13 Haziran 2012 Çarşamba

Hayalet: 500 poundluk icat!

Yunanistan’da tuhaf şeyler olmaya devam ediyor. Önümüzdeki hafta sonu yapılacak seçimler öncesi bankalardan para çekişleri oldukça yükselmiş durumda. Bankalara hücum devam ediyor denilebilir. Bloomberg verilerine göre dün çekilen nakit tutarı 700 milyon euroyu aşmış durumda. Krizin ülkede derinleştiği 2009 yılından bu yana çekilen mevduatın toplam tutarının ise 72 milyar euro seviyelerinde olduğu belirtiliyor. Peki bu nakit çıkışları nasıl yorumlanmalı?

Henry Dircks, araştırmaya meraklı İngiliz bir mühendistir. Zamanının büyük bölümünü araştırmalara ayıran Dircks birçok ayna, lens, ışık ve bildiği tüm kırılma teknikleri kullanarak deneyler yapmaktadır. Bu deneyler sırasında bir gün tuhaf bir şey fark eder. İstenildiği zaman görülen, istenildiğinde ise görülmeyen figürler yaratmayı başarmıştır. Bu o dönem için inanılmayacak bir şeydir. Takvim yıllardan 1858’i göstermektedir.

Bu garip buluşunu nasıl değerlendireceğini bilemeyen Dircks soluğu Britanya patent kuruluşunda alır. Fakat kuruluştaki bilim adamları bu icada bir anlam veremezler. Dircks ümidini kırmaz ve icadını bu kez şehirdeki tiyatrolara götürür. Fakat aradığı ilgiyi orada da bulamaz. Artık kendisi de bulduğunu sandığı şeyin önemli bir icat olmadığını düşünmeye başlamıştır.

Aradan 4 yıl geçer. Yaptığı buluş tekrar aklına gelir. Bu kez şehrin önemli mühendislik okulu Westminster Üniversitesinin kapısını çalar. Orada tanıştığı bilim adamlarına yaptığı icadı anlatmayı denir. Bunlardan biri de John Henry Pepper’dir. Profesör Pepper, Dircks’ün icadını görür görmez hayretler içinde kalır. Mühendislik biliminde geçirdiği bunca yılda böyle bir icatla karşılaşmamıştır. O anda Profesör Pepper’in aklında parlak bir ışık yanar.

O yılın Noel’inde, Londra’daki büyük tiyatroların birinde Charles Dickens’ın The Haunted Man adlı oyunu oynamaktadır. Oyunun bir yerinde sahnede beliren hayalet seyircileri korkudan yerlerinden sıçratır. Seyirciler iskelet benzeri bu hayaletten aşırı derecede etkilenmişlerdir. Bu Profesör Pepper’in, sadece 500 pound karşılığı Dircks’ten satın aldığı hayalettir.

Hayaletin, insanlarda gerçekmiş etkisi yaratan görüntüsü kısa sürede o kadar ünlü olur ki İngilizler, Fransızlar ve hatta Amerikalılar Pepper’in hayaletini görmek için tiyatrolara akın ederler. Pepper bu buluşu ile zengin olurken Dircks sadece 500 pounda sattığı tarihin bu en tuhaf icatlarından biri için üzüntüden kahrolur. Tüm çabalarına rağmen telif hakkını bir daha geri alamaz.

Pepper’in hayaletini bu kadar değerli yapan şey aslında basit bir illüzyondur. İnsanlar hayaleti gördüklerini sandıklarında aslında tamamen farklı bir şey görmektedirler. Fakat o anda tek düşündükleri şey bunca yıldır inandıkları bir şeyin gerçekleşmiş olduğudur. Hatırladıkları yaşadıklarına, yaşadıkları hatırladıklarına karışırken, karşı karşıya kaldıkları illüzyon sorgulama güçlerinin kaybolmasına neden olur. O dönemin tiyatro seyircileri, yıllardır hayallerinde yaşattıkları korkunun gerçekleştiğini görünce hayaletin gelmiş olduğunu sanmışlardır.

Bankacılığın en temel varsayımı bankalara yatırılan paraların tamamının aynı anda çekilmeyeceğidir. Tüm sektör, bu varsayım üzerine yerleştirilen bir güven ilişkisine dayanır. Bu güven ilişkisinin bozulması insanların yatırdıkları paraları çekmek için bankalara hücum etmesi anlamına gelir ki bu sistemin asla istemediği tek şeydir. Çünkü yatırılan paralar kredi olarak verilmiştir ve istendiği zaman hemen geri alınması mümkün değildir. İşte bu korku bankaların zihinlerinin bir yerinde daima var olan ama genellikle karşılaşmadıkları hayalettir bir bakıma.

Şu an Yunanistan bankaları bu hayaleti görmüş durumdalar. Gördükleri hayalet, onları daha önce yaşamadıkları bir korku içine sokmuş görünüyor. Fakat yapacakları fazla bir şey yok. Tek arzuları bu gösterinin bir an evvel bitmesi. Aksi takdirde 500 poundluk bu icat tüm Avrupa’yı mahvedebilir.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Acaba, Yunan Bankaları bu kabustan çabuk uyanabilecek mi? Ya da hayaletin aslında var olmadığını ne zaman görecek? Ya da daha ne kadar bu hayalet ile mücadele edebilecekler? Okuduğumuz anlamlı yazıdan sonra kendimize en çok bu soruları yönelteceğimizi düşünüyorum.