15 Aralık 2013 Pazar

Hadi canım, öyleyse yeniden fokuslanalım!

Ekonomi haberciliğimize olan eleştirel sesler giderek yükseliyor. Temel soru işaretleri, bu habercilik anlayışının sıradan insan için son derece kafa karıştırıcı olması, yorumcuların gizli gündemlerinin olup olmadığı ve uzmanların yeterliliği. Fakat asıl önemli sorun, dil.

Kullanılan dildeki üslubun sokaktaki insan için fazla yabancı sözcük içeren soyut ve üstten bakan bir dil olması artık kimseyi rahatsız etmiyor. Çünkü herkes bu dile alıştı. "Fiyatlardaki toparlanma", "Hisse senetlerindeki düzeltme" ya da "risklerin fiyatlanması" ifadeleri kimseye yabancı gelmiyor. Toparlanma, düzeltme ve fiyatlama gibi kavramlar artık finansın vis viva'sı( Latince yaşam enerjisi). Peki ama bu tuhaf dil de neyin nesi? Nerden çıktı durup dururken?

Endüstrileşme, birçok alanda olduğu gibi finans dilini de yozlaştırmış ve felç etmiş durumda. Genel anlamda dil, algılama ve güdüleme yaratan bir araçtır. Fakat finansın dili de zaman içinde endüstrileşerek metalaşmaya doğru kaymıştır. Buradaki temel dönüşüm işlevlerin fiilden isme doğru yer değiştirmesidir. Yani toparlanmak, düzeltmek ya da fiyatlamak gibi insanların düş gücünü de zenginleştiren fiiller toparlanma, düzeltme ve fiyatlama gibi isimlere dönüştürülmüştür. Artık konuşulan bol isimli bir ekonomi dilidir. Peki bu dil ne anlama geliyor?

Mesela büyük bir şirket çalışanının "işim var" demesini ele alalım. İşi olduğunu söylese de aslında burada vurgulanan iş ile aradaki mülkiyet ilişkisidir. Oysa bir çiftçi "işim var" demez; sadece iş yaptığını, çalıştığını söyler. Tıpkı şu İspanyol atasözünde anlatılmak istendiği gibi: "Van a trabajar, pero non tienen trabajo." Yani çalışırlar ama işleri yoktur. İşte finans dilindeki bu isimlendirme de bir faaliyetten çok bir malı belirtmektedir artık. Yani toparlanma, düzeltme ve fiyatlama yapılmaz; toparlanma, düzeltme ve fiyatlamaya sahip olunur.

"Hisse senetlerindeki düzeltme" gibi iyelik cümleleri artık bir ilişki değil, bir ayrıcalık anlamına gelir. Fiilden isime doğru yapılan bu değişiklik, sıradan insan üzerinde, başkaları tarafından yapılan şeylerin artık kendisinin olduğu algısı yaratır. Tıpkı doktordan elde edilen bilgiyle "sağlığım" denmesi gibi finans uzmanından alınan bilgi sonucunda da "param" denir. Bundan sonra yüklemler mal cinsinden, istekler ise kıt bir kaynak için girişilen rekabet cinsinden belirtilmeye başlanır. "Hisse senedi almak istiyorum" cümlesi "alım yapmak istiyorum"a döner. Özne ilk cümlede eylemi yapan kişi konumundayken ikinci cümlede yatırımcı kişiliğine bürünmüştür. Böylece malı tüketen bir tüketicidir artık. İşte kilit dönüşüm buradadır. Eğer bugün finansal sistem bir casino'ya dönüştüyse, pay almak için girişilen bu rekabetin sonunda nasıl bir kumar yarattığını söylemeye fazla lüzum yoktur herhalde. Çünkü insanlar birer isim olarak algıladıkları şeyler hakkında artık kumar oynamaya başlamışlar demektir.

"Fiyatlardaki toparlanma", "Hisse senetlerindeki düzeltme" ya da "risklerin fiyatlanması". Eminiz birçok kişi neden bahsettiğimizi tam olarak ve kesinlikle anlamıştır. Bu algılama şeklini değiştirmek artık pek kolay değil. Hele bunları büyük bir inançla söyleyenler bir de iyi eğitim almış parlak kişilerse...

Belki bize bir şey söylemek düşmez. Ama hayatı boyunca okula gitmemiş dünyanın en büyük düşünürlerinden Eric Hoffer'in başyapıtı "Kesin İnançlılar"da söylediği şu söz belki bir yanıt olabilir: "İnsanlar sadece anlamadıkları şeylerden kesinlikle emin olurlar!"

Hadi canım, öyleyse yeniden fokuslanalım!

Hiç yorum yok: