24 Mart 2012 Cumartesi

Mükemmel Hata Teorisi

Finansal sistemin her gün biraz daha karmaşıklaşan yapısı hataların hızlı bir iletken madde gibi tüm piyasalar tarafından hissedilmesini kolaylaştırıyor. Yaşanan iflaslar, çöküşler, sıkışıklıklar veya stres artık sadece yaşayanların değil, tüm dünyanın sorunu. 2007 yılında başlayan finansal kriz de yüksek bir iletkenlikle tüm dünyaya yayılmış ve herkesi etkilemişti.

2007 finansal krizi hakkında çok şey söylenmiş olsa da bugün hala gerçek nedeninin ne olduğu basitlikle ortaya konabilmiş değildir. Ortak kanı, krizin makro ekonomik, finansal ve sosyal kökleri-nin olduğu. Bunlar arasında aşırı riskli çalışmayı seven bankacılık sistemi, kırılganlığı yüksek ürünlere 3A rating veren derecelendir¬me şirketleri, piyasa ekonomisini körükleyen düzenleme eksikliği, hükümetlerin halkın kafasındaki zengin olma hayallerini kışkırtan politikaları, bilgi asimetrisinin sonucu oluşan karşı taraf riski, türev ürünlerin aşırı büyümesi, hükümetlerin düşük faiz politikaları sayılabilir. İşte bu çok nedenli ama basit bir nedene indirgenemeyen kriz temelinde mükemmel bir hata içeriyordu.

Finansal sistem içinde mükemmel hata kavramı daha önce ortaya konulmadığı için tarafımca yaratılan bu teoriyi önce kısaca açıklamak uygun olacaktır. Bir Çin atasözü şöyle der: Bir mıh bir nalı, bir nal bir ayağı, bir ayak bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu yok eder. Finansal sistemin karmaşık yapısı içindeki hatalı kararlar da hızlı bir şekilde sistemin diğer parçalarını etkileyerek kendi iç dengesini yaratır. Eğer ortada birbirine sıkıca bağlı parçalardan oluşan karmaşık bir sistem varsa, düşen bir mıhın bir orduyu bozguna uğratması gibi, hatalar da finansal sistemi kendi dengesine getirir. İşte bu zincirleme reaksiyon tek başına basit bir nedene indirgenemeyen mükemmel hatayı oluşturur.

Mükemmel hatayı daha anlaşılır kılmak için eski bir anekdotu yeniden sunalım. Tarihin en büyük uçak kazası 27 Mart 1977’de Kanarya Adalarına bağlı Tenerife’deki Los Rodeos havaalanında gerçekleşti. İki Boeing 747’nin pistte çarpışması sonucu 583 kişinin öldüğü bu hazin kazayı hatırlayanlar olacaktır. Bugün hala sebebinin tam olarak ne olduğu konusunda kesin bir uzlaşmaya varılamayan ve tarafların birbirlerini suçlamaya devam ettiği Tenerife faciasının nasıl “mükemmel bir hata” içerdiğini yeniden ortaya koyalım.

PanAm Havayollarına ait bir Boeing747, 23 Mart 1977 tarihinde California’dan Kanarya Adalarındaki Las Palmas’a gitmek üzere havalanır. Aynı saatlerde Hollanda KLM Havayollarına ait başka bir Boeing747 de Hollanda’dan Kanarya Adalarındaki Las Palmas’a gitmek üzere kalkmıştır. Uçaklar Las Palmas’a geldiklerinde tuhaf bir durumla karşılaşırlar. Las Palmas Havaalanında patlayan bomba yüzünden birkaç kişi yaralanmış ve ikinci bir bomba ihbarı yapıldığı için kule önce gelen PanAm uçağını yakındaki küçük bir havaalanı olan Los Redoes’a yönlendirir. PanAm pilotu yeterli yakıtı olduğunu ve iniş izni verilene kadar havada beklemek istediğini söylese de kuleyi ikna edemez ve Los Redoes’a yönlendirilir. Ardından gelen KLM uçağına da aynı talimat verilir ve o da Los Redoes’a yönlendirilir. Kule, tek bir pisti ve bu piste bağlı tek bir taksi yolu bulunan bu küçük havaalanına en az beş büyük uçak yönlendirmiştir. Los Redoes’e yönlendirilen uçakların tamamı havaalanına inmiş fakat park edecek yer bulamadıklarından taksi yoluna park ederek taksi yolunu kullanılmaz hale getirmişlerdir.

Uçakların inişinden fazla süre geçmeden Las Palmas Havaalanındaki terörist ihbarının asılsız olduğu anlaşılır ve havaalanının tekrar trafiğe açıldığı bilgisi gelir. Yeterli yakıtı olan PanAm uçağı kalkış için hazırdır. Ancak ilerleyeceği yol üstünde yakıt ikmali yapan KLM uçağı vardır. KLM uçağını, şirketin en iyi pilotu ve aynı zamanda pilot baş eğitmeni Van Zanten idare etmektedir. Van Zanten, şirketin zamanında kalkamayan uçak yolcularının konaklama ücretlerini karşılama politikası nedeniyle bir sonraki sefere zamanında yetişemeyeceğinden endişelidir ve o nedenle yakıtını fırsattan istifade buradan almayı düşünmüştür.

Kule talimatını vermiştir. İlk kalkacak uçak KLM’dir. Taksi yolu kapalı olduğu için pistin bir ucundan girip diğer ucuna gidecek, 180 derece dönüş yapıp kalkışa başlayacaktır. Fakat aynı anda PanAm uçağı pilotu da kalkış talimatı aldığını sanır.

Günlerden Pazar olması nedeniyle kulede sadece 2 personel vardır. Bunların da İngilizceleri yetersiz ve aynı zamanda akılları radyodaki futbol maçındadır. Verdikleri emirler her ki uçak tarafından da tam olarak anlaşılamamaktadır. Öte yandan KLM pilotlarının İngilizcesi de yetersiz görünmektedir.

KLM uçağı pistin başına varmış ve kalkışa başlamak üzeredir. PanAm ise ilk kendisinin kalkacağını düşünerek piste girmiştir. KLM’nin acemi pilotu telsiz konuşmalarındaki tuhaflıktan şüphelenmiş ve PanAm’ın piste girmiş olabileceğini düşünmüştür. Fakat bu düşüncesine hocası ve aynı zamanda uçağın baş pilotu Van Zanten sertçe tepki gösterir ve böyle bir konuşmayı kendisinin duymadığını söyler. Van Zanten’in tek amacı bundan sonraki uçuşa zamanında yetişerek şirketten ceza almamaktır. Bu birkaç dakikalık sürede kule ile her iki uçağın da yaptığı iletişim tam bir faciadır. Kimse birbirini anlamamaktadır. Facia adım adım gelmektedir.

KLM uçağı kalkış için gaza basar. Fakat patlamaya hazır bir yanardağın çıkardığı gaz bulutlarının yaydığı sis bir anda görüş mesafesini 300 metreye düşürür. KLM pilotu pistin sonunu bile göremeden gaza basmaya devam etmektedir. Fakat önlerinde kalkışa hazırlanan PanAm uçağı bulunmaktadır. Birbirlerinin ışıklarını gördüklerinde aralarındaki mesafe daha da azalmıştır. PanAm pist dışına çıkmak için hızını arttırır. KLM ise gaza daha da basarak uçağı kaldırmak ister. Fakat zamansız aldığı yakıt uçağı ağırlaştırmıştır. Uçak yeterince havalanamaz ve PanAm uçağına gövdeden çarpar.

Tarihi felaket gerçekleşmiştir. Kule ise sisten kazanın olduğunu görememektedir. İtfaiye ekipleri zamanında piste giremediği için kurtulanlardan bazıları kaçmaya çalışırken dönen pervanelerin arasında yok olmuşlardır. Kazadan bir süre sonra inişe hazırlanan bir uçak kazayı görerek kuleyi uyarır ve kaza fark edilir.

Tenerife faciası birçok küçük hatanın bir araya geldiği mükemmel bir hatadır. Tıpkı 2007 finansal krizi gibi. Gelin şimdi Tenerife faciası ile 2007 finansal krizinin benzer yönlerini karşılaştırarak mükemmel hatayı ortaya koyalım.

Las Palmas Havaalanı kontrolörleri, Los Redoes havaalanının ne kadar küçük ve yetersiz olduğunu düşünmeden birçok uçağı oraya yönlendirmişlerdi. Tıpkı rating şirketlerinin mortgage bazlı menkul kıymetlerin özelliklerini tam olarak araştırmadan 3A rating vermeleri gibi.

KLM pilotu Van Zanten şirketin bir numaralı pilotu ve aynı zamanda reklamlarında kullandığı bir kişiydi. 2007 finansal krizinde Lehman Brothers, AIG gibi büyük finansal kuruluşlarda da bu büyüklük yanılsaması vardı. Van Zanten’in gecikme nedeniyle şirketinin mali kayba uğramaması için aldığı riski büyük finansal kuruluşlar da almıştı. Gözleri kazançtan başka bir şey görmemişti. Van Zanten’in yardımcı pilotunu dinlememesi gibi onlar da kimseyi dinlememişlerdi. Büyükler ve küçükler arasındaki fark, “too big to fail” (batmayacak kadar büyük) fenomeni olan hükümetlerin büyük finansal kuruluşları kurtarma pahasına aldıkları önlemlerin ne kadar etkisiz olabileceğini de göstermişti.

Van Zanten baş eğitmen olarak görev yaptığı altı aylık simülatör eğitiminden sonra ilk uçuşuna çıkmıştı. Bu onda bütün sorumluğun kendisinde olduğunu kabullenme karakteri geliştirmiş ve kulenin talimatlarını kabul etmemişti. Risk yönetiminin finansal krizde yarattığı da böyle bir durumdu. Matematiksel formüllerle hazırlanan ve hayattan kopuk olan risk yönetim teknikleri yaşanan çöküşler karşısında etkisiz kalmıştı.

KLM şirketi müşteri memnuniyeti yaratmak için geç kalkışlarda otel ücretini karşılama taahhüdü getirmişti. Bu durum pilotlar açısından da ceza anlamına geliyordu. Bu nedenle bir an önce kalkmaları gerekiyordu. 2007 krizinin en bilinen klişelerinden “greed and fear” (hırs ve korku) tam bu durumu anlatıyordu. Şirket çalışanları şirketlerine daha fazla para kazandıramazlarsa görevlerini kaybedeceklerdi. Bu da onları sınırsız risk almaya sevk ediyordu.

KLM’nin zamansız aldığı aşırı yakıt kolay havalanmasına mani olmuştu. Kazadan sonra yapılan tetkiklerde yakıt alınmamış olsaydı uçağın havalanmasının mümkün olabileceği söylenmişti. Kriz dönemlerinde kazanç elde etmek finansal piyasaların da önemli bir dinamiğidir. Açığa satış işlemleri böyle zamanlarda en sık kullanılan yöntemdir. 2007 finansal krizinde Lehman Brothers ve Bear Stearns’ün çöküşlerinde açığa satış işlemlerinin önemli payı olduğu söylenir.

Tenerife’de sis bir anda bastırmıştı. Hava durumu hiçbir zaman tam olarak öngörülebilir ve güvenilir değildir. Finansal şirketlerin seküritizasyon (menkul kıymetleştirme) denilen prosese aşırı güvenerek verdikleri subprime (eşikaltı) kredilerin bir gün tahakkuka düşmesi gibi. Ödenmeyen bu krediler ile başlayan kriz tüm piyasayı durma noktasına getirmişti.

Kule görevlilerinin konsantrasyonlarını radyodan dinledikleri maça yöneltmeleri en büyük ahlaki sorundu. Tıpkı Lehman Brothers ve Madoff skandallarında gördüğümüz gibi, kişi ve kurumların kendi çıkarlarını müşterilerinin çıkarlarından önde tutmaları suiistimallerin artmasına ve sistemin ahlaki değerlerinin yok olmasına zemin hazırlamıştı.

Kule görevlilerinin eksikliği ve yetersiz İngilizceleri; finansal düzenleme eksikliklerinin, kuruluşların kontrol edilemez şekilde davranmalarını tetiklemesi gibi bir etki yaratmıştır. Finansal kriz öncesinde hedge fonların kendi düzenlemelerini kendilerinin yazmasına kadar varan bu yetersizlik tahribatın artmasının en büyük nedenlerinden bir olmuştur.

Havacılık kurallarının tam olarak belirlenmemiş ve standardize edilmemiş olması kule ile pilotlar arasındaki iletişimin normlar ve kaideler dışında sürdürülmesine olanak tanımıştır. 2007 finansal krizini yaratan ekonomik ortamın FED eski başkanı Greenspan’in ucuz ve kolay para politikasından kaynaklandığı daima söylenmiştir. Ekonomi politik düzenlemeler asla göz ardı edilmemelidir.

İşte mükemmel hata budur; tek bir basit sebebe indirgenemeyen birçok basit sebebin yarattığı denge hali.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

van zanten dediğiniz kişi ile ilgili mantık örgüsünde de mükemmel hata var anlaşılan :D
"KLM pilotu Van Zanten şirketin bir numaralı pilotu ve aynı zamanda reklamlarında kullandığı bir kişiydi."/"Van Zanten altı aylık simülatör eğitiminden sonra ilk uçuşuna çıkmıştı. Bu onda bütün sorumluğun kendisinde olduğunu kabullenme karakteri geliştirmiş ve kulenin talimatlarını kabul etmemişti. Risk yönetiminin finansal krizde yarattığı da böyle bir durumdu. Matematiksel formüllerle hazırlanan ve hayattan kopuk olan risk yönetim teknikleri yaşanan çöküşler karşısında etkisiz kalmıştı."
hüseyin tekin