8 Mart 2009 Pazar

Enflasyon beklentileri artıyor



Global finansal sistem, sürrealizmin sınırlarını her geçen gün daha fazla zorluyor. Sıradan insanın, “hisse senedi fiyatları artarken para nerden geliyor” gibi soruları, sistemin nitelikli aktörleri tarafından alaycı bir gülümsemeyle karşılanarak, küçümseyici bir ifadeyle “gelecek dönemlerdeki nakit akışlarının bugüne indirgenmiş halinin arz ve taleple değerlenmiş şekli” diye yanıtlandığı günler henüz unutulmadı. Şimdi o sıradan insanlar aynı yerel bilgelikle yeniden soruyorlar: “Hisse senetlerinin fiyatları, düşen borsalarla birlikte sıfıra doğru inişe geçerken acaba bu durumu, aynı bakış açısıyla, gelecekte şirketlerin nakit yaratmayacağı ve iflas edeceği şeklinde mi yorumlamalıyız?”

Maalesef finansal sistemin kozmik ve karmaşık entellektüelliği bu sorunun cevabını henüz verebilmiş değil. Bu fırtına içinde verebileceği de mümkün gözükmüyor. Finansal sistem her gün daha akıl almaz bir aşamaya giriyor.

ABD Merkez Bankası FED, neredeyse tüm Amerika para piyasalarını bilançosuna almış durumda. De facto kamulaştırma, sistemi tek bankaya dönüştürmüş gibi. Müşterilerine ve diğer bankalara kredi verip borç alan bankalar, artık bu işlemleri FED ile yapmak zorundalar. Çünkü faiz oranını sıfıra düşüren FED, sıfır dolarlık banknotu teorik olarak yaratmakla sorunun çözülmeyeceğini, para basmanın gerekli olduğunu anlamış görünüyor.

Bu sadece ABD’ye özgü bir hal değil. İngiltere Merkez Bankası BOE de ülkedeki bankaların büyük çoğunluğunu satın almış durumda. Para basma emrinin verilmesinden sonra, kalanlar da alınacak. Hatta merkez bankasının tıkanan mortgage piyasasını açmak için ev satın almaya başlayacağı da söyleniyor.

Gerçekten alışılmadık ve öngörülmesi imkansız bir oyun oynanıyor.

Krize karşı yapılan müdahalelerin neler getireceğini çıkarabilen yoktur herhalde. Fakat yaklaşan enflasyonu hatta hiperenflasyonu öngören, az da olsa birkaç kişi var. Artan para arzının enflasyon getireceğinden oldukça eminler.

2000’li yıllardan sonra düşen kredi oranları, her çeşit emtia ve varlığa olan talebi arttırdı. Kredi oranları düştükçe artan varlık fiyatları, bu artışın sonsuz olduğu hissini de yarattı yatırımcılar ve halk üzerinde. Ardından derinleşen kriz, güçlü bir deflasyon ile birlikte fiyatları 30 yıl öncesine çekiverdi. Peki bundan sonra ne olur?

Geçen yılı %236 kar ile kapatan Yeni Zelanda merkezli 36 South Investment Managers adlı hedge fona göre, enflasyon üzerine oynayanlar kazanacak. Şirket, global döviz, hazine bonosu, hisse senedi ve emtia piyasalarından uzun vadeli opsiyonlar satın alıyor. Şu anki fiyatları oldukça cazip olarak niteleyen fon, öngörülmesi çok zor olan enflasyon ve hiperenflasyon gibi olguların yeniden yaşanacağını düşünüyor.

Bu noktada bir bilgi vermek yararlı olacaktır. Varlığın kendisi yerine belli bir vade ve spesifik bir fiyat içeren opsiyon sözleşmelerinin satın alınması, alınan pozisyon paralelinde bir erken uyarı olarak değerlendirilmelidir. Şirket, aldığı pozisyonla enflasyon uyarısı verirken, aynı zamanda piyasaya daha fazla yatırımcı çekerek, senaryonun gerçekleşme olasılığına olan güveni arttırma eğilimindedir. Piyasaların aşağı doğru fiyatlama baskısı devam etse de, merkez bankalarının para basma politikaları, önümüzdeki yıl içinde bu yönü değiştirecek gibidir.

Warren Buffett, geçen hafta yatırımcılarına yazdığı mektupta, ekonominin şiddetli bir enflasyon saldırısı altına girmesinin muhtemel olduğunu belirtti. Berkshire Hathaway de pozisyonunu almış görünüyor.

Şu an için dominant risk enflasyon değil. Ama eğer yatırımcıların nakite dönme ve merkez bankalarının para basma eğilimleri devam ettiği sürece, bir veya iki yıl içinde, yoğun bir varlık enflasyonunun yaşanacağı ihtimali her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor.

Hiç yorum yok: