25 Şubat 2013 Pazartesi

Aptallar, sadece bilgisiz olduklarını düşünürler!

Dünyadaki hiçbir üniversite, öğrencilerine, eğer derslerde başarılı olursanız ileride zengin olursunuz vaadiyle eğitim vermez. Bu gerçek Harvard veya Stanford gibi kariyerle eş anlamlı üniversiteler için de aynıdır. Şu an bu üniversitelerden mezun olup Amerika’da iş arayan sayısız finansçı olduğunu internetten öğreniyoruz. Bu durum binlerce yıldır değişmemiştir aslında. Her çeşit metalden altın elde etmeyi öğreten simyacılık gibi, bugün oldukça abartılan mesleklerin olmadığını kimyayla ilgili herhangi bir kitaptan bile öğrenebilirsiniz. Görünen gerçeklik böyle iken yaşanan oldukça farklıdır.

Finansal konularda birçok insan yeteri kadar bilgi sahibi değildir. Ama yine de para ile ilgili olduğu için duyduğumuz finansal söylencelere kulak kabartmayı ihmal etmeyiz. Genelde finans ve finansal enstrümanlar zengin olmanın bir şekli olarak algılanır. Vaat edilen şey zenginlik olduğundan bu konular herkesin ilgisini çeker. Ağızdan ağıza yayılan başarı hikayeleri mitolojik bir kıvama gelir ve başroldekilerin “para tanrısı”, “zeka tanrısı” ya da “fırsatçılık tanrısı” sayılmaları fazla uzun sürmez. Gerçek olup olmadığı bile bilinmeyen hikayedeki durum, bir süre sonra Newton fiziği gerçekliğine dönüşür. Şüphesiz bunda en büyük pay düşünmeyi, araştırmayı ve öğrenmeyi fazla sevmeyen insanoğlundadır. Ama ne olursa olsun anekdotlarla yaşamayı bilgiyle yaşamaya tercih ederiz. Bugün sosyal medya paylaşımlarının büyük çoğunluğunun, altta adı yazan sahibinin olduğu şüpheli anekdotlar olmasının nedeni de buradan kaynaklanır.

Masum anekdot sevgimiz arttıkça bunu kullanmak isteyen zeki insanların da sayısı artmıştır. Çünkü ne de olsa temel bilimsel gerçeklerin yadsındığı ve sorunsallaştırıldığı post-modern bir çağda yaşıyoruz… Ülkemizde henüz emekleme döneminde olsa da gelişmiş ülkelerde önemli bir sektör olan kişisel finans (personal finance) bu zeki insanların cirit attığı alanların başında geliyor. Bu alanın ülkemizde en çok tanınan isimlerinin başında ise Robert Kiyosaki gelir.

“Zengin Baba Yoksul Baba” serisi ile tüm dünyada on milyonlarca kitap satan Kiyosaki’nin bu meslekteki guruluğunun nereden geldiğini merak ediyorsanız hemen söyleyelim. O da ülkemizde bu ve benzer konularda guruluk yapan kişiler gibi şu an bulunduğu sektörle hiç ilişkisi olmayan bir alandan gelmektedir. Emekli bir askerdir ve finans konusunda geçerli bir eğitime sahip değildir. Bu aslında şu anlamda da yorumlanması gereken bir bilgidir. Bir kalp ameliyatı olmak için bir tıp doktorunu mu, yoksa tıp doktoru olma hayaliyle kendini adayan bir maceracıyı mı seçersiniz? Bu sorunun yanıtı, bir sektörde guru olan bulunan kişinin ne tür bir geçerli bilgiye sahip olması gerektiğini de söyleyecektir. Ama bunu Kiyosaki ve onun gibi zenginlik, başarı, mutluluk veya “öte dünya” dağıtan kişilere sorduğunuzda alacağınız yanıt açıktır: “Biz önce inanç ve kendine güven veriyoruz!”

Kitaplarındaki acayip hikaye ve anlatıcıların derin bir kimlik sorunu yaşadıkları ortadadır. Aslında ne kahramanların ne de anlatılanların elle tutulacak bir yanı yoktur. Söylence ve anektodlar saçmalık yığınından ibarettir. Finans terminolojisi ve kavramların istismarı konuya uzak kişilerin önüne boca edilir. Dudak uçuklatan türden mantık sıçramaları ve belirsiz analojilerle yapılan gerekçelendirmeler entelektüel sahtekarlığın en uç örnekleridir. Kiyosaki bile yarattığı bu sahtelik altında kaybolur zaman zaman. Bir kitabında bizlere verdiği tavsiye aynen şöyledir: “Harry Potter gerçek mi? Neden Zengin Baba da onun gibi bir mitolojik kahraman olmasın?” Bu yanıttan sonra bizlerin Kiyosaki hakkında vermesi gereken karar sanıyoruz onun bir bilge mi yoksa şarlatan mı olduğu ekseninde olacaktır.

Kiyosaki’nin kitaplarına getirilen temel eleştiri de bu yöndedir. Okuyucuların hangi adımları geçerek zengin olacağını somut şekilde gösteren bilgilere bu kitaplarda rastlanılmaz. Eleştiriniz ne kadar güçlü olursa olsun Kiyosaki ve onun gibilerin her zaman size verecek hazır bir cevapları mutlaka vardır. Kiyosaki’nin eleştirilere cevabı, “Ben insanların para hakkında düşünmesini istiyorum. O nedenle kitaplarım bir rehber değil, bir motivasyon aracı…” şeklinde olmuştur. (Bu cevabın, “Kişisel Gelişim Balonu” adlı yazı dizimizdeki yazılara gelen yerli guru eleştirilerinden oldukça mütevazi ve etik olduğunu söylemeden geçmeyelim.)

Fakat sorun da tam buradadır işte. Enflasyon altında ezilen ücretler, gelir dağılımındaki adaletsizlik, işsizlik, hane halkı gelirlerindeki azalma ve sigortasız işçilik gibi sorunlar her gün büyürken, bu inanç oyunundan zengin olacak tek bir kişi vardır. O da size bu kitapları, kursları ya da eğitim CD’lerini satanlardır. Tüm dünyada giderek büyüyen yapısal ekonomik çarpıklık ve bozulmayı, 120 sayfalık bir anekdot-inanç kitabının çözemeyeceği herkesin malumudur.

Büyük resme baktığımızda ise asıl gerçekle karşılaşıyoruz. Kendilerini guru diyen bu seyyar satıcılar servetlerine servet katıyorlar. Ne uzmanı oldukları finans alanında akıllıca bir yatırım yapıyorlar, ne de kurnazca bir yatırım stratejisine sahipler. Servetlerini sadece bizleri çaresiz olduğumuza ve onların tavsiyelerine ne kadar ihtiyacımız olduğuna ikna ederek elde ediyorlar.

2010 yılında 500 dolar verilerek girilen birkaç günlük bir Kiyosaki seminerindeki gizli kamera zenginliğe nasıl gidildiğini herkese öğretmiştir. Anlatıcı kredi kartı limitinin 100.000 dolara nasıl çıkarılacağını bilimsel olarak öğrettikten sonra 45.000 dolar verilerek katılınacak daha uzun bir kursta ileri zenginlik tekniklerini öğreteceğinin de sözünü vermiştir. Ne kadar harika, değil mi? 500 dolarlık kursta öğrendiğiniz tek şey, 45.000 dolarlık kursa davet gibi gözükmektedir. Bu entelektüel sahtekarlık ülkemizdeki birçok kişisel gelişim kursu için de maalesef geçerlidir.

Yüzeysel bilgiçlik taslayarak ve hatta gözdağı vererek okuyucuları sindirme teknikleri bu tür guruların en iyi bildiği şeydir. Bunu hiç kimsenin anlayamayacağını iyi bilirler. Ama bundan daha iyi bildikleri can alıcı başka bir şey daha vardır. Aptallar, sadece bilgisiz olduklarını düşünürler (Aynı zamanda aptal da olduklarını bilmezler). İşte guruların en iyi bildikleri şey budur!

3 yorum:

L.K. dedi ki...

Kiyosaki'nin kitaplarını okumuş ve etkilenmiş birisi olarak,aynı zamanda kurumsal finans anlamında bankalarla 13 yıl çalıştıktan sonra bir kıyas yaptığımda Kiyosaki'nin kitapları uyandırıcı bir görev görmektedir.Yazı oldukça sert itham içerdiğinden haklı olduğunuzu düşündüren noktalar da bu sertliğin gölgesi altında kalmış.Genellemelerin yapılarak bir hükme varılmasının da sağlıklı olmadığını düşünüyorum.Kitaplar netice de makul bir rakamla insanlara ulaşmakta,inanç ve davranış değişikliği kişinin keyfiyetindedir.Kaldıraç kavramını sadece bankalar,iş adamları bilirken,"para" için çalışma öğrenmek için çalış diyen bir anafikre "aptal"ların ödeyeceği para da aptalca olmasa gerek.

Adsız dedi ki...

Levent Kafadar'ın yorumuna aynen katılıyorum. Kiyosaki'nin öğrettikleri sofistike finans teknikleri değildir, ama bazı temel fikirleri oldukça ilginçtir. Hiç ama hiç kimse okuyanları kesin zengin edecek kitap yazamaz.

Unknown dedi ki...

Bence konuyu Kiyosaki ile bireyselleştirmemek gerek, burada onun üzerinden genel olarak yapılan ezberci zihniyet eleştirilmekte,