25 Temmuz 2012 Çarşamba

Siz yine de benden duymuş olmayın!

Semt pazarlarında 1 liraya satılan bir t-shirt ile pahalı bir mağazada 100 liraya satılan arasındaki fiyat farkı hepimize farklı yorumlar yaptırtır. Ya da 2.000 liraya satılan bir cep telefonu ile 300 liraya satılan bir diğeri arasındaki. Temel yaklaşımımız her ikisi arasındaki kalite farkıdır. Yüksek kalitenin yüksek maliyetle sağlanabileceği hayatın hepimiz tarafından iyi öğrenilmiş bir gerçeğidir. Öyleyse 100 liraya satılan bir t-shirt, 1 liralık olandan daha kalitelidir... Gerçekten öyle midir? Yani 100 liraya satılan t-shirt’ün maliyeti 1 liraya satılandan daha mı yüksektir?

Göz merceğinin yoğunlaşması sonucu oluşan göz rahatsızlığını gidermek için tüm dünyada uygulanan yöntem katarakt ameliyatıdır. Gelişmiş tüm ülkelerde bir katarakt ameliyatının maliyeti 2.500 dolar seviyelerindedir. Bu rakam yüksek teknoloji, uzmanlık ve bakım gerektiren en hassas organlarımızdan biri olan göz için oldukça makul bir rakam sayılabilir. Daha düşük bir fiyatın belirtilen kriterler açısından kalitesizlik ve dolaylı olarak yüksek risk içerdiği düşünüleceğinden kalitesizlik asla kabul edilebilir bir şey olamaz. Peki bir katarakt ameliyatı aynı kalitede daha düşük bir fiyata yapılamaz mı?

Dünyanın en büyük göz hastanesi Aravind Hindistan’da kuruludur. Burada yılda 200.000 katarakt ameliyatı yapılır. Teknoloji o kadar gelişmiştir ki tüm dünyaya buradan ihraç edilir. Doktorlar işlerinin en büyük uzmanları arasında gösterilir. Hastalara gösterilen bakım ise halkın bilgi seviyesinin düşük olması nedeniyle diğer gelişmiş ülkelerden daha fazladır ve ameliyat sonrası bir gün doktor müşahedesinde tutulurlar. Peki böyle bir hastanede katarakt ameliyatı kaça yapılıyordur sizce?

Aravind’de bir katarakt ameliyatı 50 dolara yapılmaktadır. Bu fiyat gelişmiş ülkelerdeki fiyatın sadece %2’si kadardır. Ayrıca bu rakamın, hastanenin hayalperest kurucusu Dr.Venkataswamy’nin büyük bir fedakarlığı olarak algılanması da hata olacaktır. Çünkü katarakt ameliyatı için gerekli olan mercek ve diğer hizmetlerin toplam maliyeti 25 dolardır. Yani ameliyat bu kadar ucuz yapılabilmekle birlikte %50 kar yaratılabilmektedir. Böyle bir kar marjı alışılmadık derecede yüksek olmakla birlikte en yoksul insanların bile ameliyat ücretlerini öderken saygı ve takdir duyabilecekleri bir şeydir. Peki Dr.Venkataswamy’i bunu nasıl başarmıştır?

Dr.Venkataswamy’nın işe başlarken çıkış noktası basit bir unutkanlık olmuştur. Bu unutkanlık, fiyat ile performans arasında bir ilişkinin olduğu algılamasıdır. Oysa bir işe başlarken herkesin ilk düşündüğü şey budur. Kaliteli bir şey yapmak istiyorsak bunun maliyeti yüksek olacaktır. Dr.Venkataswamy ise böyle düşünmemiştir. Herkesin çok iyi anladığı ve standartlaştırılmış bir kimyasal süreç sonucu dünya çapında kaliteli hamburger yaratan McDonalds’a bakmış ve neden aynı şeyi yapamayayım diye düşünmüştür. Girdilere ve süreç adımlarına derinlemesine gösterilecek dikkat yüksek kaliteli çıktılar yaratabilir.

İşte Venkataswamy’nin yaptığı tam olarak buydu. Süreç çok iyi geliştirilmiş, doktorlar çok iyi eğitilmiş, girdiler kontrol edilmiş, sistem ve değerler güçlendirilmişti. Böylece dünyanın en gelişmiş teknolojisi en fakir insanlarına sunulmuştu. Aravind’de, tüm ameliyatların %60’ı bedava yapıldığı halde bu hastane yine de kar yaratabilmektedir.

Bugün dünyada hangi ürünü alırsanız alın, Dr.Venkataswamy’nin yarattığı başarıyı yaratamayacak hiçbir firma göremezsiniz. Aynı yetenekler birçoğunda vardır ve dilerlerse her ürünü o anki fiyatından çok daha düşük bir fiyata üretip satabilirler. Şüphesiz bu gerçek birçok firmayı rahatsız edecek bir düşünce şekli içermektedir. O nedenle siz yine de benden duymuş olmayın!

1 yorum:

Unknown dedi ki...

teşekkür ederim aydınlattığınız için