30 Kasım 2008 Pazar

Range Accrual Swap


Finansal piyasaların gizli bir iç dinamiği vardır.

Finansal piyasalar, sadece oyuncuların, maçın sonucu üzerine iddiaya girdikleri bir futbol maçını andırır. Taraf olmak yetmez. Kazanmak için daima oyuna girmeniz gerekir.

Hisse senetleri, bonolar ve nakit para bu oyunun en önemli baş aktörleridir. Temelde birbirlerine benzer bir yapıya sahiptirler. Üçü de taraflardan biri için kredi, diğeri için borç doğuran enstrumanlardır. Ekonomik çarkların düzgün işlediği zamanlarda karşılıklı yükümlülükler, sistemi zora sokmadan yerine getirilir. Fakat kriz başladığında gizli dinamikler çalışmaya başlar. Hisse senetlerine ödenmeyen kar payları fiyatları aşağıya doğru çeker. Faiz oranları düşürülmeye başladıkça, bono sahiplerinin getirisi düşer. Elinde nakdi olanlarsa, yükselen enflasyon nedeniyle paralarının devalüe olması gerçeğiyle karşı karşıya kalırlar.

Bu üçlü denge makro politikalar ve mikro etkileşimlerle 21. yüzyıla kadar korunmaya çalışıldı. Dengenin kaybolduğu zamanlarda, ekonomik kaderciliğin vazgeçilmez kıyametleri olan krizler, doğal bir afet gibi yaşanıp, yönetilmeye çalışıldı.

2000’li yıllara gelindiğinde, ekonomik krizlerin kader olmaması gerektiğini düşünen bir grup yüksek IQ’lu insan belirdi. Risk yöneticileri ve finansal mühendisler olarak tanınan bu kişiler, ekonomiyi krize sokan dengesizlikleri, karmaşık algoritmalara sahip ürünlerle önlemeye çalıştılar. İşte, kredi türevleri denilen ve bir anda 700 trilyon $’lar seviyesine dayanan pazar böyle oluştu.

Krizleri önlemek üzerine inşa edilen bu türev ürünler, bugün yaşanan finansal krizin bir türlü bitmesine müsaade etmemekte ve sürekli daha derin bir evreye sokmaktadır. Bu pazarın yarısından fazlasını faiz oranı swapları oluşturmaktadır. Uluslar arası Ödemeler Bankası’nın (BIS) Temmuz ayı verilerine göre, tezgah üstü piyasalar denilen, alışverişin karşılıklı iki taraf arasında direkt olarak yapıldığı piyasalarda işlem gören faiz oranı swaplarının toplam değeri 357 trilyon $.

Volatilitenin yüksek olduğu şu dönemlerde en çok başvurulan ürünlerden biri de Range Accrual Swap’lar. Bu swapların çalışma mekanizmasını bir örnekle anlatmaya çalışalım.

Müşterinin %3 faiz getirisiyle bankaya yatırdığı bir USD mevduatının olduğunu varsayalım. Müşteri, USD/TRY kurunun 1,6000-1,6550 arasında kalacağını düşünerek, bu bant için 3 aylık %8 faiz oranlı range accrual işlemi yapar. Vade sonunda anaparayı kaybetme riski taşımadan %3 yerine aşağıdaki gibi hesaplanan faizi alır:

Faiz Getirisi = (Yıllık %8) X Bant içinde kalınan iş günü sayısı/Vadeye kadar toplam iş günü

Görüldüğü gibi müşteri, kurun bant içinde kaldığı gün sayısına karşılık gelen tutarda %8 üzerinden faiz getirisi elde edecektir. Kur, bant içinde hareket etmediği sürece de, vade sonunda sadece anaparasını alacak, faiz geliri elde edemeyecektir.

Yukarıda anlatıldığı şekliyle Range accrual, spekülatif amaçlı bir yatırım entstrumanı olarak, bazı yabancı bankalar tarafından ülkemizde de pazarlanmaya başlanmıştır.

Tüm swaplarda olduğu gibi, range accrul’da da, faiz yükümlülüklerinin karşılıklı olarak değişimi söz konusudur. Finansal kurum, müşterinin sattığı opsiyonun primini yüksek faiz olarak öderken, ucuza almış olduğu opsiyonu da satarak riski üzerinden atmış olur.

Finansal kurumlar açısından önemli bir potansiyel gelir kaynağı oluşturan accrual swap’ların, yatırımcı risk algılamasına göre değişen türleri de zaman içinde oluşmuştur. Bant (range) dışına çıkıldığında sıfır yerine, farklı bantlar kullanarak daha düşük faiz ödeyen Wedding Cake, bant çizgilerine dokunmanın faizi minimize ettiği Double No Touch en önemlileri arasındadır.

Mevduatın önemini oldukça arttıran yaşadığımız global finansal kriz, bu alanda rekabeti de arttıracak gibi görünüyor. Faiz oranlarında farklılaşmanın giderek zorlaşması, bankaları türev ürünlere yönlendirecektir. Bu ürünlerin karmaşık doğasını müşterilere anlatmada en başarılı olan bankalar ise rekabetin kazananları olacaklardır.

Hiç yorum yok: