Piyasaların 1929’dan bugüne kadar yaşanan tüm finansal krizler sonrasında hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmesi belki artık hiçbirimizin şaşırdığı bir konu değildir. İnsanların ekonomisi ile finansal piyasaların davranış şekli iki farklı aslandır. O nedenle aslanlardan birinin yaralanmış olması diğer aslanın yoluna devam etmesine mani değildir.
Piyasalar daima yollarına devam edecekleri mekanizmaları yaratmakta son derece başarılıdırlar. Piyasada para bitince merkez bankalarının “şirketler bana lazım, en iyisi para enjekte edeyim (QE-parasal gevşeme)” demeleri, hükümetler büyük finansal kuruluşlar nakde sıkışınca “batmaları yararıma değil” deyip kurtarmaları (too big to fail) veya türev piyasalar balonu taşınamayacak noktaya gelince yeni düzenlemeler yapılması piyasaların enerjisini hiç düşürmeden yoluna devam etmesini sağlayan yöntemlerdir. İşsizlik gelişmiş Avrupa ülkelerinde bile %20’lere dayanmışken borsalar tarihi zirvelerinde dolaşmayı başarabiliyor. Hükümetlere güven en düşük seviyelerdeyken, o hükümetlerin çıkardığı tahvillere güven en üst seviyede olabiliyor. Peki ama piyasalar bu bitmek tükenmek bilmez enerjiyi nereden alıyor? İnsanlar karşılaştıkları küçük sorunların bile üstesinden gelmede zorluk çekerken, ekonomiye vurulan her büyük darbe nasıl oluyor da piyasalar tarafından kolayca geçiştirilip yola devam edilebiliyor?
Keşke hayatımızda karşımıza çıkan sorunları da piyasalar gibi kolaylıkla çözebilsek. Peki neden bunu her zaman başaramayız? İşyerinde yöneticimizin hakkımızdaki olumsuz bir görüşü neden bizi uzun süre etkiler? Hisse senetlerimizi düşük fiyattan satınca neden uzun bir süre yeniden almaya yanaşamayız? Arkadaşlarımızın hakkımızdaki olumsuz dedikoduları neden bizi rahatsız eder? Keşke biz de piyasalar gibi bu sorunların kolayca üstesinden gelebilsek. Piyasalar gibi sinirlilik, ümitsizlik ve hayal kırıklığı yaşamasak. Ne dersiniz, bunun kolay bir yöntemi olamaz mı?
Birçok kadının yaşadığı en büyük sorunlardan biri sevgilileri tarafından aldatılmaktır. Bu gerçekten yaşayan açısından üstesinden gelinmesi zor bir sorundur. Kızarsınız, bağırırsınız, sokağa çıkarsınız, unutmaya çalışırsınız ama bir türlü bir çözüm bulup yaşadığınız yoğun duyguları kontrol altında tutamazsınız. H.Tennen ve G.Affleck adlı psikologların 2001 yılında yayınladıkları bir makale hiç kimsenin aklına gelmeyecek bir çözüm olduğunu söylüyordu. Üstelik bunun için günlere, haftalara, aylara değil sadece birkaç dakikaya ihtiyacınız vardır.
Psikologlar birçok aldatılma vakasını incelemişler ve böyle bir durumda kadınların ne tepkiler verdiklerine bakmışlardır. Streslerini yenmeye çalışanlar, terapiste gidenler, yakınlarına konuyu anlatıp destek alanlar, unutmak için türlü eylemler yapınlar maalesef aldatılmanın yarattığı karmaşık duyguları uzun süre yenememişlerdir. Oysa azınlıkta kalan bir grup birkaç dakika içinde her şeyi unutmuş, hayata yeni bir başlangıç yapmıştır. Psikologlar bu gruptaki kadınları biraz daha yakından incelediklerinde, onların basit bir teknik kullandıklarını görürler. Aldatılan bu kadınlar kendilerine basit bir soru sormaktadırlar: “Peki bunun bana ne faydası var?” Sonrasında da bu soruya yanıtlar vererek yeni bir hayata başlamaktadırlar.
İşte her şey basit bir sorunun yanıtını bulmaya bağlıydı: “Peki, bunun bana ne faydası var?” Finansal piyasaların her çöküşte yeniden dirilmesinin arkasında da kadınların bu davranış şekli vardır. Her kriz piyasalar için bir fırsat olarak algılanır. Her düşüş bir alım fırsatı, her çöküş yükselişin başladığı andır. Yatırımcıların böyle durumlarda kendilerine sordukları tek bir soru vardır. Aldatılmış olmanın verdiği acıya benzer bir duygu yaşamalarına rağmen kendilerine şu soruyu sorarlar: “Peki bu krizi nasıl fırsata çevirebilirim?”
İlk kez aldatıldığınızda suçun önemli kısmı size ait olmayabilir ama ikinci defa aldatılırsanız suçun tamamı sizindir. Ekonomik krizler hayatın gerçekleridir ve sizi her zaman aldatabilirler. Öyleyse onlara karşı mücadele etme yöntemlerini, yani aldatılamama yöntemlerini geliştirmeniz gerekir. Unutmayın finansal piyasalarda işlem yapan biriyseniz, biri size masum olduğunuzu söylerse bu sizin zekanıza hakarettir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder