23 Eylül 2012 Pazar

Briççi olmak yetmez, pokerci olmak gerek!

Çin ve Japonya arasındaki adalar sorunu yatırımcıları endişelendirmeye devam ediyor. Çin, elindeki 230 milyar dolarlık tahvil üzerinden Japonya’ya yaptırım uygulayacağı yönündeki haberler iki ülke arasındaki ticari savaşın ne yöne gideceği konusunda tedirginliği arttırıyor. Her iki ülkenin ticari politikalarındaki şeffaf olmayan tutum ve nasıl davranacaklarını gizleyen yönetim şekilleri yatırımcıları önümüzdeki günlerde derin bir fikir jimnastiğinin içine sokacak gibi görünüyor.

Finansal piyasalarda işlem yapan yatırımcılar, kararlarını verirken genellikle karşı tarafın nasıl düşündüğünü anlamaya çalışırlar. Finansal kararlardaki başarı karşı tarafın oyun teorisinin ne olduğunu öğrenmeye bağlıdır. Çoğu zaman oynanan toplam sıfır oyunu olduğundan bir tarafın kazancı diğer tarafın kaybıdır. Peki gerçekte piyasaların düşünce şekli nasıldır? Piyasalar nasıl düşünür?

Bu soruya yanıt vermek için finansal piyasaların son yüzyıl içinde yaşadığı iki büyük krizin arkasındaki önemsiz iki sosyal ayrıntıyı ele alalım. Uygarlık tarihinin yaşadığı en büyük iki kriz olan 1929 ve 2007 krizlerinin kılcal damarlarından birine bakalım ve finansal sistemin nasıl düşündüğünü anlamaya çalışalım.

1920’li yıllarda finansal hayattaki değişim beraberinde kültürel yaşamda da köklü bir değişiklik yaratmıştı. O yıllarda Amerikalı işadamı Harold Vanderbilt, kimin tarafından bulunduğu tam olarak bilinmeyen briç adlı bir kağıt oyunun kurallarını ortaya koyar. Şansın etkisini aza indiren ve zihni yetenekleri öne çıkaran bir oyun olması nedeniyle kısa zamanda Amerika’da çok popüler olur. Oyunu o tarihlerde popüler kılan en temel özelliği işbirliği yapmayı zorunlu kılmasıydı. Dört kişiyle oynanan bu oyunda ikişer kişilik takımların kurulması zorunluydu. Böyle olunca da iyi takım olan ve zihinsel yeteneklerini akıllıca birleştiren taraflar oyunu kazanıyorlardı.

1929 yılında başlayan Büyük Buhran 1940’lı yılara kadar sürmüştü. O yıllarda ABD İskambil Üreticileri Birliği bir araştırma yapar. Briç oyunun oynanma sıklığının ne olduğunu görmek ister. Elde edilen sonuçlar oldukça şaşırtıcıdır. ABD’deki her iki evden birinde briç oynanmaktadır. Bu gerçekten çok yüksek bir orandır. Briç tüm sosyal hayata egemen olmuş gibidir.

Bugün artık briç bir yaşlı sporu haline gelse de bu bakış açısıyla 1929 ekonomik krizi değerlendirildiğinde, neden ikili veya belli grupların önderliğinde büyük hisse senedi manipülasyonların yapıldığını anlamak sanırım oldukça kolaylaşacaktır. Zira çoğu iktisatçı 20’li yıllardaki gruplaşmaların büyük buhrana neden olduğunu söylemektedir.

Şimdi de 2000’li yıllara gelelim…

2000’li yılların başından itibaren şans, sinir hakimiyeti ve bireysel taktiğe dayalı bir iskambil oyunu olan pokerin Texas Hold’em adlı versiyonu tüm dünyada popüler olmaya başlar. Pokerin en agresif ve dinamik versiyonu sayılan bu oyunda amaç rakibin elindeki tüm parayı almaktır. Uzmanlarına göre kazanmak için %85 kişisel taktik, %10 sabır ve %5 şansın etkili olduğu söylenir. Oyun, çok önemli dünya turnuvaları yanında internet ve cep telefonu versiyonları ile her an herkesin elinin altındadır. Çoğu zaman oyunda limit olmaz. Yani masadaki paranın sınırı yoktur. Oyuncuların tek amacı herkesi yenmek ve ellerindeki tüm paraları almaktır.

Bugünün finansal piyasalarında oynayan oyuncuları düşündüğünüzde sanıyoruz Texas Hold’em stratejisini her yerde göreceksiniz. Türev ürünlerde alınan pozisyonların şansı bağlılığı, hedge fonların bireysel teknikleri ile geliştirdikleri manevralar, büyük yatırımcıların sınırları zorlayan pozisyonları, döviz, borsa ve türev işlemlerin cep telefonlarından bile yapılması, işbirliği denilen kavramın unutulması ve hepsinden önemlisi sadece ben kazanayım hırsı ile girişilen yatırımlar finansal piyasaların düşünce şeklinin Texas Hold’em’e ne kadar benzediğini ortaya koyacaktır. Hatta belki 2007 finansal krizini yaratan düşünce şeklini de.

Nobel ödüllü iktisatçı George Akerlof, Hayvansal Güdüler (Scala, 2010) adlı kitabında briç ve Texas Hold’em arasındaki düşünce farklılığını ortaya koyarak cevabını vermeden, acaba ekonomik hayatta bu farklılığın bir yansıması olabilir mi diye sorar. Bunun yanıtını elbette ki yatırımcılar daha iyi vereceklerdir. Ama Çin ve Japonya arasındaki krizin ne yöne gideceğini önceden görmek isteyip yatırım kararlarını ona göre verecek olanlara tek tavsiyemiz briççi gibi değil, Texas Hold’emci gibi düşünmeleridir. Çünkü artık briççi olmak yetmez, Texas Hold’emci olmak gerek!

Hiç yorum yok: