Bilgisayarlarımızda kullanılan işletim sistemlerinin tüm dünyada %90’a yakını Microsoft’un Windows’una ait. Windows’un bu alandaki etkinliğini kırmak çok zor. Çünkü Microsoft’un başında dünyanın en zengin adamı ve şirketin baş yazılım mimarı Bill Gates bulunuyor. Peki, Windows’un tahtı sarsılmaz mı?
Bu soruya şu an için cevap vermek oldukça güç olsa da Windows’un en önemli tehdidinin Linux olması muhtemel gibi gözüküyor. Linux, nasıl oluyor da pazarın tamamına hakim windows’a kafa tutabiliyor?
Bu sorunun cevabı ortak aklın gücünde saklı. 1991 yılında Finlandiyalı bir öğrenci ve aynı zamanda hacker(şifre kırıcı) olan Linus Torwalds, Unix işletim sisteminin bir türü olan bir yazılım yaratır. Yazılıma Linux adını verir. Daha sonra yazdığı kaynak kodları bir epostaya koyarak tüm arkadaşlarına dağıtır.
Açık kod denilen yazılımlar herkes tarafından geliştirilebilip dağıtılabilecek yazılımlardır. Ücretsiz olarak herkesin kullanabileceği ve aynı zamanda windows’un yaptığı her şeyi yapabilecek özelliktedirler.
Torwalds yazdığı epostaya kısaca şöyle bir not da ekler: “Hatalı veya geliştirilmesi gereken yerleri lütfen bana bildirin.” Bu mesaj insanları etkiler. Yazılımı indiren ilk on kişiden beşi hataları düzelterek ve yeni özellikler ekleyerek geri bildirimde bulunur. Zaman içinde geri bildirimlerin sayısı yüzbinleri bulur. Giderek daha güvenilir ve başarılı bir yazılım haline dönüşmeye başlayan Linux bir anda windows’un gelecekteki tek rakibi olarak anılmaya başlar. Linux’a bu meydan okumayı veren sihir nerede saklıdır?
Bu sihir ortak akıldır.
Windows, üzerinde sadece Microsoft mühendislerinin çalıştığı bir yazılımdır. Bundan öteye windows’un Bill Gates gibi bir sahibi vardır. Oysa Linux’un bir sahibi bile yoktur. Çünkü Linux piyasalar gibi işleyen bir yapıya sahiptir. Linux’ta bir sorun oluştuğunda ortak akıl harekete geçiyor ve birileri çıkıp bu eksikliği gideriyordu. Bu çoğu zaman oldukça kısa sürede gerçekleşiyordu. Hata oluşur oluşmaz düzeltiliyordu. Oysa benzer hatalar windows’ta oluştuğunda Microsoft çalışanları amirlerinden talimat bekliyor oluyorlardı. Herkes sorumluluğu ölçüsünde hatayı düzeltmeye çalışıyordu. Fakat Linux’ta sorumluluk denilen bir şey yoktu. Dileyen kendini Linux’un sahibi ilan edip hatayı giderebilir, dileyen herhangi bir sorumluluk duymazdı. Microsoft çalışanları problemi çözmek için sonuna kadar uğraşmak zorundaydılar. Çünkü aldıkları talimat genelde bu yönde oluyordu. Halbuki Linux’ta herkes gelişigüzel çalışıyor ve sıkılıp bunaldığı yerde bırakıyordu. Herkes hatayı dilediği gibi çözebiliyordu. Windows için böyle bir şey yoktu. Hatalar belirli bir sistematik dahilinde çözülüyordu. Hatta bundan daha önemlisi, Linux, hataları düzeltti diye hiç kimseye para ödemiyordu. Microsoft ise bunu yapmazsa bir saniye bile dayanamazdı.
İşte tüm bu zıtlıklar arasında bugün ortaya çıkan bir gerçek var. Profesyonel kullanıcılar Linux’un Windows gibi sorun çıkaran bir program olmadığını ısrarla söylüyorlar ve gelecekte windows’un yerini alacağına büyük bir inanç duyuyorlar.
Linux’un gelecekte windows’un yerini alıp alamayacağını göreceğiz. Ama bir gerçeği gözden kaçırmamalıyız. Finansal piyasaların çalışma mekanizması da her zaman Linux’a benzer. Ortak akıl tüm sisteme tuhaf şekilde yön verir. Bir patron, organizasyon şeması, yöneticiler, emirler ve maaşlar olmamasına rağmen finansal sistem tüm yaralarını kısa bir sürede sararak yoluna devam eder. İşte bu tamamen ortak aklın başarısıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder