Uygarlık tarihinin en eski bilim dallarından biri: Ekonomi. Eski Yunancada bir evi yöneten kimse anlamına geldiği söylenir. Şüphesiz artık “dünyayı yöneten” anlamında da kullanılması mümkündür. Anlaşılması zor bir bilim olarak bilinir. Kuantum fiziğinin ilk temellerini ortaya koyan Max Planck’ın ekonomist olmayı istemesine rağmen zorluğundan korktuğu için vazgeçtiğini söylemiştir. Evet, ekonomi bilimi gerçekten zordur. Bu zorluğun altındaki en önemli faktör analitik düşünen ve karmaşık hesaplarla sonuca ulaşan bir bilim olmasıdır. Fakat maalesef hayat o kadar analitik ve karmaşık değildir. Hatta hayat sezgisel ve basittir. İşte bu nedenle klasik ekonomik teori artık başarısız olmuştur.
Geleneksel ekonomi bilimi, son yüzyılı, hesaplanamayan hiçbir şey ekonomik olarak doğru olamaz düşüncesiyle geçirdi. Bu süreçte rasyonel insan denilen bir kahraman yarattı. Klasik ekonomi teorisi rasyonel insanın duygulardan bağımsız hareket ettiğini söylerken, duyguları ekonomik sistemin dışına itmiştir. Fakat bugün finansal sistemin dışında bırakılması gereken sanıyoruz klasik ekonominin başrol oyuncusu rasyonel insandır. Klasik ekonominin mekanik yasaları, insanın yaşam koşullarını ve düşünce evreninin şeklini yorumlamada yeterli olamamaktadır. Duyguları hiçbir hesaplamasına katmayan klasik ekonomi modeli bugün tamir edilemez bir noktaya gelmiştir. Çünkü artık insanlar kararlarını bilimsel teorilerle değil, sezgi ve duygularıyla vermektedirler. Artık devir irrasyonel insanın devridir.
Peki, klasik ekonomi modeli neden başarısız olmuştur. İşte buna birkaç neden:
1. Geçmiş olayları analiz etmek geleceğe rehberlik etmez. Ekonomik teori daima geçmiş olayları analiz ederek geleceği öngöreceğini düşünmüştür. Ama 10 dakika sonraki dolar kurunun ne yöne gideceğini bile hesaplayamamaktadır.
2. Geçmişten edinilen bir bilgi ile geleceği tahmin edebileceğine inandı. Tuzun fiyatı ne kadar çok yükselirse talebin o kadar azalacağını hesapladı. Arz talep yasasını herkese öğreterek bu bilginin her durumda kullanılabileceğini ezberletti. Ama altın fiyatları bu kadar yüksekken insanların neden hala altına koştuğunu yorumlayamadı. Ya da hisse senetlerinin en düşük fiyattayken kimse tarafından alınmadığı, en yüksek fiyattayken herkes tarafından kapışıldığı durumu arz talebin hiçbir yerine sığdıramadı.
3. Her zaman kendisini bilim olarak kabul etse de ortaya koydukları ile ne insanlığın faydalanacağı doğal bir bilim, ne de insanlığa hizmet edecek sosyal bir bilim olabildi. Sadece kendi kendisine kulis yaptı. Bir akademisyenin keşfini ancak sadece bir başka akademisyen anlayabildi. İnsanlar ise sadece ceplerine baktı.
4. Tıpkı katı bir yönetim şekli gibi siyasal, ticari ve sosyal olayları sadece kendi bakış açısından yorumlayıp diğer bakış açılarını kabul etmemiştir. Ev fiyatları yükselirse insanlar almaz düşüncesinde 2007 krizine kadar inat etmiştir. Ama insanlar ev fiyatlarının daima yükseleceğine inandıkları için almaya devam etmişlerdir. Fakat klasik ekonomi bunu görmezden gelmiş, insanların duygularıyla hareket edeceğini kabul etmemiştir.
5. İnsanlar ve olayları hep en iyi ve en kötü olarak sınıflandırma yoluna gitmiştir. Kararsız, olumsuz, aşırı kendine güvenen, fırsatçı insanların olabileceğini göz ardı etmiştir. İrrasyonel insanın ekonomide etkili olamayacağına inanmıştır. Kişinin bir arabayı alırken teknik özelliklerinin yer aldığı 50 sayfalık kitabı okuyacağını düşünmüş; bir arkadaşının, “bu arabayı alma, hep bozuluyor,” sözüyle hareket edeceğini ve tüm bilimsel gerçeklere karşı geleceğini hesap edememiştir.
6. Daima kendi ayakları üzerinde bir bilim olacağına inansa da hiçbir doğa kanunu yaratamamıştır. Şu an psikoloji, sosyoloji, biyoloji ve nörolojinin arka bahçesi durumuna gelmiştir.
7. Akıllı insanların akşam yemeğinde yemek için pazarda balık alırken, taze balıkları almak için nasıl rasyonel davrandıkları üzerine teoriler geliştirmiştir. Tezgah arkasında da taze balık olabileceği, iyi müşterilere daha ucuza bu balıkların satılabileceği veya havuzunda beslediği köpekbalıklarına balıkçıdaki tüm balıkları alabilecek adamlar olduğunu hiç aklına getirmemiştir. Ya da olmayan balığı alıp satabilecek türev işlem oyuncularını hayal edememiştir.
8. Basılan para kadar para olduğu gibi bir çocuk masalına inanmıştır. Elektronik ağlar üzerinde dönen paranın gerçek paradan milyonlarca kat fazla olabileceğini kestirememiştir.
9. İnsanların duygularıyla değil akıllarıyla yaşadığını kabul etmiştir. Hayallerindeki evi uzun vadeli krediyle, arabayı kısa vadeli krediyle, televizyonu kredi kartıyla sırf zevk olsun diye alabileceğini yeni yeni öğrenmiştir.
10. Tüm ekonomistlerin erkek olması nedeniyle olsa gerek teorilerini de alışveriş yapan erkekleri izleyerek kurduğu şüphesi yaratmıştır. Aynı anda ikame mallardan ikisini de alabilecek kadınlar olacağını düşünmemiştir. (Aynı zamanda erkekler de…)
11. Analitik hesaplamalardan bir türlü kendini alamamıştır. İnsan davranışlarını bile modellemiştir. Evlilik piyasasında denge evliliğe olan talebin fiyat elastikiyetinin yanı sıra çocuk sahibi olmanın maksimum faydası ile belirlenir demeye gayret etmiştir.
12. Yaşlılar onu tasarruf etmek olarak algılasa da o kendini daima milli gelir, arz talep, makro-mikro olarak değerlendirmiştir.
13. Olayları daima kendi gözüyle değerlendirmiştir. Haçlı seferleri zenginlik seferleriydi ona göre; din seferleri değildi. Nobel ödülü verilen tek sosyal bilim olsa da sosyal bilimlerden hep uzakta durmaya gayret etmiştir.
14. Üniversitede hocaların anlattıkları konulara “varsayalım ki” ile başladıkları bir bilimdir. Gerçek hayattan bir hikayenin anlatılmadığı söylenir hala öğrenciler tarafından. Varsayılanlardan bir tanesi başka bir ekonomist değiştirdiğinde yeni bir model yaratmış olur. Yeni bir model için bir varsayımın değiştirilmesi kafidir.
15. Bir olayın neden olduğunu açıklar; o olayın tam tersi olursa pişkince onu da açıklar.
Ve daha birçok özellik. Klasik ekonomi ve başrol oyuncusu yerlerini artık irrasyonel insan ve onun öngörülemez modelsizliğine bırakıyorlar. Bir fıkra ile noktayı koyalım.
Birkaç arkadaş balonla seyahate çıkarlar, yönlerini şaşırmış vaziyette ilerlerken birisini görürler ve balonla iniş yapıp adama sorarlar: “Afedersiniz, şu an neredeyiz acaba?” Adam yanıt verir : “Balondasınız.” Bu yanıtın ardından balondakilerden birisi adamın iktisatçı olduğunu söyler. Nerden anladığı sorulduğunda şu cevabı verir: “Söylediği şey doğru, ama hiç bir işimize yaramadı…"
1 yorum:
Bloğunuzu tesadüfen keşfettim.
Yazılarınız gerçekten çok güzel ve enteresan. Sizi takipteyim.
Saygılar
Yorum Gönder