21 Kasım 2010 Pazar

İrlanda'dan sonra sıra kimde?

İrlanda’nın 164 milyar $’lik kurtarma paketi fiyonklanmak üzere. İrlanda, Avrupa Birliği ve IMF arasındaki olası anlaşma tahvil piyasalarında hengameyi önlese de aynı zamanda spotların Portekiz ve İspanya’ya dönmesi anlamı taşıyor.

Böylece PIIGS kısaltmasında Greece(Yunanistan)’den sonra Ireland(İrlanda) da kodlamasını tamamlamış oldu. Euro’yu kullanmaya başladıklarından beri bağımsız ve ayakları üzerinde durabilen bir para politikası yaratamayan beş ülkenin baş harflerinden oluşan PIIGS (Portekiz, İtalya, İrlanda, Yunanistan, İspanya), 10 Mayıs 2010 tarihinde Avrupa Birliği liderlerinin anlaştıkları 750 milyar Euro’luk stabilizasyon paketinden paylarına düşeni sırasıyla almaya devam ediyorlar.

Bundan sonra ne olur…İrlanda gibi donuk bir tahvil piyasasına ve ölçeğine sahip Portekiz, bono yatırımcılarının kurtarma beklediği ya da bundan sonraki süreçte tahviller üzerinde yaratılacak kısa pozisyon baskılarıyla, zaten birçok kırılganlığı olan ekonominin daha da baskı altına sokularak kurtarılmak zorunda bırakılacağı bir sürece sokulmaya başlanacak.

Önümüzdeki günlerde ayrıntılar netleşecektir. Şimdi dönelim konunun bir başka boyutuna. İlk kurtarılan ülke Yunanistan’ın aldığı paraları nasıl geri ödeyeceği, rakamlar netleşmese de ortaya çıkmaya başladı. Yüksek faizlerle alınan bu paralar maalesef IMF ve Avrupa Birliği’nden yeni borçlanmalarla ödenmeye çalışılacak. Yatırım kredisinin emekli maaşıyla ödenmeyeceğini umarız IMF ve ECB’deki bankacılar bir kere daha öğrenmek durumunda kalmazlar.

Şüphesiz Merkez Bankalarını bu alışıldık olmayan müdahale şekline yönelten etmenlerin başında yatırımcıların değişen algılamaları önemli yer oynuyor. Trend kavramı yani piyasaların zaman içinde belli bir yönde hareket etme eğilimi artık “balon” ve “çöküş” olarak anlamlandırılıyor. Yatırımcılar, balon ya da çöküş yaratılmadığı sürece finansal varlıkların/piyasaların hareket yönünün belli bir trend yarattığını düşünmüyorlar. Bu da iki temel gösterge, rakamlar ve kader, ile hareket eden piyasalara, rakamlar çok kötü olmasa da beklentilerdeki kötüleşme sayesinde güçlü bir domino etkisi yaratıyor ve tahribatı hızlandırıyor.

Duyguların kondüktörlüğüyle yönlenen spekülatif hareketlerin ekonomi üzerindeki gücü hafife alınmayacak kadar büyüktür. 16 Eylül 1992 tarihinde, batmayacak kadar büyük kabul edilen İngiltere ekonomisine 27 milyar Pound’a malolan ve bu faturayla Eurozone’un dışına iten Soros’un Black Wednesday’i, konunun en canalıcı örneklerinden biri olarak hala hatırlanmaktadır.

Ardı ardına çöken Avrupa Birliği içindeki ekonomiler, potansiyel olarak Avrupa Birliği’nin de çöküşü anlamına geliyor. Şu an için bu noktaya uzak olsak da tarih, Siyah Kuğu (Black Swan) gibi olma ihtimali çok düşük olan şeylerin olabileceğini göstererek “umulmadık olanı um” (expect the unexpected) düşüncesini herkese benimsetmiştir.

Finansal sistem içinde spekülatörlerin sahip olduğu güç nedense olumsuz olarak yorumlanmaktadır çoğu zaman. Para her zaman kendisine iyi hizmet verilen yere gitmek ister. Bu nedenle petrol fiyatları düştüğü ve altın fiyatları yükseldiği zaman spekülatörler suçlanmıyorsa böyle durumlarda da suçlanmamalıdır. Sıradan yatırımcılardan farklı olarak yüksek likidite ile piyasanın her iki tarafında da olmak onları elbette ki farklı kılacaktır. Yani eğer Soros GBP’de kısa pozisyon almasaydı GBP’yi o anda kim alıp piyasayı canlandırabilecekti?

Spekülatörlerin her zaman günah keçisi sayılmamalarını anlatmamın bir sebebi var. Alman Merkez Bankası Bundesbank, İrlanda bankalarının en büyük kreditörlerinin Alman bankaları olduğunu, İrlanda bankalarına verilen kredilerin 226 milyar USD seviyesinde olduğu ve önemli kısmının kısa vadeli olduğunu açıkladı. Avrupa Birliği ülkeleri içinde parasal yönden en güçlü durumda gözüken Almanya’nın maalesef o kadar da güçlü durumda olmadığı ortadadır. Krediyi alan suçluysa eğer, verenin de suçlu olması gerekiyor sanırız bu ortamda.

Sonuç itibariyle, kurtarılan İrlanda gibi gözükse de aslında bankalar. Alman bankaları…

Son olarak bazı rakamları yeniden ortaya koyalım.

Bütçe açığının milli gelire oranı;

İrlanda %32
Yunanistan %10-11
Portekiz %7,3

Kamunun borcunun milli gelire oranı;

İrlanda %90
Yunanistan %100
Portekiz %77

Büyüme oranları;

Portekiz %1,5
Yunanistan %-3,9
İrlanda %-0,3

Kıyaslamak açısından İngiltere için bu üç oranı da verelim;

Bütçe açığının milli gelire oranı %12
Kamunun borcunun milli gelire oranı %50
Büyüme oranı %-0,2

Siz spekülalatör olsanız acaba hangi ekonomi üzerinde pozisyon alırdınız?

Hiç yorum yok: