Piyasalar bugün İspanyol bankalarının rating indirimiyle yeniden sallandı. 11 İspanyol bankası Standart&Poor’s’un değerlemesinden iyi not alamadı. Bankaların finansal durumlarının sağlıklı görünmemesi yakın zamanda yeni indirimlerin geleceğini söylüyor. Finansal kriz dönemlerinde rating şirketlerine duyulan güven oldukça sarsılmıştı. Şu an herkes bu güvenin tekrar oluşup oluşmadığını merak ediyor. Yani puanı düşürülen İspanyol bankalarının gerçekten kötü durumda olduğuna inanmalı mıyız?
Ortaçağ Avrupa’sında kuyumcular altının sahte olup olmadığını altın parçasını parmaklarının arasında gezdirerek anlarlardı. Finansal krize neden olan ve rating şirketlerinin 3A rating verdiği menkul kıymetlere krizin hemen ardından dokunulduğunda ise gerçekten varolmadıkları anlaşılmıştı. Bu durum kendilerinden kuyumculuk hüneri beklenen rating şirketlerine güveni derinden sarsmıştı. Şimdilerde ise bu güven tekrar tesis edilmeye çalışılıyor. Rating şirketleri ekonomik sistem için neyi ifade ediyor ve gerçekten onlara ihtiyacımız var mı?
Japon müzik eğitimcisi Shin’ichi Suzuki 20.yüzyılın ortalarında yaptığı çalışmalarda küçük çocukların keman çalarken zorlandıklarını fark etmişti. Çocuklar ellerini kemanın neresine koyacaklarını bilemiyorlardı ve bu da ortaya çıkan tonun düzgün olmaması sonucunu yaratıyordu. Bu eksikliği gözlemleyen Suzuki kemanın sapına renkli plastik şeritler yerleştirmişti. Böylece problem giderilmişti. Çocukların artık nota bilmelerine bile gerek yoktu. Ellerini renkli şeritlerin üzerine yerleştirerek çalarken mükemmel bir ton yaratabiliyorlardı. Üstelik bu mükemmelliği nasıl yarattıklarını bile düşünmüyorlardı.
Oldukça basit olan bu yöntemle birkaç ders sonra tüm çocuk şarkılarını en güzel şekilde çalmak mümkündür. Çocukların zihinleri ne yapması gerektiğini bilmese de elleri bilmektedir. Bu başarı en yalın tabiriyle mekanik bir başarıdır. Fakat bu başarı o kadar da güvenilebilecek bir başarı değildir. Şeritler çıkarıldığında çocuk gerçek dünya ile karşı karşıya kalır. Az önce çaldığı şarkı bu değilmiş gibi berbat bir tonlama ile şarkıyı bitirir. Bu sonuç çocuk için büyük bir kabustur.
Suzuki metodu, müzikten hiç anlamayan bir çocuğun kabusunu onu kısa sürede bir virtüöze çevirerek rüyaya, renkli şeritlerin çıkarılması ile de rüyadan tekrar kabusa dönüştürür. Suzuki metodunun bu inanılmaz dönüşümsel başarısını rating sistemi de finansal sistem içinde yaratmıştır.
John Moody 20.yüzyılın başlarında gazetecilik yaparken, gelişen ekonominin karmaşıklığını açıklayan ve yorumlayan yazılarıyla yatırımcıların dikkatini çekmişti. Çok geçmeden de kaybetmeyi sevmeyen yatırımcıları korumak üzere analitik becerilerini sergilediği Moody’s adlı şirketi kurmuştu. Moody’s kurulan ilk rating şirketi değildi. Henry Varnum Poor, Standart&Poors adlı şirketi ile 1860 yılından beri bu işi yapıyordu ve piyasanın önemli bölümüne de hakimdi. Fakat John Moody yaptığı zekice bir buluşla bir anda kendini diğer şirketlerden ayırmayı başarmıştı.
John Moody, geliştirdiği bir model vasıtasıyla, kredi değerliliğini A’dan D’ye uzanan bir harf sistematiği ile ifade etmeye başlar. Bu kolay anlaşılır puanlama sistemi kısa sürede yatırımcıların tercihi haline gelir. Çünkü kredi değerliliğinin ardındaki karmaşık finansal matematik tüm dünyanın anlayabileceği şekilde alfabe düzeyine indirgenmişti. Moody’s şirketlerin çıkardığı tahvilleri derecelendirerek ratingleri yatırımcılara satmaya başladığında, kimse arka plandaki hesaplamaları öğrenmek istememişti. Herkes bu sistemi çok sevmiş ve oldukça güvenilir bulmuştu. Zaman içinde olumlu rating verilen tahvilleri ihraç eden şirketlerin batması sisteme güveni biraz zedelese de sektörün hızlı evrimleşmesi, güvenin tekrar canlanmasına neden olmuştu. 21.yüzyılın başına kadar rating şirketlerinin yaşadığı binlerce fiyasko onların şöhretinin artmasına mani olamadı.
John Moody’nin yarattığı rating sistemi bugün yatırımcıların kendilerini virtüöz sanmalarına neden olacak bir etki yaratmıştır. Bu sistem tıpkı renkli şeritlerle keman çalmak kadar yatırım kararlarını kolaylaştırmaktadır. İnsanlar şirketlerin gerçekten nasıl olduğu hakkında fikir sahibi olmasalar da John Moody’nin yarattığı harflerin ne anlama geldiğini bilmektedirler. Bu da onları yatırımlarında bir virtüöz yapmaktadır. Rating sisteminin güvenilirliği sarsılsa da, onsuz bir finans dünyasının şeritleri çıkarılmış kemandan farklı olmayacağı açıktır ve bu da artık yatırımcıların iyi bildiği bir olgudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder