9 Kasım 2014 Pazar

Türk finansal piyasalarının 8 icadı!

Botanikçi hikayesini duyanlar vardır mutlaka. On masum insanın vurulmak üzere olduğu bir orman köyüne bir anda giren botanikçi neye uğradığını şaşırır. Botanikçiye basit bir teklifte bulunulur. Eğer on kişiden birini vurursa geri kalan dokuz kişinin hayatı bağışlanacaktır. Aksi takdirde on kişi de öldürülecektir. Ne dersiniz, sizce botanikçi ne yapmalı?

Bu soruya felsefeciler bile hala yanıt verememişken bizim vermemiz beklenemez elbette. Fakat burada basit bir gerçek hepimizin dikkatini çekmiştir. Bir toplumda en iyi neticeyi verecek eylemler diğer birçokları açısından kabul edilmezdir. Tıpkı finans merkezi olma yolunda ilerleyen ülkemizde olduğu gibi.

Finansal okuryazarlığımızın düşük olduğu herkesin malumu. Basit faizi hesaplamakta zorlanan, hisse senedi almak için tüyo bekleyen, altına yatırım yapıyorum diye bol bol ziynet alan, yağın fiyatının artacağı toptancıdan öğrenilir misali kredi kartı pazarlayan çalışandan doların ne zaman yükseleceğini öğrenmeye çalışan garip bir finans yönetimi anlayışımız var. Neresinden bakılsa düşük bir finansal okuryazarlık seviyemiz olduğu kesin. İşte, bu noktada çetrefilli bir durum kaşımıza çıkıyor. Finansal piyasalarımızın karanlık sokaklarını gezdiğimizde finansal okuryazarlığın tuhaf bir şekliyle karşılaşıyoruz: Finansal şeytanlık!

Finansal şeytanlığı, çıkarların söz konusu olduğu bir piyasada, finansal enstrümanların kendi lehine-piyasa aleyhine kullanılması olarak tanımlayabiliriz. Basitçe, ortada bir finansal enstrüman var ve onu kullananlar detayları hakkında bile çok az bilgi sahibiyken onun türevlerini yaratma becerisine sahip olabilmişlerdir. Sadece ülkemiz finans piyasalarında gördüğümüz bu yeni yöntemleri gelin hep beraber tanıyalım. Bunların ne kadar büyük "kara piyasalar" oluşturduklarına hep beraber görelim. Ve sonunda da finansal okuryazarlık seviyemize yeniden karar verelim. İşte Finansal piyasalarımızın 8 finansal şeytanlığı:

1. Hatır Çeki

Ticaret ve finans hayatımızın en büyük karabasanı uzun yıllardır "hatır çeki" denilen enstrümandır. Tüm dünyada ileri tarihlisi bile kabul edilmeyen çek denilen bu ticari enstrümanın bizde manevi duygularla ticarete sokulmasının adıdır hatır çeki. Diyelim krediye ihtiyacın var ve teminatın yok. Yandaki dükkana girer ve komşundan senin için bir çek yazmasını istersin. Ortada ne bir alım satım ne de ticaret vardır. Her şey sevgi ve saygıdan yapılır. Komşun çıkarır çek defterini ve yazar hemen bir tane. Mırın kırın mı etti yazmakta. O zaman karşılıklı yazarsınız. Sen de çıkarırsın çek defterini ve aynı tutarı yazar, imzalarsın. Böylece kimsenin kimseye borcu kalmaz. Kusursuz cinayet işlenmiştir artık. Götürürsünüz en yakın finans kuruluşuna, alırsınız krediyi. Bugün çek kullanıp da hatır çeki kesmeyen tacir pek yoktur. Bu tür işlemlerin büyüklüğünün milyar liraları bulduğunu biraz piyasa tecrübesi olan herkes tahmin edebilir. Hatır çeki belki de finansal sistemimizin en büyük kara deliğidir ve tamamen bize özgü bir modeldir. Dünyanın en geri kalmış ülkelerinde bile buna benzer "yaratıcı" bir enstrüman yoktur.

2. Paravan Kredi

Finans dünyamızın belki de krediden sonraki en eski ürünü "paravan kredi" denilen üründür. Dünyada kimsenin aklına gelmemiştir. Tamamen bize özgü bir finansal ürün. O nedenle bu topraklardaki tarihi muhtemelen kredi kadar eskidir. Senaryosu basittir: Kredibiliteniz mi yok, bankalar size kredi vermiyor mu, dolandırıcı mısınız; hiç sorun değil. Kurarsınız köydeki "elti"niz üzerine bir şirket, ya da sevdiğiniz bir arkadaşınızdan rica edersiniz; onlar sizin yerinize bankadan krediyi alır ve size verirler. Geri ödemeyi siz yaparsınız artık. Banka krediyi o masumlara verdiğini düşünür ama sizin gibi usta bir dolandırıcıya vermiştir maalesef. Ülkemizde paravan kredinin yaygınlığı bilinen bir gerçektir. Hatta banka size kredi vermedi mi; ne yapmanız gerektiğini sorun. Muhtemelen "yardımsever" bankacı şöyle diyecektir: "Sizin yerinize başkası çeksin." Ne kadar da harika değil mi? Finansal okuryazarlık ancak bu kadar verimli kullanılabilir. Ama ne acıdır ki, ülkemiz için saf gerçek olan paravan kredi hiçbir yabancı finans sözlüğünde yer almaz.

3. Tenekeli Mortgage

Üçüncü ürünümüz bir konut kredisi çeşidi. Mortgage adıyla pazarlanan bu tür kredilerin artık onlarca türüne rastlamak mümkün. Tamamen finansal yaratıcılığa kalmış bir alan. Fakat bu modeli hepsinden farklı. Dünyada hiçbir ülkede benzeri yok, yüzde yüz yerli malı. Diyelim ki krediye ihtiyacınız var ama bir yıllık, iki yıllık vadeler sizin için yeterli olmuyor. Daha uzun vadeli bir kredi alıp rahat rahat ödemek istiyorsunuz. Ama öyle bir kredi maalesef yok. Tüketici kredileri 3 yıldan uzun olamıyor. Kısa vadeli bir kredi alırsak sıkışıp ödeyememe ihtimalimiz var. Peki, ne yapacağız öyleyse? Hemen memleketteki "bacanak"a evinizi satacaksınız. Bacanak bankaya gidip konut kredisi ile sizin evi alacak ve siz de parayı alacaksınız. Evinizin mülkiyeti sizden çıkmış olsa da mühim değil. Ne de olsa bacanak; istediğinizde size geri verecektir. Ne kadar güzel değil mi? Adını sorarsan, "tenekeli mortgage" olsun. Bu tür satışların son derece yaygın olduğunu çevrenizdeki kişilerden de öğrenebilirsiniz. Mutlaka bu tür bir işleme aracılık etmiş kişilere rastlayacaksınız. Tenekeli mortgage pazarı son derece büyüktür ve dünyanın hiçbir yerinde de benzeri yoktur.

4. Cesur Mortgage

Bir konut kredisi almak için yasalar gereği %25 sermaye payı gerekir. Finans kuruluşları en fazla %75'ini finanse ederler. O nedenle mortgage alacak kişinin, evin fiyatının %25'ini özkaynakları ile ödeyebilmesi şarttır. Peki ya bu kadar paraya sahip değilse ve bir yerlerden de bulamıyorsa? Bu durum ev almanıza pek mani değildir açıkçası. Eğer gözüpek biriyseniz ve %75'ini bir finans kuruluşundan konut kredisi ile finanse edebiliyorsanız, kalan %25'lik kısmı başka bir kuruluştan tüketici kredisi ile sağlayabilirsiniz. Her iki krediyi de birkaç gün içinde alırsanız yine kusursuz bir cinayet işlemiş olursunuz. Ne yasalar, ne finans kuruluşları ne de ahlaki bir engele çarparsınız. Evin bedelinin %100'ünü finanse etmiş olursunuz. Cesur Mortgage piyasası, bu piyasaya hizmet veren "tezgahüstü gayrimenkul danışmanı" kuruluşların artmasıyla giderek büyümektedir.

5. Dostlar Alışverişte Görsün

Kısa vadeli nakit sıkışıklığı herkesin başına gelebilir. Eğer kredi kartınızdan nakit çekebiliyorsanız bu sorunu aşabilirsiniz; peki ya çekemiyorsanız? Birçok kredi kartının nakit çekme limiti ya yok ya da sınırlı seviyede. İşte böyle bir durumda yapmanız gereken şey şu. Bir arkadaşınızın dükkanına girip önce "Hayırlı işler" diliyorsunuz. Kredi kartınızı arkadaşınıza uzatıp 1000 lira çekmesini söylüyorsunuz. Arkadaşınız bu paraya karşılık bankaya %1 komisyon ödüyorsa sizden %2 kesip kalan parayı size ödüyor. Artık 980 lira cebinizde. Bu tutarı kredi kartından çekseniz muhtemelen 20 liradan çok daha fazla nakit çekme komisyonu ödeyecektiniz. Üstelik arkadaşınız da durup dururken 10 lira kazanmış oldu. Ne kadar da harika değil mi? Bu tür bir finansal işleme dünyada sadece bu topraklarda rastlayabilirsiniz, bilmenizde fayda var. Bu arada insanlar sizi alışveriş yapıyor zannedeceklerdir; dostlar alışverişte görsün, ne zararı var?

6. Bölünmüş Kişilik Kredisi

Diyelim bir firmanız var ve kredi kullanıyorsunuz. Adınız Kobi olduğu için tüm finans kuruluşları kredi vermek için kapınızda. Siz de hiçbirini kırmıyorsunuz ve elden geldiğince kredi kullanıyorsunuz. Fakat bir sorun var, bu kredilerin bir de ödeme zamanı var. O gün geldiğinde bankanız size yeni kredi vermiyor, eskisinin ödenmesini bekliyor. Ama şirketinizin kasasında hiç para yok. Ne yapacaksınız, krediyi ödeyemeyip tahakkuka mı düşeceksiniz? Elbette ki hayır. Bir finans kuruluşuna gidip bireysel ihtiyaçlarınız için tüketici kredisi talep edeceksiniz. Muhtemelen o ihtiyacın ne olduğunu sormayacaklardır, zaten sorsalar da siz şirketimin ödemesi için çekiyorum demeyeceksiniz. Böylece bir tüketici kredisi alıp şirketinizin diğer bankadaki borcunu ödemiş olacaksınız. Yine dünyada hiçbir örneği olmayan bu finansal enstrümanın ne kadar yaygın olduğunu tahmin bile edemezsiniz. Birçok Kobi bu tekniği iyi bilir.

7. Çapraz Kefalet

Kredilere kefil olma ülkemiz finans piyasalarında son derece yaygın bir uygulamadır. Kişi borcunu ödeyemezse kefil ödemek zorundadır. O nedenle de oldukça riskli bir katılımdır. Hiç kimse kolay kolay kefil olmak istemez. Aile üyelerine bile kefaletten korkulur. Fakat bu durum finansal şeytanlığımız için bir kısıt değildir. Ona da bir çözüm bulunmuştur. Eğer çekeceğiniz 100 lira krediye arkadaşınız kefil olmuyorsa, onu karşı karşıya kalacağı risklere karşı sigortalayabilirsiniz. O da 100 lira kredi çeker ve siz de ona kefil olursunuz. Böylece bir nevi swap işlemi yapılmıştır. Artık herkes kendi borcunu ödeyecektir. Dünyada benzer bir ürünü keşfedebilen başka bir ülkenin çıkmaması gerçekten şaşırtıcıdır.

8. Anaparayı Öte Dünyada Öde Kredisi

Diyelim ki bir tüketici kredisi çektiniz ve bir süre sonra ödeme isteğiniz kırıldı. Taksit tutarı için ayırdığınız parayı da alışverişe harcadınız. Ne olacak öyleyse, banka sizin hakkınızda 90 gün bekleyip takibe mi geçecek? Biraz finansal şeytanlığınız varsa yapmanız gerekeni biliyorsunuzdur. Ya da muhtemelen arkadaşınız size söyleyecektir. Başka bir bankaya gidip kredinizi yapılandıracağınızı söyleyeceksiniz. Banka bu duruma memnun olacak ve hem kredinizin ödenmeyen kısmını ödeyecek, hem de üzerine harcamanız için bir miktar daha para verecek. Artık bankaların nasıl çalıştığını öğrendiniz, birkaç ay sonra ne yapacağınızı biliyorsunuz. Başka bir bankaya gidip daha fazla kredi alıp eskisini kapayacaksınız. Borcunuzun artması canınızı sıkmasın. Bu sistemde ödeyememe ihtimaliniz bulunmuyor. Sonsuza kadar yapılandırabilirsiniz. Allah uzun ömür versin, anaparayı öte dünyada ödersin artık.

Bu sekiz finansal ürünün hepsinin "Türk Malı" olmak dışındaki ortak özelliği taraflardan biri için iyi sonuçlar yaratırken diğerleri için kötü sonuçlar yaratmalarıdır. Yani aslında botanikçinin başına gelenle aynı şey olmaktadır. İyinin ne olduğu taraflar aşısından farklı anlama sahiptir. Fakat bir piyasada asıl olması gereken toplam zararı asgarileştirici davranışlardır. Bunun gerçekleşmesi için gerekli olansa eğitimdir. Çünkü belirli şekillerde davranabilme becerisi gökten zembille inmez. O nedenledir ki finansal okuryazarlığı arttırmadığınız sürece bencilce davranışların yarattığı bu tür finansal enstrümanları azaltamazsınız. Sonuçta olan sadece piyasaya olmaz, aynı zamanda kıt kaynakları da kötü şekilde kullanmış olursunuz.

Finansal okuryazarlığımız düşük olabilir ama finansal şeytanlığımız şimdilik gayet iyi.

1 yorum:

ouzhan dedi ki...

Bankacılık sektöründe yaygın görülen finansman türleri hakkında etkiliyici bir derleme olmuş; çalışanlarıma da bu makalenin okunması hakkında bildirimde bulundum. Bu çizgide gezinen Bankacı ya da müşteriler sistem için en büyük tehlike!