Finansal krizin en büyük hayal kırıklıklarından biri risk yö¬netiminde yaşanmıştır. Her türlü riski son derece karmaşık istatistiksel modellemelerle hesapladığını ve kontrol altında tutmak için gerekli önlemleri aldığını düşünen risk yönetim sistemi krizde başarılı olamamıştır. Yaratıldıklarında hepsi birer risk yönetim mucizesi sa¬yılan yapılandırılmış finansal araçlar ve risk hesaplama modelleri nasıl olmuştu da finansal bir kıyamet yaşatmıştı?
Risk, ilk insanın yaratılışından beri var olan bir kavram olmasına rağmen geleceğin kader olmaktan çıkarılması şeklindeki bilimsel haline bürünmesi 16.yüzyıldan sonra olmuştur. Chevalier de Mere adlı bir Fransız kumarbaz, dört atışta en az bir kez 6 gelmesi üzerine tasarlanmış bir zar oyunu müptelasıdır. Ama bir gün oyunun kuralını biraz değiştirirse daha fazla zengin olacağını düşünür. Düşündüğü oyun, 24 atışta bir kez düşeş (6-6) gelmesidir. Bu oyunu oynamaya başladıktan sonra daha fazla kaybettiğini görür. Bunun nedenini öğrenmek için büyük matematikçi Pascal’a başvurur. O ana kadar hiç kimse şans oyunlarının bilimle bir ilgisi olduğunu düşünmemiştir. Pascal konuyu araştırdığında şu gerçeği fark eder. Kumarbazın yeni oyundaki kazanma ihtimali matematiksel olarak eskisine göre daha düşüktür.
17.yüzyıldan bugüne risk yönetimi büyük bir evrim geçirirken, finansal sistemin karmaşıklaşarak belirsizliğinin artması ile birlikte üzerinde daha fazla düşünülen bir alan olmuştur. Gelecekle ilgili belirsizlikler risk modelleri kullanılarak yönetilmeye ve önlemler alınmaya başlanmıştır. Bu modellere aşırı güven ise büyük hayal kırıklıkları ve zararlar getirmiştir.
Finansal risk yönetiminin “öngörülemezi öngörme” çabası ironik bir başarısızlık hikayesidir aslında. Risk yönetiminin karmaşık matematiksel düşünme şekli sonrası ortaya şöyle bir kehanet çıkar. Diyelim ki küçük bir bankasınız ve verdiğiniz kredilerin toplamı 1.000 lira. Bu kredilerin önümüzdeki ay içinde ne kadarının batacağını bilmiyorsunuz. Bunun bilinmesi imkansız olmasa da oldukça zordur. Peki, bunu öğrenmenin bir yolu yok mu? Risk yönetimi bunu size söyleyebilir. Bir dizi tuhaf formüllü işlemden sonra şöyle der: “Önümüzdeki ay %90 olasılıkla 100 lira kaybedebilirsiniz.” Veya şöyle der: “Önümüzdeki ay %99 olasılıkla 50 lira kaybedebilirsiniz.”
İşte risk yönetiminin temelde yaptığı budur. Peki bu neyi ifade eder? Yani %90 olasılıkla 100 lira kaybedecek olmanızı nasıl yorumlamalısınız?
Nasıl yorumlanırsa yorumlansın değişmeyen tek bir gerçek vardır. O da risk ancak kapınıza geldiğinde gerçekleşmiş olur. Fakat o zaman da geç kalınmış olabilir. Çünkü öngörülemez olanı öngördüğünü düşünerek yönetebileceğini sanmak, tahmin edilemez olayların tahmin edilemezliğinin değiştirilemeyecek olması nedeniyle mümkün değildir.
Bu durumu küçük bir hikaye ile açıklayabiliriz. Her gün düzenli olarak beslenen bir hindi muhtemelen bir süre sonra şöyle düşünmeye başlayacaktır: ‘Galiba insanlığın genel davranış şekli hindileri beslemek.’ Hindi böyle düşünmeye yılbaşına kadar devam edecektir. O gün başına gelecek olan öngöremediği olay muhtemelen düşüncelerinde değişikliği de beraberinde getirecektir. Eğer geç olmazsa tabi.
2007 yılında başlayan finansal krizde de aynı hikayeyi görmüştük. Sıfır riskli olduğu düşünülen finansal enstrümanlar, geleceği öngören mükemmel risk modelleri, insanları geleceğin öngörülebilir olduğuna aşırı şekilde inandırmıştı. Ancak kriz bunun mümkün olmadığını bir kere daha anlatmıştı. Tıpkı kloroflorokarbon’un zararsız olduğuna inanılması gibi.
1930’lu yıllara kadar buzdolaplarında soğutma amacıyla kullanılan gazlar zararlıydı. Bu gazların sızması ölümle sonuçlanan ev kazalarına sebep oluyordu. İnsanlar buzdolabı denilen bu zararlı ev eşyasını terk etmeye başlamıştı ki 1928’te “mucize bileşik” denilen freon (kloroflorokarbon) gazı bulundu. Bu gaz her şeyden önce zehirli değildi. Başka kimyasal maddelerle tepkimeye girmiyor, tutuşmuyor ve kolayca sıvı hale dönüşebiliyordu.
Geçen ay ölen ve 1995 Nobel Kimya Ödülünü alan Sherwood Rowland, 1974’te, 20 yıl boyunca kimsenin inanmayacağı ve yok etmeye çalışacağı bilimsel bir keşif yaptı. Kloroflorokarbon sanıldığı gibi masum değildi ve atmosferdeki ozon tabakasını inceltiyordu. İşte bu dünyanın yıkıldığı andı.
Finansal krizin kloroflorokarbon’u da risk yönetimiydi. Herkes onun masum olduğunu ve riski başarıyla yönettiğini düşünüyordu. Ama 2007 yılında başlayan kriz risk yönetiminin de masum olmadığını tüm dünyaya göstermişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder