4 Haziran 2012 Pazartesi

Finansal piyasalar kahraman beklemez!

Avrupa Birliğinin içine girdiği derin krizden çıkabilmesi için Almanya kurtarıcı olarak görülmeye başlandı. Finansal piyasaların doğası, bitkin ve bezgin toplumlar gibi kurtarıcı beklemeyi sevmez. Kahramanlar yüz yılda bir gelebilir elbette ama onları anlamak bile yıllar sürebilir. Oysa piyasaların bu kadar zamanı yoktur. Bu nedenle finansal piyasaların doğası problemleri çözmek için oldukça tuhaf bir yöntem kullanır: Yaratıcı taklit!

Matematik dünyasının belki de en zor problemi Fransız matematikçi Henri Poincare tarafından 1904 yılında ileri sürülen Poincare problemiydi. 100 yılı aşkın bir süredir üzerinde çalışılan bu problemi çözmeyi başaran olmamıştı. Problemin karmaşık yapısı sorulanın ne olduğunu bile düşündürten cinstendi. Bu nedenle çözülmesi imkansıza yakın görülüyordu. 2002 yılında bir internet sitesinde isimsiz ve imzasız bir dizi hesaplama yayınlanır. Üzerinde “Poincare probleminin çözümü” yazmaktadır. Önceleri herkes bunun bir şaka olduğunu düşünür. Çünkü böyle bir problemin çözülmesi tüm bilim dergilerine kapak olacak cinstendi. Neden böyle isimsiz bir sitede yayınlansın ki? Üstelik internet gibi güvensiz bir ortamda yayınlanan bu cevap doğruysa, bunu herkes çalabilirdi. Çözenin bu riski bilmemesi imkansızdı. Öyleyse bu ne anlama geliyordu?

Bütün dünya bir anda matematikçi kesilmiş ve çözümü incelemeye başlamıştı. Fakat dökümanları inceleyen matematik profesörleri bile çözümden hiçbir şey anlamamışlardı. Bu gerçekten şaşırtıcı bir durumdu. Ama bundan daha şaşırtıcı bir durum daha vardı. Geçen bu süre zarfında neden kimse bu çözümü çalıp kendi çözümü diye ortaya çıkmamıştı? Kimin çözdüğü anlaşılmayan bu çözümlerin küçük bir parçası değiştirilerek pekala başka birinin çözümü olarak öne sürülebilirdi. İnsanlar internetin etik kuralları mı değişti diye hayret içinde olup bitenleri anlamaya çalışıyordu.

Derken Poincare problemini çözüp internette yayınlayan kişinin 36 yaşındaki Rus matematikçi Grigori Perelman olduğu anlaşılmıştı. Şimdi herkes çözümün doğru olup olmadığını beklemeye başlamıştı. Perelman’ın sunduğu çözümü anlamak bilim kurullarının tam 4 yılını almıştı. Açıklama 2006 yılı Ağustos ayında gelir. Perelman, Poincare problemini çözmüştür. Çözüm hiçbir mantıksal hata ve eksiklik taşımayacak kadar mükemmeldir. (Bknz: Finansal krizi yaratan hatayı Sen de yapabilirdin!)

Matematik dünyası, Poincare probleminin çözümü için 100 yıldan uzun bir süre beklemiştir. Oysa finansal piyasaların ortaya çıkan bir problem için bu kadar beklemeye tahammülü yoktur. Bu nedenle problemleri çözmek için Perelman gibi kahramanların gelmesini beklemez. Öyleyse problemleri nasıl çözer?

Ned Gulley, MATLAB adlı bilgisayar dilini geliştiren Mathworks adlı şirketin yazılım tasarımcılarından biridir. MATLAB, 1985 yılında geliştirilen, matematik ve özellikle matris esaslı matematik ortamında kullanılan bir programlama dilidir. Sayısal hesaplamalar, veri çözümlemesi ve grafik işlemlerinde kolaylıkla kullanılan bir program olması nedeniyle özellikle mühendislik alanında oldukça sık kullanılan bir programdır. Ned Gulley, bu sürekli gelişen programın başındaki kişi olarak 1999 yılında bir programlama yarışması düzenlemeye karar verir. Yarışmanın amacı sorulan bir soruya MATLAB dili kullanılarak verilecek cevapları inceleyerek dilin eksik ve hatalı yönlerini kapatmak ve gelişimini sağlamaktır. Yarışma on gün sürecek ve en elverişli algoritma yarışı kazanacaktı. Tüm çözümler de aynı anda internetten izleyicilere sunulacak ve oylamaya açılacaktı.

Buraya kadar alışılmadık olan bir şey yoktu. Her şey doğal yarışma ortamı içinde cereyan ediyordu. Fakat Gulley yarışmaya çok tuhaf bir kural eklemişti: Yarışmaya katılanlar, yayınlanan diğer çözümlerden çalabileceklerdi.

Bu hiçbir yarışmanın içerisinde olan bir kural değildi fakat burada vardı. Bir yarışmacı beğendiği bir çözümün üzerine sadece küçük bir ekleme yaparak kendi çözümü olarak sunabilecekti. Fakat onun çözümü de yayınlanır yayınlanmaz başka birisi tarafından çalınarak ufak bir kod eklenerek yeniden öne sürülebilecekti. Bu gerçekten alışılmadık bir durumdu. Diğerlerinden daha akıllı ve başarılı birinin kahraman olmasına imkan vermeyen bir yarışma sistemi tasarlanmıştı. Bütün hafta çalışıp mükemmel bir çözüm tasarlayanlar kısa süreliğine liderliği ellerine geçirseler de çok geçmeden çözümlerine eklenen küçük bir ilave ile her şeylerini kaybediyorlardı.

Yarışmanın sürdüğü on gün boyuncu büyük bir gürültü kopmuştu. İnsanların emeği kısa sürede başkaları tarafından üzerine küçük bir ekleme yapılarak ellerinden alınıyordu. Onuncu gün sonunda kazanan çözüm ilk günün lideriyle karşılaştırıldığında Ned Gulley’e göre arada bin kat üstünlük vardı. Fakat bundan daha şaşırılacak olan en iyi çözümün en iyi yazılımcılardan değil acemilerden gelmiş olmasıydı. İşte bu yaratıcı taklidin ve sıradan insanın gücüydü.

Finansal piyasaların Poincare gibi bir problemle karşılaştığında, çözmek için 100 yıl ve Perelman gibi bir kahraman beklemez. Sıradan insanların sıradan ekonomik kararları bir sürü psikolojisi içinde tekrarlanarak piyasalarda hızla yayılır. Bireylerin davranış ve fikirleri piyasaları biçimlendirmeye başlar. 1974 Nobel Ekonomi Ödülünü alan Avusturyalı ekonomist Hayek, ekonomik olaylarla ilgili bilinmesi gereken her şeyi hiç kimsenin bilemeyeceğini öne sürer. Fakat bireylerin ekonomik olaylarla ilgili bilgilerini, kararlarını verirken kullandıklarını belirtir. Bu bölük pörçük bilgiler piyasa tarafından bir araya getirildiğinde ise ulaşılabilecek en büyük bilgiye ulaşılır. Bu da teknik olarak problemin çözümüne en yakın durumdur.

Finansal piyasalar, kişilerin sistem içindeki davranışlarını seçebilmelerine ve özgürce gerçekleştirebilmelerine izin verdiği için problemleri çözebilecek bilgiyi bir araya getirmede oldukça etkilidirler. İşte bu finansal piyasaların problem çözme şeklidir.

1 yorum:

L.K. dedi ki...

Görünmeyen el tezi doğrulanıyor gibi algıladım.