5 Eylül 2012 Çarşamba

Bu soruyu asla kendinize sormayın!

Hollanda Başbakanı bugün yaptığı açıklamada Yunanistan’a daha fazla yardım etmeyeceklerini belirterek Yunanistan’ın euro birliğinden ayrılmasının kaçınılmaz olabileceğini söyledi. Uzun bir süredir Yunanistan’ın birlik dışına çıkma/çıkarılma planları konuşuluyor. Fakat bu konuda somut bir adım henüz atılmış değil. Öte yandan Hollanda Başbakanının tam genel seçimler öncesi böyle bir çıkış yapması ne anlama geliyor olabilir?

Hayat insana her zaman cevabını bulabileceği ya da seçeneklerden birini cevap olarak seçebileceği sorular sormaz. Dünyada her gün milyonlarca insan hiçbirimizin cevap veremeyeceği bir soruya cevap vermek zorunda. Tıpkı Afrika’da her gün açlıktan ölen binlerce kişi gibi.

Kendimize sormaya asla cesaret edemeyeceğimiz ya da sorsak bile cevabını asla veremeyeceğimiz şu soruyu doğa binlerce Afrikalıya her gün sorar: “Bugün ölmemek için ailenizden kimi feda edeceksiniz?”

Açlık ve susuzluk Afrika’da yaşayan birçok ailenin yüzleşmek zorunda olduğu bir gerçektir. Çok az yiyecek ve çok az su, geniş aileler şeklinde yaşayan Afrikalıların tamamına yetecek kadar değildir. Tüm aileye yetmeyecek kadar az olan gıda ve suyu kim kullanacaktır öyleyse? İşte bu sorun ailelerin çözmesi gereken bir sorundur. Eğer gıda ve su herkese yetmeyecek kadar azsa, birilerinin aç ve susuz kalmasına yani ölmesine karar verilecek demektir. Peki siz bir Afrikalı aile reisi olsaydınız aileden kimin yaşayıp kimin ölmesi gerektiğine nasıl karar verirdiniz?

Bu zor soruya cevap vermek hiç şüphesiz o şartları yaşamadan mümkün değildir. Fakat doğanın bu gerçeği antropolojinin araştırma konularından biridir. Ortaya çıkan şaşırtıcı gerçek ise hayatın bu en zor sorusuna verilen cevabın ekonomik düşünce sisteminin bir ürünü olduğudur. Tesadüfi, doğal veya istisnai görünen bu tür kararlar aslında ekonomik temellere dayanmaktadır. Aileler açlığın hüküm sürdüğü şartlarda kimin ölmesine izin veriyorlar dersiniz?

Yapılan antropolojik araştırmalar, birçok kültürde zor zamanlarda gençlerin korunup yaşlıların feda edildiğini göstermektedir. Yeterli yiyecek yoksa ölüm çabuklaştırılmaktadır. Eğer aynı ailede hem yaşlı bir erkek, hem de yaşlı bir kadın varsa öncelik kadının olmaktadır. Eski zamanlarda kuzey kutbunda yaşayan yerliler, yiyeceğin az olduğu zamanlarda, yaşlıları denizde yüzen buz parçalarının üzerine bırakırlardı. Eski Japonlar ise zor zamanlarda yaşlıları soğuktan ölecekleri ya da vahşi hayvanlara av olacakları dağlara bırakırlardı. Afrikalılar ise ya ölüme terk etmekte ya da aileye açlık getiren cadı damgası vurarak öldürmektedirler. Modern dünyada barbarlık olarak algılanabilecek bu olaylar, ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgide karar verme sisteminin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.

Bu kararın yaşlılar aleyhine olmasının nedeni tamamen ekonomiktir. Yaşlılar güçsüz oldukları için çalışamamakta ve aileye gelir getiremezler. Daima aileye ekonomik bir külfet, bir gider kaynağı olurlar. Ailenin mevcut kaynaklarını azalttıklarından dolayı da ölüm için ilk tercih edilen onlar olur.

Doğanın bu gerçeği bugün Yunanistan için işler gibidir. Avrupa Birliği içinde gelir yaratma potansiyeli en düşük olan ülkedir. Aynı zamanda mevcut borcu ile de Birliğe en fazla yük olan ülke konumundadır. Bu nedenle ailenin yaşlı kadını ya da belki kıtlık getiren cadısı olarak algılanmaktadır. Öyleyse, ailenin kaynaklarını daha fazla azaltmadan verilmesi gereken karar onu yalnız başına ölüme terk etmek olacaktır.

Doğanın yasalarının altında ekonomik nedenler olması gibi ekonominin yasaları altında da doğal nedenler vardır. Keşke hayatımız her zaman Tarzan’ın hayatı kadar güvenilir olsa; bir dalı tutmadan diğerini bırakmasak.

Hiç yorum yok: