Finansal piyasaların ne kadar karmaşık bir yapıya sahip olduğunu anlatabilecek bir ölçüye sahip değiliz. Piyasaların işleyişini araştıran, tarafımca konulan jenerik adıyla “piyasa-loji” bilimimiz de yok. Bu nedenle finansal piyasaların gizli doğasını anlayabilmek gerçekten zor.
Fakat yine de doğanın kanunlarının piyasaların çözümlenememiş kanunlarından farklı olduğunu düşünmek hata olacaktır. Az sonra anlatacağım iki hikaye ile finansal piyasaların gizli kalmış bir yönünü ortaya koymaya gayret edeceğim. Finansal analistler ve tahmincilerin geleceği görmek üzerine kurulu olan tahmin sistemlerinin ne kadar yanlış olduğunu tüm açıklığıyla gözler önüne sermeye çalışacağım. “Öngörülemezliğin doğası” adını verdiğim finansal piyasaların bu özelliğini gelin hep beraber tanıyalım.
İlk hikayemiz ile başlayalım.
1999 yılında tarihin en etkileyici gösterilerinden biri sahneye konur. Dünya satranç şampiyonu ve gelmiş geçmiş en büyük satranç oyuncusu Kasparov, 75 ülkeden 50.000’den fazla satranççıya karşı bir oyuna başlar. İnternet üzerinden oynanan oyunda Kasparov’un her hamlesine karşı oyuncular kendi hamlelerini öneriyor ve en çok oyu alan hamle oynanıyordu. Çoğu zaman günde bir hamleden fazla yapılamıyordu. Çekişme had safhadaydı. Oyun tam 62 hamle sürdü. Sonuç birçokları için şaşırtıcı olsa da beklenen sonuçtu. Kasparov, 50.000’den fazla profesyonel satranç oyuncusunun ortak aklını yenmişti.
Bu tek bir aklın zaferiydi. Onbinlerce akıl bir araya gelse de dünyanın en iyi satranç oyuncusunu yenemezdi. Çünkü onbinler ne yaparlarsa yapsınlar tek akıl onların düşündüğünden daha mükemmelini düşünebilirdi. Bütün dünya bu düşünceye inanmıştı. Peki, bu doğru muydu? Gerçekten ellibin kişinin düşündüğünden daha fazlasını düşünen bir akıl olabilir miydi?
Bu soruya cevap vermeden önce ikinci hikayemizi anlatalım.
1988 yılında bilgisayar devi IBM, üniversiteden yeni mezun bir bilgisayar mühendisi olan Feng-Hsiung Hsu’yu işe alır ve ondan insanı yenebilecek bir satranç oyunu tasarlamasını ister. Hsu, Deep Thought (Derin Düşünce) adlı bir satranç oyunu geliştirir fakat oyun istenilen başarıyı yakalayamaz ve Kasparov’a yenilir. Bu sonuç hiç kimse için şaşırtıcı değildir. Çünkü kimse Kasparov’un bir bilgisayara yenileceğine ihtimal vermemiştir.
Aynı program üzerinde çalışmaya devam eden IBM yetkilileri Deep Blue (Derin Mavi) adlı yeni bir program yaratırlar ve 1997 yılında yeniden Kasparov’un karşısına çıkarırlar. Deep Blue ile Kasparov üst üste 6 maç yaparlar. Fakat sonuç bu kez inanılmazdır. Deep Blue Kasparov’u 3,5-2,5 yenmiştir.
Tüm dünyanın inanamadığı bu sonuca Kasparov da inanamamıştır. Kasparov, Deep Blue’ya insanların yardım ettiğini iddia eder. Çünkü yaptığı hamleye, bilgisayarın, piyonunu alarak karşılık vermesi gerekirdi. Oysa bilgisayar beklenen hamleyi yapmamıştı. Kasparov’un bu iddiasını satranç otoriteleri de onaylar. Fakat sonuç değişmez. Sıradan bir üniversite öğrencisinin yarattığı bilgisayar programı aynı anda 50.000 kişinin yenemediği Kasparov’u yenmiştir. Peki ama nasıl?
Yanıta geçmeden önce finansal piyasalar ile ilgili bir tespiti ortaya koyalım. Finansal piyasaların karmaşık doğası hiçbir şekilde öngörülebilir değildir. Bir dakika sonra bile neler olacağını kimse bilemez. Bu doğasının öngörülemez olduğunun bir göstergesidir. Kasparov’un Deep Blue’ya kaybetmesinin altındaki olgu da budur.
Şimdi Kasparov’un neden kaybettiğini söyleyelim.
• Deep Blue sadece bir makinaydı ve duyguları yoktu. Kasparov ise duyguları olan bir insandı.
• Deep Blue bir saniye içinde 200 milyon hamleyi hesaplayabiliyor ve kararını verebiliyordu. Kasparov ise sadece 3 hamle hesaplayabiliyordu.
• Deep Blue satrancın ne olduğunu, kiminle, nerede ve niçin oynadığını bilmiyordu. Tek bildiği pozisyonları hesaplamaktı. Oysa Kasparov satrancın ne olduğunu ve kiminle oynadığının farkındaydı. Fakat hesaplayamadığı şey saniyede milyonlarca işlemi değerlendiren Deep Blue’nun ne karar vereceğiydi.
• Kasparov hatalarından ders alabilen bir yapıdaydı. Yanlış hamlesini bir sonraki hamlede düzeltebiliyordu. Fakat Deep Blue’nun böyle bir yeteneği yoktu. Oynadıkça tecrübe kazanmıyordu.
• Deep Blue Kasparov’un delici bakışlarından hiç etkilenmiyordu. Oysa Kasparov onun soğukkanlılığından oldukça etkileniyordu.
Yukarıda anlatılanlar Kasparov’u yenilgiye götüren sebeplerdi. Bugün bu sebepler finansal sistem karşısında geleceği öngörmeye çalışan analistler için de aynen geçerlidir. Finansal piyasaların geleceği asla tahmin edilemez. Tahmin eden kişi Kasparov kadar dahi, duygulu ve başarılı olsa da finansal sistem Deep Blue gibi inanılmaz derecede hızlı, her yeni hamleye anında yanıt veren, duyguları olmayan, kiminle, nerede ve niçin oynadığını bilmeyen Deep Blue gibidir. Sonunda da daima o kazanır.
İşte finansal sistemin ve piyasaların “öngörülemezliğinin doğası” budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder