29 Nisan 2012 Pazar

Büyük felaketler büyük başarıların sonucudur

Hayatın birçok anında büyük felaketler büyük başarıların bir sonucu olarak yaşanır. Fakat bu olgu genellikle başarının ortaya çıktığı anda pek fark edilmez. 2007 finansal krizinde de gördüğümüz bu olgu geç hayıflanmaların pek işe yaramadığının da göstergesidir.

ABD, Kanada ve İngiltere 1939 yılında Manhattan Projesi adlı bir araştırma ve geliştirme programına başlar. Amaç nükleer enerjiyi araştırmaktır. Projenin bilimsel başkanlığını teorik fizikçi Robert Oppenheimer getirilmişti. Oppenheimer, ekipte yer alan bilim adamlarına göre nispeten genç yaşta olmasına rağmen bu büyük bilim adamlarını yönetebilecek bir beyne ve idari beceriye sahipti. Çünkü ekip içindeki bilim adamları bu araştırmaların atom bombası ile sonuçlanabileceğinin farkındaydı ve bu sonuç birçoğu açısından kabul edilebilir değildi. Fakat Oppenheimer bu araştırmaların insanlığın geleceği için yapıldığını ustalıkla kabul ettirmişti.

Oppenheimer ve ekibinin 3 yıllık tutkulu çalışması 16 Temmuz 1945 tarihinde sonuçlanmıştır. Trinity adı verilen denemede dünyanın ilk nükleer bombası New Mexico eyaleti yakınlarında patlatılmıştır. Sonrasını zaten herkes biliyordur. Denemenin yapıldığı tarihten 20 gün sonra, 6 Ağustos 1945 tarihinde ilk atom bombası Hiroşima’ya atılmıştır.

2007 finansal krizini yaratan enstrümanların başında mortgage bonoları geliyordu. Mortgage bonoları birkaç finansal mühendis tarafından keşfe¬dilmişti. 1989 yılında yayınlanan Michael Lewis imzalı Liar’s Po¬ker adlı kitapta, mortgage bonolarının yaşam sırları ayrıntılarıyla anlatılmıştı. Finansal kuruluşlar kredilerin geri ödeme riskini bu bonolarla yatırımcılara yükleyerek sihirli bir risk ilişkisizliği yarattıklarını düşünüyorlardı. Bu algılama subprime endüstrisini bir anda şaha kaldırmıştı. Fakat 2007 yılından sonra finansal kuruluşlardan mortgage alan müşteriler ile kreditörler arasında bir “risk ilişkisinin olmadığı” düşüncesinin büyük bir yanılgı olduğu fark edilmeye başlandı. Piyasanın tüm aktörleri ile aynı anda çökmesine neden olabilecek bu sistematik risk başta düşünülmemişti.

Atom bombasını yapmış olmak Oppenheimer ve ekibinde büyük bir suçluluk duygusu yaratmıştı. Oppenheimer, kaleme aldığı günlüğünde “Ben artık ölüm oldum” diye hayıflanmıştı. Fakat bu geç gelen bir itiraftı; tıpkı 2007 finansal krizinde Ranieri’ninki gibi.

Liar’s Poker adlı kitapta hikayesini öğrendiğimiz ve mortgage finans sisteminin babası (godfather) olarak kabul edilen Salomon Brothers adlı eski bir yatırım bankasının Başkan Yardımcısı Lewis Ranieri, yıllar sonra verdiği bir demeçte, mortgage bonoları ile ilgili olarak, “Tarihin en büyük iskambilden kalesini keşfettiğimiz hiç ak¬lımıza gelmezdi” demişti. Oysa Ranieri 2004 yılında BusinessWeek tarafından son 75 yılın en büyük inovatörlerinden biri olarak gös¬terilmişti.

Hiç yorum yok: