5 Ocak 2013 Cumartesi

Nezaketin maliyeti Acun Ilıcalı’nın geliridir!

Finansal piyasalar birçok insan için bir Monet tablosu gibi algılansa da aslında son derece gerçekçi yerlerdir. Fiyat denilen, varlıkların anlık değişen değerlerinin oluşturulması oyunu piyasaların gerçeğidir. Fiyatın, fiziki olmayan piyasalarda oluşturulması sanal olduğu düşüncesini yaratmamalıdır. Çünkü fiyatı oluşturan temel düşünce maliyet denilen kavramdır. Bir varlığın o anki maliyeti fiyatın oluşmasının temel hareket noktasıdır. Finansal piyasalar her şeyin bir maliyeti olduğunu çok iyi bilir. Bu herkesin kolayca kabul edebileceği, kulağa hoş gelen bir gerçektir. Fakat bunun günlük hayatımızda göz ardı edilmesi ortaya çok önemli bir sorun çıkarır. Sorun sözcüğünü bazen “bulaşıcı bir hastalık” ile de değiştirmek mümkündür…

Kişisel gelişim öğretisi, bir toplum içinde saygınlıktan önce normallik kazanmak istiyorsanız insanlara nazik davranmanız gerektiğini öğütler. Nezaketin doğal bir davranış şekli olması son derece normaldir. Üstelik bunun kişisel gelişimle falan da bir alakası yoktur. Ama kişisel gelişimin sponsorluğunu yaptığı nezaket daha farklıdır. Mesela son derece amatör bir şiir yazarak şair olduğunu düşünen bir insana karşı beğeni duymanızı ister. Berbat veya onuncu kez duyduğunuz bir espriye gülmenizi önerir. Bu şekilde davranıldığı sürece beyaz yalanlar sosyal hayatın enerji merkezi haline gelirler. Kişiler kendilerini şair ya da komedyen olarak görmeye başlar… Bir şiirin sıradan, bir şakanın kötü olduğunu söylemenin insanların duygularını ve kalplerini kıracağını düşündüğümüz için nazik olmaya çalışır ve bazen de tam tersini söyleriz. Ne güzel bir şiir, ne harika bir espri!.. Peki ya maliyeti?

Psikolog Joyce Ehrlinger, kişisel gelişim sektörünün, nezaketin korunması için tavsiye ettiği bu küçük yalanların çok tehlikeli olduğunu ortaya koymuştur. Kaleme aldığı “Polite but not honest” (Nazik ama dürüst değil) adlı makale bu tehlikeyi etkili şekilde açıklar. Ehrlinger, yaptığı deneyler ve araştırmalar sonucunda, nazik davranışların, kişileri yetenekleri hakkında aşırı güvene kapılmaya yönlendirdiği ve ciddi bir aşırı güven problemi yaşadıklarını tespit etmiştir. Aşırı güven her zaman kötü değildir elbette. Fakat kişilerin kalpleri kırılmasın diye takınılan nezaket tehlikelidir ve onun yüksek maliyetini toplumun geri kalanı ödemek zorundadır. Nasıl mı?

Bir komedyenin gerçekte olduğundan daha komik olduğunu düşünmesi veya bir dansçının ne kadar sıradan ve yeteneksiz olduğunu bilmemesinin bir maliyeti olduğunu maalesef bilmeyiz. Got Talent ya da bilinen adıyla “Yetenek Sizsiniz” tüm dünyada izlenme rekorları kıran bir yarışma. Yetenekli amatörlere ve tanınmamış göstericilere fırsat verilerek ortaya çıkarılmaları sağlanıyor. Fakat ortada kimsenin dikkatinden kaçmayan da bir gerçek var. Katılanların tamamına yakını sıradan, gereksiz ve hatta utanılacak bir yeteneğe sahip. İşte psikolog Joyce Ehrlinger’e göre bu nezaketin maliyetidir. İnsanlara yetenekleri hakkında dürüst geri bildirimler yapılmadığı sürece, herkes kendini yetenekli sanacak ve bunu herkesin görmesi için de böyle bir yarışmayı fırsat olarak değerlendirecektir. Diğerlerinin kendisini gerçekten yetenekli olarak gördüğünü düşünen yeteneksizler bu doğru olmayan bilgiye güvenerek aşırı bir güven ile ortaya çıkacaklardır. Tüm gayret ve eforları da doğal olarak boşa gidecektir.

Yetenek Sizsiniz’de gördüğünüz yeteneksiz kişileri aslında oraya çıkaran kişisel gelişimin yarattığı nazik ama dürüst olmayan kişisel yönlendirmelerdir. Neden bu yarışmaları seyretmeye bu kadar bağımlıyız sorusunun yanıtı da burada saklıdır. Sadece arkadaşımız veya aynı grup içinde yer alıyoruz diye ve nezaket adına yeteneksize dahi, amatöre profesyonel, sıradana özel ya da berbata iyi niyetli dediğimiz sürece bu yarışmalardaki yeteneksizleri seyretmeye devam edeceğiz.

Birçok insana soyut ve vahşi yerler olarak gelen piyasalar maliyetin ne olduğunu iyi bildiği için fiyatı oluşturmakta fazla zorluk çekmezler. Fakat maliyeti hesaplama becerisinden yoksun olan kişisel gelişim düşüncesi ortaya büyük bir toplumsal maliyet çıkarır. Üstelik bunu çıkarmakla kalmaz, bu maliyeti, bu tür yarışmaları organize edenlerin cebine zenginlik olarak da koyar.

Nazik mi, dürüst mü?.. Nazik bir toplumda yaşamayı sürdürelim ama bir şeyi de unutmayalım. Kalbe, kan pompalamaktan başka bir görev verdiğinizde nasıl bazen saçmalıyorsa, düşüncenizi de kişisel gelişimle geliştirmeye kalktığınızda aynı durumla karşılaşabilirsiniz.

2 yorum:

meral dedi ki...

nezaketin maliyeti kişisel gelişime kesilmiş.Bundan 30 yıl önce kişisel gelişim mi vardı, maliyetler ortada dolanırken.

Adsız dedi ki...

Aslında 30 yıl önce de kişisel gelişim vardı. Ayrıca isminin konulmamış olması kişisel gelişimin olmadığı anlamına gelmez.