31 Ekim 2012 Çarşamba

Özür dilemeyen kazanır!

Büyük global şirketlerin dünya ekonomisine verdikleri zarar nedeniyle özür dilemeleri gerekmez miydi? Ya da krizi bir türlü önleyemeyen ekonomistlerden bir özür beklemek hata mı?

Her gün yaşadığımız ve çoğu zaman da ikilemde kaldığımız bir problemdir özür dilemek gerçeği. İşyerinde ya da evde yaşadığımız kötü bir olaydan sonra acaba özür dilemeli miyiz diye düşünüp dururuz. Karar vermekte oldukça zorlanırız. Acaba nasıl karar vermeliyiz? Eğer bir hata yaparsak özür dilemeliyiz?

Ekonominin işleyişinin insan davranışlarına benzer olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda finansal krizi yaratanlardan özür beklemeli miyiz sorusunun yanıtını daha kolay bulabiliriz. Ekonomik açıdan bakıldığında “özür dileme” bedava bir konuşma olarak değerlendirilir. Maliyeti olmadığı için yaratacağı bir zarar da olmayacaktır. Özür dilemenin bu ekonomik yanını bilen birçok kişi özür dilemekten hiçbir zaman kaçınmaz. Maliyeti olmadığı için getirisi sıfır olsa da her zaman sıfır olacak şeklinde bir kural bulunmamaktadır. Bu düşünce ilk bakışta son derece rasyonel görünmektedir. Kazanma şansı çok az olan bir piyangoda bedava bilet almaya benzemektedir ki bu kimsenin hayır diyeceği bir şey değildir. Kazanma şansı çok düşük olsa da bu kazanmayacağınız anlamına gelmez. Peki, gerçekten öylemi? Özür dilemek maliyetsiz bir yöntem mi?

Ekonominin rasyonel olmadığı artık herkesin bildiği bir gerçek. O nedenle özür dileme ekonomisi de bu değişimden payını almıştır. Stanford Üniversitesinden Benjamin Ho adlı ekonomistin “A Rational Theory of Apologies” (Rasyonel özür dileme teorisi) adlı makalesi özür dilemenin ardındaki irrasyonelliği oldukça etkili şekilde ortaya koymaktadır. ABD eski başkanı Bill Clinton’un Monica Lewinsky skandalı ile ilgili konuşması ve bu konuşmasındaki özür dilemesini kullanan bilim adamları yaptıkları araştırmalarda çarpıcı bir sonuca ulaşmışlardır. Clinton’un özründen sonra ondan hoşlanan kişi sayısında yüksek bir artış olmuştur. Bu sıfır maliyetli bir eylem için son derece başarılı bir kazanımdır ve öngörülebilen bir sonuçtur. Ama Clinton’un özrü sonrası önceden öngörülemeyen başka bir şey olmuştur. Clinton’a saygı duyanların sayısı önemli miktarda azalış göstermiştir. Bu oldukça pahalı bir sonuçtur. Artan sevgiye karşı azalan saygı birçoklarının göze alamayacağı kadar pahalı bir ödünleşmedir. Çünkü o andan sonra artık insanlar sizi sevecen ama zavallı biri olarak görmeye başlayacaklardır.

Peki özür dilemezseniz ne olur? Hatalı olduğunuzu kabul etmeyecek ve kendine yeten sert mizaçlı biri olarak algılanacaksınız. Bu da sizin insanlarla mesafeli kalmanızı ama onların size saygı duymasını sağlayacaktır.

Görüldüğü gibi kişisel gelişim kitaplarının ve etik kültürün mottosu haline gelen özür dilemenin büyük bir erdem olduğu gerçeği ekonomik hayat için pek geçerli değildir. O nedenle krizi yaratan şirketlerin, kişilerin ve bizi krizden bir türlü çıkaramayan ekonomistlerin özür dilememesi son derece irrasyonel bir davranış gibi gözükse de kendileri açısından en ekonomik çözüm gibi durmaktadır.

Yerleşik düşünceye oldukça ters olacak ama özür dilemeyenin kazandığı bir dünyada yaşıyoruz artık.

Hiç yorum yok: