6 Nisan 2009 Pazartesi

İstatistikler yalan söylemez!

Ekonomik krizlerin tipik bir ortak yönü vardır. Politika yapıcılar ve önemli aktörlerin yarattığı enkaz, akıllı adamlar yani ekonomistlerin yol göstericiliğinde temizlenmiştir. Ta ki şu an yaşadığımız subprime krizine kadar.

Her yönüyle farklı olan bu kriz, başından beri, hiçbir ekonomistin mantık yürüteceği bir işleyişle hareket etmemiştir. Üniversitelerde öğretilen makro ve mikro iktisat kuramları çözüme değil soruna hizmet eder görünmüştür. Bu nedenle ekonomistler kurtarıcı olarak algılanmamış ve kahraman ilan edilmemişlerdir.

İstisna olarak sayılabilecek tek profesör N.Roubini’dir diyebiliriz. Meslektaşlarına göre; kredi tahakkuk oranları, konut fiyatı endeksleri gibi saçma(!) göstergeler kullanarak krizin izleyeceği rotayı baştan beri tam olarak belirleyebilmiştir. Kriz öncesinde felaket tellalı olarak anılsa da şimdilerde Bay Kader olarak ağzından çıkan her söz kutsalmış gibi dinlenmektedir.

Krizin başlangıcından bu yana, yaptıkları yorumlarla piyasalara yön veren birkaç analist daha sayılabilir. Bunların başında hiç şüphesiz Mike Mayo geliyor. Geçen ay Deutsche Bank’tan New York merkezli Calyon Securities’e geçen Mayo, ABD piyasaları açılmadan onbeş dakika önce ajanslara düşen yorumuyla Dow Jones endeksine sert bir şok yaşattı. Mayo’ya göre, ABD bankalarındaki batık kredilerin oranı 1930 seviyelerine yükselecek.

Oysa hazine sekreteri Geithner daha geçen hafta piyasalardan olumlu sinyaller alındığını söylememiş miydi? Peki, nasıl oluyor da, adının önünde ünvanı bile olmayan bir analist, Hazine sekreterinin sözlerini boşa çıkararak piyasaları bir anda terse çevirebiliyor?

Aslında cevap çok basit. Hisse senedi piyasalarının son haftalarda yaşattığı ralli ve spin’lerde başı dönmeyen herkesin rahatça görebileceği kadar basit: İşsizlik arttığı sürece finansal kurumların kredi batıkları da artacaktır. Bu da ekonominin ta kendisidir zaten.”

Tıpkı kralın görünmez giysileri hikayesindeki gibi. Herkesin görüp de söyleyemediği “Kral çıplak!” haykırışına halkın verdiği tepkinin benzeri ABD piyasaları tarafından verilmiştir. Bir analistin yorumuyla piyasa böyle sert bir düşüş yaşıyorsa, buradan tek sonuç çıkar: “Analistin bildiğini herkes biliyor.”

Böyle bir ortamda nasıl rasyonel davranılabilir ki? Hisse senedi piyasası oyuncuları, düzelmeden daha çok düşüş senaryoları ile besleniyorlar. Aksi takdirde basit bir yorumla piyasalar bu kadar kolay manipüle edilebilir miydi?

Bankaların batıklarının artacağı düşüncesine gelince, bunun tartışılır tarafı kalmamıştır ne yazık ki. Kriz patlak vermemiş olsaydı, bankacılar, 2 katrilyon $’lık türev ürünler pazarını işaret ederek, bütün yatırımlarımız sigortalı diyeceklerdi büyük bir gururla. Fakat sigortaların ve sigortacıların, sigortalananlardan daha önce batmış olması nedeniyle finansal sektörde büyük bir sessizlik hakim.

Giderek daha kaotik hale gelen bu ekonomik ortamda yapabileceğiniz en iyi şey kendi kendinizin analisti olmak. Unutulmamalı ki, en iyi analistler bile sadece bazen haklıdır.

Hiç yorum yok: