Google’a “Vergi vermeyi neden sevmeyiz” diye yazar ve aratırsanız Google size konuyla ilişkili hiçbir şey getiremeyecektir. Olmayan bir şeyi aradığınızda da Google’ın cevap vermediği olmuştur mutlaka. Acaba aradığımız şey çok mu saçma?
Elbette ki bu düşüncenin doğru olmadığını ve herkesin vergi vermeyi sevdiğini düşünebilirsiniz. Google’ın bir şey bulamamasının nedenini buna bağlayabilirsiniz. Fakat bu da birçoklarına -kendinden bildiği kadarıyla- gülünç gelecektir. Çünkü insanların vergi vermeyi çoğu zaman sevmemesi artık bir fenomen haline gelmiştir. Dünyadaki tüm vergi politikaları vergi vermeyi sevdirtmek üzerine kurulu olsa da neden vergi vermeyi sevmediğimiz pek düşünülen bir konu değildir. Öyleyse gelin neden vergi vermeyi sevmediğimizin şifrelerini çözmeye çalışalım. İnsan doğasındaki yerini anlamayı deneyelim.
En kültürlüsünden en kültürsüzüne kadar vergi ödemekten birçok kişinin kaçınmak istediği sürekli tescillenen bir gerçektir. Vatandaşların toplanan vergilerden gelecek yatırımlara (sağlık, eğitim, güvenlik vs.) son derece ihtiyacı olduğu herkes tarafından bilindiği halde insanlar neden vergi vermeyi sevmezler?
Öncelikle biraz istatistikten ve biraz da şans oyunlarından anlayanlar şu gerçeği bilirler. Dünyanın hemen her ülkesinde vergi görevlilerinin inceledikleri beyanname sayısı %1’in altındadır. %1’in altındaki kazanma şansı, çoğu şans oyununda kaybetme ile eş anlamlı sayılır. Çünkü %1 çok düşük bir orandır. Bu nedenle bu istatistiksel gerçekleri yorumlayanlar kendilerini haklı çıkaracak bir rasyonel sebep bulmuş olduklarını düşünürler ve vergi vermek istemezler. Kültür seviyesinin yüksek olduğu ülkelerde vergi verme oranı yüksek görünse de gönüllülük çoğu zaman rafa kalkmış bir duygu olarak varlığını sürdürür.
İnsanlar, eğer geri kalanların da vergisini düzenli ödediğini düşünürse ve ödemeyenlerin yakalanıp cezalandırılacağına inanırsa vergi ödemeye daha istekli olurlar. Bu insan doğasının bilinen bir kanununa karşılık gelir aslında: Herkes doğru davranışı gerçekleştirmek ister; ama kimse enayi yerine konmak istemez.
Bu gerçeği ekonomist E.Fehr ve S.Gachter’in yaptıkları bir deney ile daha iyi kavrayabiliriz. Dört kişiden oluşan bir grubun üyelerine ayrı ayrı 20 jeton verilir. Tıpkı bir iskambil oyunu gibi 4 el sürecek bir oyun oynayacaklardır. Her turda her oyuncu sırasıyla bir jetonunu ortaya koyacak veya pas geçerek koymayacaktır. Eğer 1 jetonunu ortaya koyarsa kendisine 0,4 jeton geri iade edilecektir. Bununla birlikte bu hareketinden dolayı diğer üç kişiye de 0,4 jeton verilecektir. Yani yaptığı bu erdemli davranış ile 0,6 jetonunu kaybetmiş olacak fakat diğer üç kişi toplamda 1,2 jeton kazanmış olacaktır. Bu durum dört kişi açısından değerlendirildiğinde 1 jeton ile 1,6 jeton kazanılmış anlamına gelecektir ki bu son derece rasyonel bir sonuçtur. Oyunun senaryosu görüldüğü gibi son derece basittir. Hiç kimse jetonunu ortaya atmazsa 4 oyun sonunda herkes cebinde 20 jetonla oyunu bitirmiş olacaktır. Eğer herkes tüm jetonları sırasıyla ortaya atarsa herkes 32 jetonla ayrılmış olacaktır. Yani her biri 12 jeton kazanmış olacaktır. Fakat bu en kazançlı sonuç değildir. Eğer kişi kendi jetonlarını ortaya koymaz ve elinde tutarsa o zaman kazancı 44 de olabilmektedir.
Bu senaryo ile yapılan deneyler hep aynı sonucu vermiştir. Başlangıçta tüm oyuncular jetonlarını ortaya koymuşlardır. Fakat ilerleyen turlarda bazıları uyanıklık yapıp jetonlarını ortaya koymamaya başladığında diğer oyuncular da bu davranışı sergilemeye başlamışlardır. Sonuçta oyuncuların %80’i kendi jetonunu ortaya koymazken diğerlerinin ortaya koydukları ile jeton sayısını arttırmaya çalışmışlardır.
Bu deney vergi sistemindeki ekonomik işleyişi ve sosyal psikolojiyi oldukça güzel tasvir etmektedir. Aslında herkesin elindeki jetonu yere atması toplamda en yüksek jeton sayısı olan 128 sayısına ulaşılması anlamına gelecektir. Yani herkesin vergi verdiği bir ortamda devletin vereceği hizmetler de o kadar fazla olacaktır. Fakat insanlar ilk başlarda kendi jetonlarını topluluk için feda ederken diğerlerinin feda etmediğini gördüklerinde ve kendi jetonunu atmayanlara herhangi bir cezanın verilmediğini fark ettiklerinde kendileri de bu bencil davranışa ayak uydurma yolunu seçmişlerdir.
Deneyin sonuçlarına geldiğimizde ise Fehr ve Gachter oyuna katılanların 3 farklı davranış sergilediklerini tespit etmiştir. Katılımcıların %25’i bencildir ve asla kendi jetonlarını feda etmek istememişlerdir. Bu grup gerçek hayatta vergi ödemekten kaçınanları temsil etmektedir. Bundan daha düşük bir orandaki katılımcı ise oyunun başından sonuna kadar kendi jetonlarını düzenli şekilde ortaya sürmüştür. Bu grup vergilerini sürekli düzenli ödeyen vatandaşları göstermektedir. Geriye kalan en büyük grup ise şartlı işbirliği yapanlardır. İlk başta jetonlarını ortaya sürmekten çekinmezler. Ama sonra diğerlerinin bunu yapmadığını gördüklerinde jetonlarını ortaya sürme ihtimalleri düşer. Bu grubun hayattaki karşılığı ise sanırız birçok kişinin düşünce şeklini desteklemektedir. Diğerleri vermiyorsa ben neden vereyim!
İşte vergi vermeyi birçok insan bu nedenle sevmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder