21 Mart 2016 Pazartesi

Okumadığın için teşekkürler!

Herhalde dünyadaki en tuhaf sanat dünyasına ve sanatçılarına sahibiz. Ülke, toplumsal olarak tarihinin en zor dönemlerinden biriyle karşı karşıya ama sanatçılarımızın umurunda değil. Biri Beyonce kıvamında birini bulamadığı için taciz edememekten yakınıyor, diğeri Arda'ya kalbini daha fazla verememekten şikayetçi, öteki liderlerin delirtilmesinden muzdarip, bir diğeri Survivor'dan elenirim derdinde... Ülke elden gidiyor, adamlar neyin peşinde. Sanat dünyası değil, zannedersin show business'ın çöp toplama tesisi; sanatçı değil, zannedersin hurda.

Aslında bu sanat dünyasını yaratan da bu toplum. Bir yerde toplum da kendine göre bir sanat dünyası ve sanatçı yaratmış. Birkaç sanatçı haricinde topluma yön gösteren bir duruş ve düşünce sergileyen sanatçımız maalesef yok. Yazık.

Beyonce'unu bulamayan, Arda'sına varamayan, Survivor'da kalamayan, liderine doyamayan sanatçı kardeşim. Okumayacağını biliyorum ama yine de kendini biraz tanımak istersen okumanı öneririm.

8 adımda Türk sanatçısı olma rehberi:

1- Danseden bir maymun ol!
Sanatçı kardeşim, bir oyunu kazanıyor olman, o oyunun iyi bir oyun olduğu anlamına gelmez. Rolden role, kanaldan kanala uçup milyonları alman seni başarılı kılmaya yetmez, sadece danseden başarılı bir maymun yapar. Hani aktör Bobcat Goldthwait diyor ya; sayamayacağım kadar çok rolde oynadım, sayamayacağım kadar çok param oldu ama tüm bu zaman içinde sefil durumdaydım, 30 yılım boşa geçti. İşte, sen daha o 30 yılın başındasın. Maymun gibi dansetmeye devam et.

2- Riske girme, üzülme!
Sen de biliyorsun ki, kapitalizmin standardizasyon ve birbiriyle değiştirilebilir parçalar çağında yaşıyoruz. Bütün mesele riske girmemen. Sistem öyle değerli, süreçler öylesine görkemli ki riske girmemen üretkenliğini ve kazancını arttırıyor. Riske girip haksızlığa dur dersen sistem yerine başka birini koyup seni oyundan çıkarır. Aman dikkat!

3- Etkileşim ekonomisine biat et!
Düşüncelerini biz değersiz izleyicilere açarsan ürkütücü bir kırılganlıkla karşı karşıya kalacağını biliyorsun. Çünkü gerçek insanların acısını paylaşmak her şeyden önce insan olmayı gerektirir. O nedenle bence hiç bulaşma o işlere. Dijital dünyanda yaşamaya devam et. Facebook'ta kaç arkadaş, twitter'da kaç izleyici var onu düşün. Bunlar gerçek insanmış, değilmiş pek kafana takma. Ama emin ol, yarın senin de başına birşey gelirse kimse üzülmeyecek.

4- Cesaretini kaybet!
Rol yapma yeteneği, güzel bir ses ya da etkileyici bir fizik gerekli elbette. Peki ya cesaret? İçinde bulunduğun sektörü işletenler güzel, yetenekli ve etkileyici olmanı desteklerler ama cesur olmanı değil. İstedikleri uysal olmandır. Bravo, bu rol için tam aranan tipsin.

5- Alkış için yaşa!
Sanatçısın, alkış en doğal beklentin. Ama hayatının her anında alkış almak için uğraşırsan, kendini ucuza satmış olursun. Haksızlığa karşı takınacağın düşünceye alkış beklersen yozlaşmışsın demektir. Artık sanatçı değil, bahşiş için çalışan bir garson olursun.

6- Kendini ucuza sat!
İkarus efsanesini duymuşsundur. Balmumundan kanatlarla daha yükseğe uçmaya çalışırken güneşin sıcaklığıyla denize düşen meşhur İkarus. Daha yükseğe uçacağım diye kendini ucuza satma. Çünkü sen bir kahraman değilsin, sadece toplumun itaatkar bir bireyisin.

7- Güçlüye boyun eğ!
Serbest piyasa, güçlü olana sürekli boyun eğmenin kimliğimizin bir parçası olduğuna inanan kuşaklar yarattı. Haklısın ama, buna en çok sen boyun eğdin, sanatçı kardeşim. Çok ayıp ettin. Hani derler ya, İngilizler kukla bir yöneticiyle Hindistan'ı iki yüz yıl boyunca idare etti diye. Neden diye düşündün mü hiç? Hintliler bire karşı bir milyon gibi bir oranla sayıca üstündü, İngilizlerin silah üstünlüğü de yoktu. Hintliler nasıl yenildi dersin? Körü körüne boyun eğen ve kontrolü uysalca sineye çekmeyi erdem olarak sayan bir propagandaya yenik düştükleri için. Bir anlasan!

8- Sakın ayağa kalkma!
Popüler olan nasıl popüler kalır, biliyor musun: İnandığın şeyler için mücadele etmek yerine izleyici kitlenin o an duymak istediği şeyleri söylersen. O nedenle, "hayırlı cumalar, şiddete hayır, vatan sana canım feda, vs" diye mesaj atmaya devam et! Özgürlük, eşitlik, erdem, aydınlanma senin için tehlikeli kavramlar.

Sanatçı kardeşim, sana şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Sen böyle devam ettiğin sürece, sistem etini seve seve yer ama kemiğini fırlatıp atar.

Böyle bir sanatçı takımı yaratan topluma da şunu hatırlatmak gerekiyor herhalde. Büyük Tarihçi Arnold Toynbee, binlerce yıllık uygarlık tarihinin yüzlerce medeniyetini incelemiş ve şu sonuca varmıştır: Sadece iki tip toplumsal kültür vardır; kazananlar ve kaybedenlerin olduğu kültürler ve zorluklara tepki vermeye odaklanmış kültürler.

Galiba biz birinciye doğru hızla koşuyoruz!

Okumadığın için teşekkürler, sanatçı kardeşim!

Hiç yorum yok: