4 Ağustos 2015 Salı

Ekonomi yorumcularının en gülünç 10 düşünce hatası!

Ekonomi yorumculuğu giderek faydasızlaşan bir alan olmaya başladı. Yorumculuk adına yapılan şey ahkam kesmekten başka bir şey değil. Yatırım kararları için ekonomi yorumcularından faydalanan yatırımcının olduğunu düşünmek bile hata. Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar şeklinde bir ortam var. Peki ama neden böyle?

Ekonomi yorumcularının içi boş laf kalabalığı yaratmalarının arkasında birçok mantık ve düşünce hatası sayılabilir. Bunlardan en önemli on tanesini sizler için derledik. Tabi kolay anlaşılması için içine biraz mizah ekleyerek.

Ekonomi yorumcularının en gülünç 10 düşünce hatası:

1- Sonsuz gerileme hatası
Mesela bugünkü manşetlere bir göz atalım: "Emtiada düşüşün sonuna yaklaşıldı... İngiltere'de konut fiyatları yükseldi... Türkiye'de tüketici güveni arttı..." Peki ama neden böyle oldu?

Felsefede sonsuz gerileme denilen kavrama göre, bir ifade gereken nedeni açıklıkla söyleyemiyorsa, gerçek nedeni bulmak için "Neden" sorusunu sonsuz kere sormamız gerekir. Bu tür basit açıklamalarla ekonomi tam olarak anlaşılamaz ve nedenselliğin daha derinden sorgulanması gerekir. Ekonomi yorumcuları böyle basit ifadelerle tüm nedenselliğin anlaşıldığına dair bir saplantıya sahiptirler. Aşağıdaki fıkra bu hatayı basitçe özetliyor:

Öğrenci, hayat koçuna sorar: "Dünyayı Atlas taşıyorsa, Atlas'ı ne taşıyor?"
Hayat koçu cevap verir: "Kaplumbağa."
"İyi de, kaplumbağa neyin üstünde duruyor peki?"
"Bir diğer kaplumbağanın."
"Peki, o kaplumbağa neyin üstünde?"
"Sevgili çekirge, ondan sonrası ta dibine kadar hep kaplumbağa!"

Yani, "Türkiye'de tüketici güveni arttı."
"Neden?"
"Ekonomimiz düzeliyor da ondan?"
"Neden düzeliyor?"
"Zaten hep iyiydi, hep iyiydi, hep iyiydi,..."

2- Yeter sebep ilkesi
Önceki haberden devam edelim. "Türkiye'de tüketici güveni arttı." Mantık yürütme esaslarından Yeter Sebep İlkesine göre, birden fazla seçeneğin olduğu durumlarda neden birinin değil diğerinin gerçek olduğuna dair bir açıklama bulunmalıdır. Eğer tüketici güveni arttıysa, neden azalmadığının da bir açıklaması olmalı. Fakat gerçek sebebin ne olduğu maalesef anlaşılamıyor. Aşağıdaki fıkra bu hatayı oldukça güzel anlatıyor:

Doktor, kadına altı ay ömrü kaldığını söyler. Kadın, "Yapabileceğim bir şey var mı?" diye sorar.
"Var," der doktor. "Bir ekonomistle evlenebilirsiniz."
"Hastalığıma ne faydası olacak bunun?"
"Hastalığınıza bir etkisi olmaz," der doktor. "Ama kalan altı ayınızı sonsuza dek uzuyormuş gibi hissetmenizi sağlayacaktır."

Öyleyse her eve bir ekonomist!

3- Belirlenimcilik hatası
Son günlerde her yorumun tuzu biberi Fed'in faiz arttırma kararı. Her yorum bir de Fed faiz arttırırsa olasığı ile yeniden yorumlanıyor. Sanki piyasanın özgür kaderini Fed çiziyormuş gibi bir algılama içinde ekonomistler. "Yani aslında işler iyi ama, bozarsa Fed bozar..." türünden deterministik bir algılama var. Her dönem olduğu gibi: Euro krizi, parasal gevşeme, konut fiyatları vs. Fıkra ekonomistlerin düşünce hatasını gayet iyi özetliyor:
Musa, İsa ve sakallı bir ihtiyar golf oynuyormuş. Musa uzun mesafeli bir atış yapmış; top çim alana inmiş ama dosdoğru gidip yapay gölcüğe yuvarlanmış. Aynı anda Musa sopasını kaldırmış, gölün suları ikiye yarılmış ve top yoluna devam edip çimlere ulaşmış.
Sonra İsa atışını yapmış. Onun topu da göle gitmiş ama tam içine düşecekken havada asılı kalmış. İsa gitmiş, suyun üzerinde yürüyüp topu almış ve yeşilliğe bırakmış.
Sıra sakallı ihtiyara gelmiş. İhtiyarın vurduğu top doğrudan çitlere çarpıp yola fırlamış, o sırada yoldan geçen bir kamyondan sekip gerisingeri golf sahasına yönelmiş. Bu top da göle gidiyormuş ama gitmemiş, çiçeklerin arasına düşmüş. Çiçeklerin arasındaki bir kurbağa topu görür görmez atılıp ağzına alıvermiş. Tam o sırada bir kartal süzülerek gelmiş ve kurbağayı kapmış ve yükselmiş. Kartal, pençelerinde kurbağayla golf sahasının ucuna doğru ilerlerken kurbağa topu ağzından bırakmış ve top süzülerek doğrudan deliğe girmiş.
Bunun üzerine Musa, İsa'ya bakmış ve "Babanla golf oynamayı hiç sevmiyorum," demiş.

Ekonomistlerimiz de piyasaların babası Fed olmasa o kadar güzel yorumlayacaklar ki...

4- Süreç felsefesi hatası
Ekonomistlerin en sevdikleri yorumlardan biri de kendi söylediklerinin gerçekleştiğini söylemekten bıkıp usanmamalarıdır. Hem her şeyi bilirler, hem de tutturunca sevinirler. Tıpkı süreç fesefesi doktrinini anlatan şu fıkrada olduğu gibi:

Kazım dükkanında çalışırken yukarıdan gür bir ses işitir: "Kazım, işini devret!" Kazım aldırmaz ama aynı ses günlerce devam eder: "Kazım, işini üç milyona devret." Haftalar sonra Kazım pes eder ve işine devreder.
Aynı gür ses bu sefer, "Kazım, Las Vegas'a git," der.
Kazım boyun eğer, Las Vegas'a gider ve bir kumarhaneye girer.
Ses, "Kazım," der, "Yirmi bir masasına git ve tüm parayı tek elde oyna."
Kazım tereddüt eder ama yine kabul eder. Krupiye dağıtır, Kazım'a 18 gelir.
"Kazım kart al!"
Kazım kart ister ve önüne bir as gelir. On dokuz... Derin bir nefes alır.
"Kazım, bir kart daha al."
"Ne?"
"BİR KART DAHA AL!"
Kazım bir kart daha alır ve yine bir as gelir. Elinde 20 vardır şimdi.
Ses bir kez daha, "Kazım, bir kart daha al!" diye buyurur.
"20 var elimde yahu!" diye bağırır Kazım.
Ses iyice gürler: "KAZIM BİR KART DAHA DEDİM!"
Krupiye bir kart daha verir ve yine as.
21!
Yukarıdaki ses gürler: "Vay be!"

Yani canım kardeşim, madem ekonomistsin her şeyi biliyor olmalısın, tutturunca sevinç gösterisi yapmana gerek yok be gülüm!

5- Mantık dışı akıl yürütme hatası
İnsanlar hisselerini satıp kaçarken bizim ekonomist, "Bunlar tepki satışı" deyip çıkar işin içinden. Gören üç-beş bin hisse satıcısıyla konuştuğunu sanır. Nalıncı keseri mantığı da denilen mantık dışı akıl yürütme hatasını şu fıkra güzel açıklıyor:

Bir ekonomist, bara girer ve üç bira ısmarlar. Her bardaktan da sırayla birer yudum alır ve sırayla bardakları bitirir. Ardından üç bira daha ısmarlar. Meraklanan barmen, "Her seferinde bir bardak alıp içsen, diğerleri ısınmaz," der.
Bunun üzerine ekonomist, "Biliyorum," der. "Ama benim iki yakın arkadaşım var; biri Foreks şirketinde, diğeri Borsa'da. Birbirimizden uzak olduğumuzda hep böyle içeceğimize söz verdik. Yani bardakların ikisi arkadaşlarım, birisi benin için."
Derken günün birinde ekonomist yine bara gelir ve bu sefer iki bardak bira ister. Barmen üzüntüyle, "Başınız sağ olsun," der.
Ekonomist gülümser, "Yok, yok, arkadaşlarım hayatta. Yalnız ben din değiştirip Mormon oldum; o yüzden alkolü bıraktım."

6- Analojiye dayanan tümevarımlı kanıtlama
Felsefenin, evren bir saat gibi işlediğine göre, bir de saatçi olmalıdır ilkesi piyasa yorumcuları için de geçerlidir. Onlar da piyasaların hep bir gizli el tarafından dengeye ulaştığını varsayarlar. İki sonuç benziyorsa nedenleri de benzer olmalıdır düşüncesi, piyasalar sıkışınca masaya hep Keynes kartının çıkarılmasının da nedenidir. Tıpkı şu fıkrada anlatıldığı gibi:

90 yaşında bir ekonomist doktora gider ve "Doktor," der, "18 yaşındaki karım hamile."
Doktor, "Size bir öykü anlatayım," der. "Adamın birisi ava gitmiş ama yanına tüfeğini alacağına dalgınlıkla şemsiyesini almış. Birden bir ayı saldırınca adam can havliyle şemsiyesini doğrultmuş, ateş etmiş ve ayıyı vurmuş."
"Ama imkansız bu, doktor," demiş ekonomist. "Mutlaka başkası vurmuştur."
Doktor yanıt verir: "Ben de onu diyordum."

Bebeğim, görünmez el diye bir şey yok, yemişler seni. Görünmeyen çakallar, ayılar ve sırtlanlar var...

7- Post Hoc Ergo Propter Hoc yanılgısı
Bir şey diğerini izlediğine göre, o şeyin diğeri yüzünden olduğunu varsayma hatasıdır. Kısaca "Bundan sonra öyleyse bundan dolayı." Enflasyon artmış, demek ki para arzından; dolar yükselmiş, demek ki Fed'in faiz arttırımından; ihracat düşmüş, demek ki kurlardan... Ekonomistlerimizin her olana bir yanıtları vardır mutlaka. Şu fıkrada anlatıldığı gibi:

Yaşlı bir ekonomist genç bir kızla evlenir. Birbirlerini çok sevmelerine rağmen ekonomist ne denerse denesin eşini bir türlü orgazma ulaştıramaz. Sonunda bir doktora danışmaya karar verirler. Doktor şöyle bir öneride bulunur: "Güçlü kuvvetli bir delikanlı bulun. Siz sevişirken bu delikanlı bir havlu alıp sağa sola sallasın. Bu hanımın fantezi kurmasına yardım edecek ve mutlu sonu sağlayacaktır."
Eve giderler ve doktorun tavsiyesini uygularlar ama işe yaramaz. Çift yeniden doktora başvurur. "Peki," der doktor, "O zaman tersini deneyelim. Delikanlı hanımla sevişsin, sen üzerlerine havlu salla."
Çift doktorun önerisine yeniden uygular ve mutlu son gerçekleşir. Yaşlı ekonomist kızgınlıkla delikanlıya bakar ve "Akılsız," der, "havlu işte böyle sallanır!"

Bir kere de, "Bilmiyorum" de be kardeşim, vallahi dişimi kıracam!

8- Argumentum Ad Verecundiam (Otoriteye başvurma) yanılgısı
Ekonomistlerimiz öne sürdükleri savlara destek için bir güç sahibine dayanmayı ve ondan alıntı yapmaya bayılırlar. Fed Başkanı da onlar gibi düşünüyordur, Keynes de, Merkez Bankası Başkanı da. İşin gülünç tarafı, öne sürülen düşüncede, aksini gösteren kanıtlara rağmen otorite tek merci olarak kabul edildiğinden herkes o düşünceye boyun eğmek zorundadır. Yani ekonomistin görevi her sıkıştığında bir otorite bulmaktır. Tıpkı fıkradaki gibi:

Adamın biri papağan almak için bir dükkana girer. Satıcı en değerli papağanları gösterir ve "Bu," der, "5.000 lira, şuradakiyse 10.000 lira."
"Vay canına," der adam. "5.000 liralık papağan ne yapabiliyor acaba?"
"Doların ne zaman yükseleceğini her zaman doğru bilir ve söyler."
"Ya öteki?"
"GARAN'ın ne zaman alınacağını tam isabetle bulur... Yalnız arkada bir papağan daha var, onun fiyatı 30.000 lira."
"Yuh," der müşteri. "O neyi doğru biliyor peki?"
"Valla," der dükkan sahibi, "Ben şimdiye kadar bir şeyi doğru bildiğini hiç duymadım. Ama diğer ikisi ona 'Ekonomist' diyorlar.

Yürü be ekonomist!

9- Deneycilik
Ekonomi yorumcularının en yaygın yorumlama şekillerinden biri de zaten herkesin görebileceği basit şeylere karmaşık yorumlar getirmeleridir. Enflasyonun ya da faiz artışının bir halk için ne ifade ettiğini hemen herkes bilir. Ama onlara sorarsan bir tek kendileri bilir.

Kasabanın arterit tedavileriyle nam salmış sahte doktorunun kapısında kuyruk oluşmuştur. Bastonuna yaslanmış, belden yukarısı tümüyle eğik bir kadın ayaklarını sürüyerek gelir, doktorun odasına girer ve başı yukarıda, bedeni dimdik dışarı çıkar.
Kuyrukta bekleyenlerden biri, "Bu bir mucize," der. "Eğik girdiniz ve dimdik çıktınız. Ne yaptı size doktor?"
"Daha uzun bir baston verdi."

Eğer para kazanıp pazara alışverişe giden biriyseniz, hiçbir okul okumasanız da faizin ya da enflasyonun ne olduğunu siz de bilirsiniz. Ekonomiste hiç gerek yok.

10- Fenomenoloji hatası
Ekonomistler de tıpkı felsefeciler gibi soyutlamanın doruğuna uçuşun ardından gündelik yaşam deneyimine yumuşak iniş yapmayı oldukça iyi bilirler. Fenomenoloji hatasına göre ekonomistler insan hayatını nesnel bir veri olarak değil, yaşandığı haliyle anlamaya çalışırlar. Yoksulluktan hiç rahatsız olmazlar mesela; asıl sorun kişi başına düşen gelirdir onlara göre. Kişi başına gelir arttıysa fakirlik bitmiştir; 20 milyon kişi asgari ücretliymiş, hiç mühim değil, kişi başına milli gelir on bin doları aşmış."

"Doktor Hanım," der kadıncağız utana sıkıla, "cinsel bir sorunum var, kocam beni tahrik etmiyor."
Doktor Hanım, "Soyunun beyefendi," der. "Şimdi şöyle bir dönün... Hım, tamam, şimdi şuraya bir uzanın... Hı hı... Anlıyorum... Tamam, giyinebilirsiniz."
Adam giyinirken doktor hanım, kadını yanına çeker: "Sağlık sorununuz yok sizin," der. "Kocanız beni de tahrik etmedi."

Değerli ekonomist kardeşim, vallahi yanlış anlama ama, inan hiç "tahrik" etmiyorsun!

Hiç yorum yok: