ilk günlerde insanlar finansal piyasaların yatırım için oldukça uygun olduğunu düşünüyorlardı; 2009’un başlarında ise çok kötü olduğunu. Fakat her iki düşüncelerinde de büyük ölçüde yanılmışlardı. Çünkü 2007 fiyatların en tepede, 2009 ise en aşağıda olduğu zamandı. Hırs ve korkunun her zaman güvenilir bir rehber olamayacağı ve Goethe’nin hikayesinde olduğu gibi ustanın her zaman yetişemeyeceği bir kere daha anlaşılmıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder