Klasik iktisat bir malın fiyatının arz ve talep tarafından belirlendiğini söyler. bir mala talep ne kadar yüksekse fiyat da o kadar yükselir der. Mekanizmayı ayarlayanın da “gizli el” olduğunu söyleyerek bilimsel iktisada metafizik bir destek verilir. Satın alma kararlarımızın temel dayanağı olan fiyatlar gerçekten arz ve talebin kesiştiği bir denge noktası mıdır?
Finansal analistler hisse senetlerinin geçmiş verilerini inceleyerek alım ve satım kararları verirler. 5 lira ya da 15 lira değil de ne den 10 lira ideal bir satış ya da alış fiyatıdır? Acaba burada bir yanılsama olabilir mi?
Bu soruların yanıtını birazdan öğreneceksiniz. Ama önce 1958 yılına gidelim. ABD’li ekonomist Thomas Schelling’in yaptığı ve 2005 yılında kendisine Nobel Ekonomi Ödülü getiren deneyine bir göz atalım. Schelling, deneye katılan öğrencilerine önce şu soruyu sorar:
“New York’ta bir arkadaşınızla buluşacaksınız ama nerede buluşacağınızı bilmiyorsunuz. Arkadaşınızla randevu saatinden önce görüşme imkanınız da bulunmuyor. Buluşmak için nereye giderdiniz?”
New York gibi büyük bir şehirde buluşulabilecek bir çok yer olmasına rağmen deneye katılanların büyük çoğunluğu aynı cevabı vermişlerdir: “Grand Central tren garındaki Enformasyon Bürosu.”
Bu çarpıcı yanıtın üzerine Schelling öğrencilere bir soru daha sorar: “Peki, tren garına kaçta gidersiniz?”
Gelen yanıt daha da şaşırtıcıdır. Deneye katılanların tamamı, “Tam öğlen vakti” yanıtını vermişlerdir.
Deneyden çıkan sonuç herhangi iki kişinin bir şehirde öğlen vakti buluşmalarının son derece olası olduğudur. Schelling’e göre çoğu zaman insanların beklentilerinin birbirlerine yaklaştığı odak noktaları vardır. İnsanlar kendi yararlarına olacak sonuçlara herhangi bir yönlendirme olmadan da ulaşabilirler. Çünkü başkasının da aynı şeyi yapmaya çalıştığını biliyorsak biz de aynı şeyi yapmak isteriz.
Schelling noktaları (Schelling points) denilen bu olgu fiyatların nasıl oluştuğunu en az gizli el kadar açıklamaktadır. Bir hisse senedinin teknik analiz ile bulunan en iyi alım fiyatını insanların birçoğu dikkate almayabileceklerdir. Çünkü bir malı, daha yüksek veya daha düşük bir fiyattan satın almaya çalışmanın diğer insanların da amacı olduğunu bilmemiz düşündüğümüz fiyattan alım kararı vermemizi sağlar. Örneğin uzun süredir almak istediğimiz bir elektronik cihazı alma aşamasındayız. O an için o cihazın önerilen fiyatı bizim için birinci derecede önemli olmayacaktır. Alma isteği bizi daha yüksek veya daha düşük bir fiyattan almaya yönlendirebilecektir. İşte bu arz talebin değil Schelling noktasının sonucudur. Çünkü o anda o cihazı almak isteyen bir çok kişinin o cihazı bizim gibi daha yüksek veya daha düşük bir fiyattan alacağını biliyor olacağız. Bu da bizi aynı düşünceyi uygulamaya almaya yönlendirecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder