5 Ekim 2011 tarihinde kaybettiğimiz Apple’ın kurucusu Steve Jobs ardında dünyanın en pahalı şirketini bıraktı. Acaba Apple bu başarıyı daha ne kadar sürdürebilecek?
Steve Jobs’un vizyonel yenilikçi yaklaşımları bilgisayar dünyasında çığır açmıştı. Başarısının arkasındaki temel etkenin, ürünlerinin imalinde gerekli tüm yazılım ve donanımı kendi bünyesinde imal edebilmesinde saklı olduğu söylenir. Bu sayede tüm kurumsal mimariyi elinde tutabilen Steve Jobs dünyanın en değerli şirketini yaratabilmiştir. Şu sözü bu durumu oldukça iyi özetlemektedir: “Bir sorun olduğunda her şey kontrolüm altında oluyor; çünkü o konuda kime fırça çekebileceğimi biliyorum.” Steve Jobs’un kişisel dehası şirketin her alanında hakimdi. Peki bu durum ölümcül bir paradoks yaratacak mı?
Uygarlık tarihinin en benzersiz kemanını yapan Antonio Stradivari 17.yüzyılın başında keman üretmeye başlamıştı. Tıpkı Apple gibi o da bir keman için gerekli olan tüm parçaları kendi atölyesinde üretiyordu. Tüm çalışanlar bu atölyede uyuyor ve günün her saati çalışılıyordu. Kemanların üretimindeki tüm ayrıntılarla Antonio ilgileniyor ve yarattığı biçimsel kuralları her aşamada yakından takip ediyordu. Kuralları sürekli bir değişim içinde olduğundan çalışanlar ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışılıyorlar ama bazen yine de Antonio’nun eleştirilerine maruz kalabiliyorlardı. Antonio’nun kuralları mükemmeli arayan kuralsızlığından geliyordu. Tıpkı Steve Jobs’un “Ben bu ürünü böyle çıkarırsam, kullanmam!” deyişindeki mükemmelliği arama düşüncesi aslında 17.yüzyılda Antonio’nun yarattığı bir düşünce tarzıydı.
Antonio’yu bu düşünceye yönlendiren dönemin arz ve talep koşulları arasında sürekli büyüyen dengesizlikti. Tıpkı Apple’ın içinde olduğu 2000’li yıllardaki rekabet yoğun piyasa gibi, birçok firma ve yenilikçi ürün piyasaya çıkmaktaydı. Keman üretimi iyice artmış ama talep aynı düzeyde artmamaktaydı. Antonio’nun çözmesi gereken sorun buydu ve bu nedenle piyasanın beklentisinin ne olabileceğini düşünerek daima kendisi için en iyiyi yaratma azmindeydi. Bu da ona emsalsiz Stradivarius kemanlarını yaratma imkanı vermişti.
Antonio’nun, Steve Jobs tarafından da sonrada kullanılan bir diğer özelliği ise müşteri kitlesine yaklaşımıydı. Apple, ürünlerinin fiyatlarını düşük tutmaya çalışarak herkesin kullanmasına olanak sağlayacak stratejilere odaklıydı. Tıpkı Steve Jobs gibi Antonio’nun müşterileri de, diğer üreticilerin hedef aldığı gibi zengin aileler değil, yaşadığı Cremona kasabasının mütevazi çalgıcılarıydı. Antonio’nun tüm çabası bu sıradan müzik topluluğuna artan rekabet koşullarında keman satabilmekti. Tüm azmini ve dehasını sadece bunu başarabilmek için adamıştı.
Antonio öldüğünde işin başına çocukları geçmişti. Fakat Antonio’nun başarısı maalesef çocuklarına geçmemişti. Stradivarius kemanlarının üretimi azalan talep nedeniyle birkaç yıl içinde yok olup gitmişti.
Bugün dünyada 700 adet olduğu tahmin edilen Stradivarius kemanlarının emsalsizliği nereden gelmektedir? Yapılan araştırmalar, kemanların üretiminde kullanılan malzemenin bazı farklılıklar içerdiğini ortaya koysalar da bu farklılığın ne olduğu konusunda somut bir kanıt ileri sürebilmiş değillerdir. Fakat profesyonel bir müzisyen bu farkı anında ayırt edebilmektedir. İşte Stradivarius’un başarısı burada saklıdır. Tıpkı Steve Jobs’un “Ben bu ürünü böyle çıkarırsam, kullanmam” sözündeki başarıyı arama arzusu gibi.
Peki, Antonio’nun başarısını oğullarının sürdürememesinin sebebi neydi? Bu aslında basitçe tek bir şeye karşılık geliyordu. Antonio’nun bugün bile bilimsel olarak tespit edilemeyen gizemi de aynı sonuca ulaşmaktadır. Antonio, çocuklarına nasıl keman yapılacağını öğretse de kendi dehasını aktaramamıştı. Bu Steve Jobs için de geçerliydi. Steve Jobs, nasıl iyi bir bilgisayar ve telefon yapılacağını öğretse de nasıl dahi olunacağını öğretmemişti. İşte ölümcül paradoks da burada saklıdır. Steve Jobs’un yarattığı Apple’ın sonunun birkaç yıl içinde Stradivarius kemanlarının sonu gibi olmayacağını kim garanti edebilir?
18.yüzyılda, Antonio Stradivari’nin atölyesinin bulunduğu Cremona kasabasında dünyanın en ünlü keman yapımcılarının atölyeleri bulunurdu. Bu atölyelerin ürettiği kemanlar o kadar ünlüydü ki, atölyelerin ve bu sokağın ünü tüm dünyaya yayılmıştı. Cremona’daki atölyelerin kapısında “İtalya’nın en iyi keman üreticisi”, “Avrupa’nın en iyi keman üreticisi” veya “Dünyanın en iyi keman üreticisi” gibi yazılar yer alırdı. Antonio’nun atölyesinin kapısında ise “Bu mahallenin en iyi keman üreticisi” yazarmış…
Antonio’nun beyni de tıpkı Steve Jobs’unki gibi sadece kendisinin görebileceği ayrıntılarla doluydu. Onun ortaya koyduğu standardın çocukları tarafından tekrar yaratılması mümkün değildi. Şu an mahallenizin en iyi telefonunu yapan Steve Jobs için de maalesef aynı şey geçerli. Doğanın kanunlarının Apple için nasıl işleyeceğini ise önümüzdeki yıllarda hep beraber göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder